Yıllar önce, ömürlük arkadaşım ve adaşım Erkut Ulaş’ın Saroz’daki yazlığına gitmiştim. Bana çevreyi gezdirecek ya, bir gün de Kaz Dağları’na gitmiş, arabanın giremediği yerlerde zümrüt yeşili bir cennetin içinde 3-5 kilometre yürümüş, günü de bir barakada yapılan gözleme/ayranla noktalamıştık. Bulunduğumuz yer neresiydi şimdi hatırlamıyorum ama genelinde Kaz Dağları’ydı işte. Bir aydır gündemimizi oluşturan doğa harikası.
Peki nasıl gündem oldu Kaz Dağları. Altın madeni ocağının yol açtığı ağaç ve doğa katliamının araştırılması için komisyon kurulmasını isteyen CHP’li 25 milletvekilinin, önergesi AKP-MHP oyları ile reddedilince.
Marmara bölgesinin akciğerleri olan ve dünya mirası olarak kabul edilen bölgenin uydudan çekilen fotoğrafı ise katliamın boyutlarını gösteriyordu. Bir Türk şirketi bu cennette maden arama ruhsatı almış ve bunu bir Kanadalı şirkete devretmişmiş meğer. Alamos Gold da hemen işe koyulmuş. Ağaç keserek tabii. Hala da kesmeye devam ediyor. Adamların elinde izin belgesi var. Kimse de engel olamıyor. Meclis de yan çizdi. Çevre köylülerinin, çevrecilerin çabaları ise yetersiz kalıyor. Ha, bir de diyorlar ki;“Burası Kaz Dağları değil. 40 km ilerdeki Kirazlı Köyü.” Komikliğe bakın. Yahu, koskoca dağ silsilesinde 40 kilometrenin lafı mı olur.
Vahşet ağaç kesimine bağlanıp kaldı. ÇED’e göre 45 binmiş. Uyduya göre 195 bin. Bakanlığa göre ise sadece 13.400. Fotoğraf her şeyi gösteriyor ama, anlayana. Çanakkale ve Balıkesir’de tarımla uğraşan milyona yakın kişin derdi ise, siyanür. Bunu da Özgür Ceylan anlattı. “Madende 26 bin ton siyanür kullanılacak ve arsenik gibi ağır metaller ortaya çıkacak. Çanakkale’nin tek su kaynağı Kaz Dağları’nın dereleri, yeraltı suları ve tarım alanları kirlenecek.”
Ve evet. Veee, Alamos Gold buradan 2400 ton çıkaracak ve bunun sadece yüzde 4’ünü devlete bırakıp, kalanını alıp gidecekmiş. Not:5 Ağustos’ta Kirazlı Balaban’da saat 11.00’de vicdan nöbetine sizi de çağırıyorlar. Son not:Burada, 40 şirket daha işletme izni bekliyormuş. Bundan sonrasını siz düşünün artık.
Yunus'un derdi
Bilmem hatırlar mısınız? 200 liralık banknotumuz 1 Ocak 2009’da tedavüle sürülmüştü. O tarihte bu banknotla 130 dolar alınabiliyordu. Doların düşme eğiliminde olduğu bu günlerde ise, 35 dolar alınabiliyor. Her banknotumuzda olan Atatürk, mutlaka üzülür de alışmıştır artık bu kayba. Ancak 200 liranın arka yüzündeki Yunus Emre, üzüntüden kahroluyordur valla. “Acaba uğursuzluk bende mi”diye.