Paris İklim Anlaşması, yıllar sonra TBMM’de onaylanınca; İran, Irak, Libya, Yemen ve Eritre ile aynı sayfada olmaktan kurtulmuştuk. Hatta, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ismini de değiştirip Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yaptık. İklim Değişikliği ve Koordinasyon Birimi de kuruyoruz. Hepsine “Yetmez ama evet” diyorum.
SİZE SORUYORUM
Bu arada, Paris İklim Anlaşması’nı yıllarca onaylamamışız ama boş da durmamışız. TBMM’de Küresel İklim Değişikliği ve Kuraklık Krizi adıyla bir komisyon kurmuşuz. “Kurmuşuz” diyorum çünkü ne gibi çalışmalar yaptıklarını ben duymadım. Onun için size soruyorum: Siz duydunuz mu? Adı var, kendi yok komisyonlardan biriydi herhalde. Ama artık çalışırlar. Çünkü olaya Cumhurbaşkanı el attı. Buna da şükür!
Zaman daralıyor. En kısa zamanda İklim Şurası toplanmalı. Çünkü, dünyayla birlikte ülkemizde de baş gösteren aşırı ısınma ve kuraklık konusunda hemen önlem alınmaz ise, açlık ve doğal afetler bizi bekliyor. Geriye dönüşü de yok bu işin. Hatta ve hatta çocuklara ders olarak müfredata koyulmalı.
BALKONDAN DENİZE ATLAMAK
Bu arada bir de haber okudum. Bir buçuk derecelik ısınma olursa, İstanbul’un kıyı haritası değişecek, deniz iki kilometre kadar içeri girecekmiş. Kalamış sahilinde oturduğum kat, deniz seviyesinden 15 metre yukarıda. Yani 40 yıl sonra balkondan denize atlayabileceğiz. Şu düşündüğüm şeye bakın. 120 yaşında denize girmeme doktor izin verecek mi bakalım…
COVID-19 NE ZAMAN BİTER?
Bu hafta COVID-19 vaka ve vefat sayılarıyla uğraşmayacağım. Çünkü artık 30 bin vaka, 230 vefat kanıksandı. Ancak ölenlerin yüzde 80’i aşısız deniyor. O zaman “Salgın ne zaman biter?” diye sormayın. Aşısızların hepsi ölünce salgın da bitecek. İşte bu kadar! Sıkın dişinizi ama ne olur tedbirleri de elden bırakmayın. Zira ben de sizler gibi aşı karşıtları yüzünden ölmek istemiyorum. Üstelik bir de, COVID-19 depresyonu sıralamasında Türkiye, Avrupa birincisiyken.
GÖZDEN KAÇTI
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, “Kişilerin kesinleşmiş yargı kararı olmadan damgalanması, suçlu ilan edilmesi asla kabul edilemez” dedi. Bu söz, mağdur binlerce kişi için bir umut ışığıydı ama nedense gözden kaçtı. Üzerinde durulmadı. Bu sözü ‘söz’ olarak kabul edelim mi, ne dersiniz?
VAZGEÇTİM
Milli takımın gruptaki durumu ve olasılıklarla ilgili tünelin sonunda ışık görünebilir mi diye bir şeyler yazacaktım ama halamı sakallı düşünemediğim için amcam olur mu, olmaz mı diye karar veremedim ve vazgeçtim.
“Umutsuzluk, insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur. Umutsuzluk manevi bir intihardır.”
Jean-Paul Sartre