CHP’de kurultay kararı aldırmaya çalışan muhaliflerle yönetim arasındaki gerginliğin artık suyu çıktı. Bu gidişle kurultaya kadar da seller götürecek. İşte Türkiye’de muhalefetin hal-i pürmelâl. Daha bir ay önce meydanlarda, “Kemal Bey’in karşısına çıkıp aday olmam” diyen İnce, bugün, “Koltuğa yapışanlar, kalkmamak için her yola başvuruyor” diyebiliyorsa böyle siyaset olmaz olsun.
Yine, Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmalarında en büyük destekçisi olduğu İnce’ye, Tuncay Özkan, “Sıradan ve kaba bir adam” yakıştırmasında bulunabiliyorsa eğer, böyle siyaset olmaz olsun. Ayrıca, Özkan’a sormak lazım. Böyle sıradan bir adamın peşinde niye koştun diye.
Lafı uzatmaya gerek yok. Zaten bütün bu kavga, gözlerinizin önünde cereyan ediyor. Seçim yenilgisinden sonra, evet, ana muhalefet partisinde artık bir değişim olmalıydı ama böyle değil. Atatürk’ün kurduğu partiye yakışan şekilde olmalıydı. Olmuyor işte, olamıyor.
UNUTMA ALPAY
Alpay Özalan, futbolculuğundan ve Jet Fadıl macerasından sonra yeniden girdi hayatımıza. Kendileri AK Parti İzmir milletvekili ama mağdur bir milletvekiliymiş.
Mağdurluğu da seçim çalışması sırasında Kemeraltı’nda girdiği bir dükkandan, “Lütfen burayı terk edin” denilerek kovulmasından geliyormuş.
İçine dert olmuş ki, adımını attığı Meclis’te bunun acısını çıkarmaya çalıştı.
Konuşmasını beğenmedikleri Ahmet Şık’a, diğer AK Partili vekillerin arasından saldırıp “Gözüm üstünde” diyerek. Unutma Alpay, bundan sonra herkesin gözü senin üstünde olacak.
Değil mi ki seni aday gösteren Erdoğan’a bağlılığını, “2002’de başımızda olsaydı final oynardık” diye göstermeye çalıştın ama, bu söze, Sayın Cumhurbaşkanı bile gülmüştür.
Çünkü futbol tutkunu olan Cumhurbaşkanımız da biliyordur, 2006’ya senin yüzünden gidemediğimizi. Hatta, 3. olduğumuz Dünya Kupası’nda, maç bittikten sonra rakibine tekme atarak kırmızı kart gördüğünü bile.
ÇABUK YOK OLDU
Bu iş bu kadar basit. Anıtkabir’de Atatürk’e hakaret eden Safiye tutuklanıp, kıt akıllıların gazı alınıverdi. Yahu Safiye kim. Ya planlı bir provokasyonda kullanılan birisi, ya da kısa yoldan meşhur olma heveslisi akılsız bir kız. Peki şimdi ne olacak?
Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki kanunun numarası 5186. 1951’de kabul edildi. Orada der ki: “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden, bir yıldan, üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Ben pek uygulandığını bilmiyorum ama öyle diyelim. Safiye görevini yaptı ve bitti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 4 yıl 6 ay ceza istemiyle dava açtı. İyi güzel de, kanun başka şey söylüyor. “Her an her şey olabilir” diye bekleyelim bakalım. İnşallah eskiden olduğu gibi boşuna beklemeyiz.
★ ★ ★
Bu da Özge Kayaaslan. 22 yaşında ODTÜ Mühendislik mezunu. Mezuniyet töreninde sergilenen bazı pankartları arabasında taşıdı diye tutuklu. Bakarsak “Asacağız... Kan banyosu yapacağız” diyenden daha tehlikeli olduğu için tutuklu öyle mi? “Yazık” kelimesinin anlamını yitirdiğinin göstergesidir bu.
İNSAN HAKLARI SERBEST BIRAKILDI
Ankara’da gösterilerin buluşma noktası olan İnsan Hakları Anıtı’nın çevresindeki polis bariyerleri, bir yıl sonra nihayet kaldırıldı. OHAL kalktı, bariyerler de kalktı. Demek ki OHAL demek, bariyer demekmiş. Ama arkasındaki polis noktası, neme lazım denilerek duruyor. Olsun. Buna da şükür.
HELAL OLSUN
Yeni bir yöntem çıktı. Sosyal medyada hayvanlara şiddet uygulama videosu görülür görülmez, “Bulun bu adamı” kampanyası başlıyor gümbür gümbür. Ve ne güzel ki, en fazla iki günde o adam polis tarafından bulunuyor. Demek ki yeni Türkiye’de hayvanlar da rahat edecek artık. Gel de sevinme.
BEREKETE BAK
Bedelli askerlik yasası Meclis’ten geçerken 24 saatlik bir değişiklik yapıldı. Zaman sınırı 31.12.1993 olarak belirlenmişti. Ama son anda, 1.1.1994 olmasına karar verdiler. Bu kapsama alanı değişikliği ‘birisi’ bir gün farkla bu nimetten mahrum kalmasın diye yapıldı mutlaka ama, baksanıza 10 bin 721 kişiye daha can simidi olmuş. Ne bereketli günmüş 1 Mart 1994, hayret doğrusu.
DİLİPAK PATLATTI
“Adnan Oktar arşivi patlarsa her kesimden birçok kişinin canı yanar. Hayırlı bir iş yaptınız, süreci yönetemezseniz, bu iş döner sizi de vurur” dedi, Abdurrahman Dilipak. Var bir bildiği herhalde. Peki, bu arşiv patlar mı patlamaz mı? Patlarsa kimlerin kafasında patlar. İsterseniz fal açın, sonra kararınızı verin. Oktar’sız günümüz geçmiyor “Maşallah” ama, çıkacak olanlar çıktı. Gerisinden pek ses gelmez. O, “Siz” denen kişiler de, tedbirini çoktaaan almıştır.
CIZZZZZZ
15 Temmuz için verilen araştırma önergesi AK Parti oylarıyla reddedildi. Sunulan gerekçe ise şuydu: TBMM’nin lüzumsuz konularla uğraşmaması gerekir. Devamı da geldi. Çorlu tren kazası ve FETÖ’nün siyasi ayağını da araştırmaya gerek yok. Lüzumsuz.