Türkiye ekonomisinde 2024’ün özetini ve 2025 öngörülerini, konunun uzmanlarından Prof. Dr. Burak Arzova’ya sordum.
Akademisyen/yazar Arzova, bitmekte olan senenin teknik analizini yapıp gelecek yıla ilişkin tespit ve düşüncelerini şu başlıklarda özetledi:
* 2024 yılının geneline baktığımızda Merkez Bankası tarafından yürütülen bir enflasyonla mücadele programı görüyoruz. Para politikasının ana otoritesi, para politikasına ilişkin kararlarla enflasyonla tek başına mücadele etmeye çalışıyor.
* Para politikasına destek bir maliye politikası yok. Kur politikasının ise kuru belirli bir seviyede sabit tutmak olduğunu Dolar/TL’nin performansından anlıyoruz. Yabancı girişi de 2024 boyunca son derece sınırlı oldu.
*
* Ekonomi yönetimi kamunun tümünü kapsayacak bir tasarruf paketi ortaya koyamadı. Zaten kamuda da tasarruf etmek gibi bir istek gözlenmiyor.
* Bütçeyi tasarruflarla toparlamak mümkün olmayınca, gelir artırımı için yeni vergilerin üretilmesi ya da mevcutların artırılması yoluna gidildi. Dolaylı vergilerdeki artışlar yine en çok zararı, orta ve düşük gelirli kesime verdi.
* Diğer yanda, yüksek faiz ortamı, uzun dönemdir bilinçli bir şekilde zenginleştirilen üst gelir grubunu daha da zengin hâle getiriyor. Ülke genelinde oluşan gelir adaletsizliği de artmaya devam ediyor. Üst gelir grubuna ilişkin Maliye Politikası yönünden hâlâ bir uygulamanın gelmemiş olması da şaşırtıcı.
*
* Enflasyonla mücadele ise 2023 yılının yüksek enflasyonundan gelen baz etkisi sayesinde ilerliyor. Bir dezenflasyon süreci var ancak özellikle yılın son üç ayındaki enflasyon gelişmeleri kaygı verici oldu. Aylık fiyat hareketleri hâlâ birçok batılı ülkenin yıllıkta görebileceği rakamlar seviyesinde.
* Enflasyonla mücadeleyi tek başına yürüten Merkez Bankası’nın bu şartlar altında başarılı olduğunu söyleyebilmek pek mümkün değil. 2025 yılı enflasyon tahminini 2024 yılının büyük bir bölümünde yüzde 14 olarak koruyan Merkez Bankası, 8 Kasım 2024 tarihinde, yılın son enflasyon raporunda yüzde 21’e yükseltti. Rakam olarak bakınca küçük bir düzeltme gibi gözükse de yüzde 14’ten yüzde 21’e çıkış yüzde 50’lik bir yanılma anlamına geliyor.
*
* 2024, ihracatçı yönünden çok zor bir yıl oldu. Kurun sürekli aynı seviyede tutulması, yurt dışında artan hammadde fiyatları, içeride yüksek enerji maliyetleri vs. nedeniyle ihracatçının hem maliyeti çokça arttı hem de dış pazarlarda rekabet edemez hale geldi. İhracat rakamları düşerken, kurun sabit seviyesi tüketim malı ithalatını adeta patlattı.
* Özetle işverenin mutsuz, işçinin mutsuz, alım gücü düştüğü için hane halkının mutsuz olduğu; yüksek gelir grubunun ise hesapsızca harcama yaptığı bir yıl oldu 2024.
*
* 2025 yılına girerken artık dünyanın başında bir Trump bilinmezliği de var. 20 Ocak 2025 tarihinde göreve başlayacak Trump’ın ilk 100 günü çok önemli. Güçlü dolarla çalışmayı seviyor. Bu, gelişen ülkeler için çok iyi haber değil.
* İçeride ise Merkez Bankamız bu yıl 8 toplantı yapma kararı aldı. 12 toplantıdan 8 toplantıya düşmek her toplantıda faiz indirimi beklentisini ortaya koyacaktır.
* Asgari ücrete yapılan zam oranından (yüzde 30) bu yıl için bir seçim düşünülmediğini anlıyoruz. Merkez Bankası gerekli sıkılaşmayı sağlayamazsa 2025 yılında enflasyonun yüzde 21 seviyesini görmesi zor olacaktır.
* Yapısal reformlar başlığında bir ilerleme 2024 yılında olmadı, bunu 2025 yılında da beklemek çok gerçekçi gelmiyor.