Romanları en çok sinemaya uyarlanan yazarlardan biri hiç kuşkusuz Stephen King. Yazarın aynı adlı romanından 1980’de beyaz perdeye aktarılan Cinnet, dahi yönetmen Stanley Kubrick imzasını taşıyordu.
Her ne kadar o yıllarda King, romanına sadık kalmadığı gerekçesiyle Kubrick’i ağır biçimde eleştirdiyse de, Cinnet kendi kitlesini yaratan, çekildiği dönemden çok sonra bile korku sinemasının en iyileri arasında kalmaya devam eden, klasikleşmiş bir film.
Doktor Uyku ise yönetmen Mike Flanagan tarafından King’in 2013 tarihli aynı adlı devam romanından sinemaya adapte edildi ve 22 Kasım’da Türkiye’de korku severlerle buluştu.
Böylesi kült bir yapımın üstelik de neredeyse 40 yıl sonra devam filminin çekilmesi yönetmen için cesurane bir iş, seyirci içinse merak uyandıran cinsten. Haliyle, Doktor Uyku’yu irdelerken, Cinnet’e değinmek, iki film arasındaki benzerlik ve farklılıkları anlatmak önemli hale geliyor.
Cinnet’te Jack Nickholsan’ın devleşerek canlandırdığı Jack Torrance karakteri aylarca kapalı kalan Overlook Oteli’nin kış bekçiliğini yapmak üzere işe girer. Oğlu Danny ve karısı Wendy’yi de sürüklediği bu ihtişamlı ama ıssız oteldeki işi kabul etmesinin asıl nedeniyse sessizlikte romanını yazabilmektir.
Oysa Overlook sanıldığı kadar sessiz bir yer değildir. Geçmişi gizemlerle dolu bu garip otel yavaş yavaş Jack Torrance’ın ruhuna nüfuz eder ve ‘cabin fever’ denilen bir yerde uzun süre kapalı kalmanın insan psikolojisi üzerinde yarattığı etkiler dehşetle bir biçimde açığa çıkmaya başlar.
Film ürpertici bir güzelliğe sahip
Türkiye’de Cinnet olarak gösterime girse de, orjinal adıyla ‘The Shining’ dilimize parlamak olarak çevrilebilir. Aslında bu isim Jack’in oğlu Danny’nin psişik yeteneklerine bir gönderme. Zira, filmin başlarında karşımıza çıkan Dick Hallorann karakteri ile Danny arasında geçen diyalog seyirciye Danny’nin ‘parlak’ yetenekleri konusunda ipucu verir. Zaten devam filmi Doktor Uyku’nun da baş kahramanı artık 40’lı yaşlarını sürmekte olan Danny.
Cinnet’e dönersek, Kubrick’in kullandığı çok özel çekim teknikleri ve muhteşem dekorları ile film ürpertici bir güzelliğe sahip. Yönetmen öyle ustalıkla çalışmış ki, filmde seyirciyi salt korkutmak amaçlı hiç bir ucuz numara göremezsiniz.
Üstelik Cinnet, Kuzey Amerika Yerlilerine yaptığı göndermeler ya da Apollo 11 figürünün kullanılış şekliyle içinde birçok gizli anlamlar da barındırır. İşitsel bakımdan ise seyirciyi içine alarak soluksuz bırakan filmin özellikle de tema müziği gerilimi bütünleyici nitelikte.
İç mekanlarda kullandığı obje ve renklerden, korku öğelerinin estetiğine kadar görselliği seyirciye doruk noktasında yaşatan yönetmenin bu filmdeki en önemli buluşlarından biri de senaryoya zekice yerleştirdiği, Overlook Oteli’nin bahçesindeki muhteşem çalı labirenti. Peki, insan ruhunun karanlıklarına daldığımız bu labirentin sonu Doktor Uyku’ya açılıyor mu, gelin bunu da inceleyelim.
Doktor Uyku’yu zenginleştiren unsurlar
Kuşkusuz Mike Flanagan, Doktor Uyku’da tıpkı Cinnet’teki gibi çok boyutlu bir film yaratmaya çalışmış. Sadece alt metinlerde değil, görünürde de bol bol Cinnet’te yer alan sembolleri kullanan yönetmen, korku sinemasında daha önce başarılı işlere imza atmış bir isim.
Aradan geçen uzun yıllarda Danny elbette büyümüştür, üstelik babası Jack gibi alkol sorunuyla mücadele etmektedir. İlk filmden hatırladığımız Dick Hallorann ile dostluğunu ise psişik boyutta sürdürmektedir. Danny, kendini çağıran bir şeylerin etkisiyle Frazier kasabasına gider ve burada Abra isimli, kendisi gibi ‘parlak’ güçlere sahip yeni bir arkadaş edinir.
Filme eklenen diğer bir yeni unsur da True Knot tarikatı. Tıpkı Danny ve Abra gibi psişik yetenekleri olan ama bunu kötücül amaçlar için kullanan tarikat üyeleri ile ikili arasında esrarengiz bir savaş başlar.
Bilinç okuma ve astral seyahat gibi öğelerin de getirilmesiyle farklı bir vizyon kazanan hikayenin belki de en çarpıcı sekansı zihnin kutularla dolu bir kütüphaneye dönüştüğü an. Bunun gibi, şapka metaforu, filmin oyuncularından birinin Azrael isimli psişik bir kedi oluşu ve ‘dünyanın aç bir yer olduğuna’ dair yapılan vurgu da Doktor Uyku’yu zenginleştiren diğer unsurlardan.
Kaliteli bir iş
Cinnet’teki bazı bilinmezler, özellikle de Overlook Oteli’yle ilgili cevapsız kalan sorular Doktor Uyku’da cevap buluyor. Her iki film de korku türünde olmakla beraber, Cinnet psikolojik gerilim üzerine yoğunlaşmışken, Doktor Uyku fantastik korkuyu ön plana çıkarıyor.
Görüyoruz ki Flanagan, Kubrick’in Cinnet’te yarattığı ikonik evren ile bağlantısını koparmaksızın, fakat King’in devam romanına da sadık kalarak yazarla uyum içinde kaliteli bir iş çıkarmış.