Milletçe zor günler yaşadığımız bu süreçte, önünde mikrofon gören herkesin tek dileği vardı. Birlik, beraberlik, kardeşlik. Tabii hep lafta kalan. CHP’li Engin Özkoç ise bunu daha da öteye götürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isim vermeden yaptığı suçlamaları, Özkoç sonuna Erdoğan adını koyarak basın salonunda söylediklerini, meclis salonunda da tekrar etmek isteyince, ok yaydan çıktı.
Vekiller, sille tokat, tekmelerle birbirine girdi. Yumruk atarken eli kırılan bile oldu. Birlik, beraberlik dilekleri de ceylan derisi koltukların üzerinde kaldı. Hemen Cumhuriyet savcısı devreye sokulup fezleke hazırlandı, hemen bakana, bakandan da meclis başkanına ulaştırıldı.
Şimdi sıra dokunulmazlığın kaldırılmasında. Sonrasında da, bir milyon liralık maddi, manevi tazminatla birlikte bir ilk yaşanır herhalde. Göreceğiz.
58 yıldır Bab-ı ali denilen alemin içindeyim. Mecliste kavga olmadı mı, oldu ama seviyenin ve edebin bu kadar düştüğü bir dönemi hatırlamıyorum. Meclisteki üslubun hemen medyada karşılık bulduğunu da pek görmedim. Neyse. Şimdilik bir not düşüp geçelim.
Ve ateşkes
Erdoğan-Putin görüşmesi sonucu İdlib’de ateşkes sağlandı. Olan 43 evladımıza oldu. Esad, Putin’e rağmen ateşkesi bozamayacağına göre, bu, artık şehit cenazesi gelmeyecek demektir. Güvenlik şeridinin kilometresine filan bakmayın artık.
Sevinç ve acı konvoyu
Birkaç gün önce Kadıköy Cemil Topuzlu caddesinden bir gelin konvoyu geçti. Gelin arabasının radyosu sonuna kadar açılmış, herhalde ortak şarkıları çalıyor. Arkadan gelen arabalardan ise “Şehitler ölmez, vatan bölünmez”bağırışları ortalığı inletip gittiler.
Çünkü ateş düşen evlerin dışında hayat devam ediyordu. Şirin Sever kızımın dediği gibi, “Tüm Türkiye cenaze evi olmalıydı oysa…” Ama nerde.
Umuda mı, yoksa…
Bir mülteci, daha doğrusu bir insanlık dramı yaşanıyor Yunan sınırında ve Ege ve Akdeniz’in karanlık sularında. Kapıların açılmasıyla, sınıra akın eden, aralarında Türklerin de olduğu söylenen kucaklarında bebeleriyle on binlerce kişi, umuda yolculuk hevesiyle itile kakıla tam bir dram yaşıyor.
Görüntüler çok acı. Orada çekilen her videoyu izliyorum. Önce Türkiye’den “Allah razı olsun”diyen başta Suriyeliler ve diğerleri hemen arkasından da şikayetlerini sıralamaya başlayınca, “haram olsun”dememek için kendimi zor tutuyorum. “40 milyar doları harcamanın hediyesi bu demek ki”diyorum.
Dilerim bu olay, AB’ye güvenip Türkiye’nin bu güne kadar izlediği insani tutuma gölge düşürmez. Baksanıza, Bu şartlarda bile Soylu’nun dediğine göre 140 bin mülteci Yunanistan’a geçtiyse ve yine bakanın dediğine göre bu sayı bir milyonu bulacaksa, buna da şükür. Yükümüz hafifler hiç olmazsa. Onlar da umuda mı, umutsuzluğa mı koşarlar artık onu bilemem.
Kutlu olsun
Kadın okuyucularımın Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum. Aslında yılda bir gün değil sizin gününüz her gün. Ama, Türkiye’de kadına şiddeti yaşamadığınız gün yok. Artık n’apalım böyle idare edeceksiniz.