Yunanistan’ın 15 günlük başbakanı Çipras, seçim vaadi olarak aylarca atıp tutmuştu. Bu sayede de en yüksek oyu aldı. Fakat bu kabadayılık balonu hemen patladı. Önce “borçlarımı ödemiyorum” lafı bitti. Sonra “yeniden taksitlendirin” isteği. Çipras baktı çare yok, “yanlış anlaşıldık” deyiverdi. Son çare, borçların kredi teminatı olarak kullanılmasıydı, o da olmadı. Avrupa Merkez Bankası kabul etmedi. Yine de ufak bir açık kapı bırakarak. Bütün bu gelişmelerden sonra da Yunan halkının beklediği hiç olmazsa kemerleri biraz gevşetmek şimdilik hayal olarak kaldı. Başbakanın lüks makam araçlarını satma girişimi ise tam bir oyalama taktiği olarak yorumlanıyor. Hele hele “Yunanistan’a kimse şantaj yapamaz” çıkışı da bu taktiğin parçası olarak değerlendiriliyor. Bakalım 315 milyar dolar borç komşuyu nerelere götürecek?
Bu arada Çipras’ın seçilir seçilmez, “Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olacağız” sözü tam bir iyi niyet ifadesiydi. Ne var ki, hükümetin küçük ortağının bakanı Kammenos, bu iyi niyete tam anlamıyla çomak soktu. Kendisine ilk icraat olarak Kardak Kayalıkları’na gidip düşmanlık çiçeği atmayı seçti. Attı da. Ne oldu, Türk ve Yunan botları ile savaş uçakları it dalaşı yaptı. Neyse ki kriz uzun sürmedi. 19 yıl öncesi tekrarlanmadı. Türkiye’nin duyarlılığını, kararlılığını alkışlarken, Yunan bakana da “yuh olsun” demek lazım herhalde.
TOPLUMSAL İHANET
Adlarını hiç duymadım. Sizin de bildiğinizi tahmin etmiyorum. İsteyenler internetten bulabilir ama benim isimlerini yazarak Türkiye’nin en çok satan gazetesinde reklamlarını yapmak istemediğim 5 sivil toplum örgütü akla ziyan bir açıklama yaptı. Keşke demez olaydılar ama dediler ki: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısına uyarak 24 Nisan’da Çanakkale’ye gelmeyin. Yerevan’a (Ermenistan’ın Başkenti Erivan) soykırım anıtına gidin.” Devamı da var: “Ermeni soykırımının yanında, Süryaniler ve Rumlar da soykırıma uğradı. Osmanlı, topraklarında yaşayan tüm Hıristiyanları imha etti.” Türkiye’nin yıllardır mücadelesini verdiği ve seçilmiş tarihçilerin bu işi incelemesini istediği soykırım iddiasına karşı böylesine bir açıklama bana göre, yaşadığı ülkeye yapılabilecek en büyük ihanet. Türkiye’de yaşa, oku, çalış, ekmeğini ye, suyunu iç, her türlü hizmetten faydalan sonrasında da böylesine bir tezvirat ve itham. İhanet. Soykırım iddiasına mesafeli davranan ülkelere de “biraz vicdan” diyorlar. En büyük vicdansızlığı yaparak. Yazıklar olsun.
NE GEREK VAR?
Yer, Adalet Akademisi. Konu, Anayasa Mahkemesi’ne yeni seçilen üyenin yemin töreni. Birinci sıra, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve diğer bakanlar. Ortadaki 5 kişinin hemen arkasındaki ikinci sıraya bakın. Korumalar. Peki böyle bir yerde ne gerek var yakın korumaya. Zaten konuklar kapılardan geçirilip, iyice kontrol edilmişlerdir. Sıralarda sokaktan kimseler olmadığına göre, kim ne yapacak? Gereksiz bir önlem ve yarattığı güzel olmayan bir görüntü. Hepsi bu.
Türbedekiler nasılsınız?
IŞİD, akla hayale gelmeyecek infaz yöntemleri uygulayarak korku salmaya devam ediyor. Dünya da seyrediyor. Haksızlık yapmayalım, kınıyor. 49 rehinemiz 101 gün sonra serbest bırakılana kadar bizim de gündemimizdeydi. Neyse ‘bir şekilde’ başardık. Ama dikkatle izliyorum, Süleyman Şah Türbesi’ni koruyan kırk mı, elli mi bilmiyoruz, Mehmetçiğimizden uzun zamandır hiçbir haber yok. Sınırımıza 40 kilometre mesafedeler ama neticede IŞİD kontrolündeki Halep’teler. “En küçük harekette tepelerine ineriz” demekle de iş bitmiyor. İş olup bittikten sonra kimin tepesine inersen in. Türkiye şeffaf bir ülke (!) ya hiçbir açıklama yapılmadığı için askerlerimiz n’aparlar, ne ederler bilmiyoruz. Bilinmez, belki de ‘bir şekilde’ onlar için de uygulanıyordur. Dileyelim öyle olsun. Ama bu insan görünümlü canavarlara nasıl güvenilir. Hükümet nasıl güveniyor? İnşallah o vatan evlatlarının canları garantidedir de, biz bilmiyoruzdur. Paralel diye diye ‘inlerine’ girerken, türbeye teğet geçmeyelim yeter ki.
Çanakkale Zaferi’ni kutlamak yasak
Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılını kutlamak için düzenlenen etkinliklere yukarıda okuduğunuz ‘ihanet’ açıklamasının yanısıra, Çanakkale Valisi Ahmet Çınar’ın 2014’ün son günü yayınlamasına rağmen yeni ortaya çıkan bir genelge de damga vurdu. Vali Bey, genelgesinde “18 Mart’ta Mehmetçik Abidesi’nin bulunduğu bölge, 24-25 Nisan’da ise Cumhurbaşkanı ve davetli yabancı konukları katılacağı için tüm Gelibolu tarihi alan bölgesi halkın ziyaretine kapatılacaktır” diyordu. Yıllardır 1 Mart’tan bir önceki gece, Türkiye’nin her yerinden halkımızın yanısıra sivil toplum kuruluşları ve okullar düzenledikleri turlarla Çanakkale‘ye akın ederlerdi. En başta da Çanakkale’de çok sayıda şehit veren okulum İstanbul Erkek Lisesi. Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan kahramanlık destanını yerinde ve yeniden yaşamak için. Taa Avustralya ve birçok ülkeden gelenlerle birlikte şehitleri anmak için. Ellili yaşlarımda iki yıl da ben yaşamıştım bu unutulmaz olayı. Ama bu yıl yukarıda okuduğunuz gibi buna da yasak geldi. Tarihi bölge Türklere yasak dendi. Ne demek bu? Dağlar, bayırlar size kapalı. Gidin Çanakkale’nin caddelerinde ne yapacaksanız yapın. Bu yasak, “Çanakkale’yi anlayamayan Türkiye’yi asla anlayamaz. Çanakkale ruhunu anlayamayan milleti de, milliyeti de, milliyetçiliği de anlayamaz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözüyle ne kadar uyuşuyor, gelin buna siz karar verin. Umut edelim ki, Erdoğan, çok değil, bir yıl önce söylediği bu sözü hatırlayıp, bu genelgeyi iptal etsin. Olmayacak duaya amin. Ama derler ya, umut fakirin ekmeğidir.
CIZZZZZ...
İlanlarda yazıyorlar, ‘yüzde 70’ ya da ‘yüzde 50+30 indirim’ diye. Dikkat edin zararına satış demiyorlar. Demek ki, para kazanıyorlar. eski fiyattan alanlar bile indirimin cazibesine kapılıp yeniden gidiyorlar. anladınız değil mi? Yediği kazıktan acı hissetmeyenlerin yaşadığı bir ülke Türkiye. aman susun kimse duymasın
TRT adaleti
Salı günleri biliyorsunuz iktidar ve muhalefet başkanlarının Meclis’te ‘ver yansın’ günüdür. Gruplarında bağırıp dururlar. İktidarın konuşması bütün haber kanallarında canlı verilir. Muhalefetin konuşması ise bir, iki kanal hariç bölüm bölüm yayınlanır. Bu kadarına bile tahammül edemeyen iktidar şimdi yeni bir sistem buldu. Muhalefetin konuşma saatlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mutlaka bir konuşma yaratılıyor. Ve tabii korku dağları bekler misali, televizyon kanalları da Erdoğan’ı canlı yayına alıyorlar. Muhalefet de çaresiz, ne derse desin kendine haber bültenlerinde 3-5 dakika yer bulabiliyor. Yani güçlü her zaman kazanıyor. Yeni Türkiye’nin ileri demokrasisi bu olsa gerek. Seçimler adil olacak ya.
Kadir Abi farkı
Kadir İnanır HDP’den gelen milletvekili adaylığı teklifine neden hayır dediğini açıklarken, ‘Kadir Abi’ imajının da hakkını verdi. “Teklife tabii sevindim. Bu emek hareketi için çok ter döktüm ama, bu iş için uzun zamandır geceli gündüzlü ter dökenlerin önüne sırf meşhur olduğum için geçemezdim. Bu haksızlık” dedi. Milletvekilliğinin salla başını al maaşını olmadığını, şu anda da Meclis’te bu titre layık olmayanların çoğunlukta olduğunu söyleyen Kadir İnanır, çok kişinin kulağını çınlattı bu cesur saptamasıyla. Ve “Vekil olmak kolay. Zor olan halkın abisi olmak” diyerek de yolunu çizdi. İşte ‘Kadir Abi’ farkı.
Yıldız'ın yıldızı
Önce Godiva, sonra United Biscuits’i alarak dünyada adından söz ettiren Murat Ülker, Capital’de Türkiye’nin en çok fabrikası (72) olan işadamı olarak ilan edildiği gün, rakip dergi Economist’e konuştu. 72 fabrikanın birçoğundan çıkacağını açıkladı. Bu da demek oluyor ki, fabrika birinciliği Tuncay Özilhan’a gidecek. Ama Yıldız Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, başka dünya markalarının peşindeymiş. Hem açıklarsa ‘deli’ denmesinden korkuyor, hem de United Biscuits’i kastederek, “önce ağzımızdaki büyük lokmayı bir yutalım hele” diye temkinli davranıyor. Yine kendi tabiriyle, Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmamak için.
MERAK BU YA..
¦ Davutoğlu’ndan İzmirlilere müjde. İstanbul gibi İzmir’e de Başbakanlık Ofisi açacakmış. Aman ne sevinmiştir İzmirliler. Artık gider bu ofiste karınlarını doyururlar.
¦ Başbakan İzmir’de bence bir de espri yapmış. Ne demiş: İzmir, hiç kimsenin kalesi değildir. Milletin kalesidir. AK Parti’nin kalesidir. ¦ Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, Yaşar Kemal için “Kronik hastalıkları olan önemli bir entellektüelimiz” dedi. Yapma Sayın Bakan. Yaşar Kemal gibi bir dünya devini anlatmak bu kadar basit mi?
¦ Cumhurbaşkanı ve AKP seçim kampanyalarına başladı. Muhalefetin sessizliği ise düşündürücü. Mutlaka yeni bir siyasi hareket gerekli deniyor. Deniyor da kimle?
¦ Her şeye maydanoz olarak ‘paralel’ konuyor. Başdanışman bitkisel hocamız maydanozun nelere iyi geldiğini açıklarsa, biz de karar vereceğiz. Paralel mi, maydanoz mu?
¦ Diyarbakır’da Hizbullah’ın organize ettiği bir miting vardı. 100 bin kişi Paris’te vuranları destekledi. O zaman Davutoğlu niye gidip de katledilenler için yürüdü. Türkiye Avrupa Birliği’ne girecekmiş. Böyle mi?
¦ Şırnak’ta 4 ayda 30 okul, 50 kamu binası, 387 araç, 42 ev ve işyeri. 110 mobese kamerası tahrip edilmiş. Eminim siz “neler oluyor” diyorsunuz. Peki sizin seçtikleriniz ne diyor acaba?
¦ 76 bin başvurudan 15 bin öğretmenin ataması yapıldı. Yüzlerce gencin maillerinden sonra inanın kendi evladıma iş bulmuş kadar sevindim. Darısı bekleyen 59 bin öğretmenin başına.
¦ Soykırımı inkar etmek suç bazı yerlerde. Türkiye’de RTÜK’te de Atatürk’e hakaret edenlere karşı çıkmak suç. Ne farkı var?
¦ İktidar 5 yılda 155 yayın yasağı kararı almış. Yani halkın olanlardan haberdar olması yasak. Peki niye? Onu bir bilene sorun artık. Beni aşar.
¦ İktidar Türkiye’deki polisin gücünü belgelerle ortaya koydu. Koydu da, şimdi çıkaracağı kanunla şikayet ettiği bu yapıya yeni imtiyazlar sağlamaya çalışıyor. Ne menem bir çelişkidir bu?