Türkiye günlerdir Ege Denizi’ndeki depremleri konuşuyor. Dünya’nın da gözü iki haftadır Yunanistan’ın Santorini adasında meydana gelen hareketlilikte. Türkiye’nin iki ünlü deprem uzmanı yaşanan tüm bu gelişmeleri Posta İzmir’e değerlendirdi.
Tsunami riski ve büyük bir deprem olasılığına ilişkin soruları yanıtlayan Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Tsunami olursa 30 dakikamız var. Denizden 10 metre yükseğe veya 1 kilometre içeriye kaçabilirsek sorun yaşamayız” dedi. Prof. Dr. Sözbilir, İl Afet Risk Azaltma Planı’ndaki (İRAP) eylemlerin en kısa sürede uygulanması gerektiğine dikkat çekerek, “Kahin değiliz fakat bilim insanlarının uyarıları yetkililer ve vatandaşlar tarafından dikkate alınmalı” dedi.
Depremlerin Ege ve İzmir için tehdit oluşturmadığını söyleyen yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür ise “Olur da evrilir, büyük bir depreme veya volkan patlamasına dönüşürse bizi tehdit edebilir” diye konuştu. Prof. Dr. Görür, tsunami riskine karşı uyarı sistemlerinin yeterli olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Tsunami gerçekleşirse birkaç metrelik olur ve önlem alınamaz. Yani 4 metre yüksekte olanlara deniz ulaşmaz bile. Onun için deniz seviyesinden kot olarak 4-5 metre ve daha üstünde olan vatandaşların endişelenmesine hiç gerek yok.”
‘HAYATIMIN SON 40 YILINI ALDI’
Önceden uyardığı bölgelerde deprem meydana geldiğinde çok üzüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Sözbilir, “Herkes gibi biz de depremlerden etkileniyoruz. Antakya-Defne’liyim. 6 Şubat depreminde ve sonrasında bazı yakınlarım ile arkadaşlarımı kaybettim. Depremzede sayılırım. Deprem ve fayı anlamak, benim hayatımın son 40 yılının büyük çoğunluğunu doldurmuş durumda” diye konuştu.
‘BİR SÜRE DAHA DEVAM EDEBİLİR’
Deprem fırtınasının bir süre daha devam edebileceğini söyleyen Prof. Dr. Naci Görür, “Kıbrıs yayı boyunca dalma-batma zonu Ege’de. Patlama olunca levha derinlerde erimeye başlıyor. Magma deniz dibine çıkarak magmatik yay oluşturuyor. Üstteki levha kuzey-güney yönüyle geriliyor. Dalma-batma devam ettikçe hareketlilik de sürecek, sonra duracaktır” ifadelerini kullandı.
‘TSUNAMI OLURSA 30 DAKİKAMIZ VAR’
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Kahin değiliz fakat bilim insanlarının uyarılarına kulak verilmeli” diyerek, tsunamiye karşı alınacak önlemleri ve vatandaşların neler yapabileceğini anlattı.
28 Ocak’tan bu yana Ege’de devam eden depremler nedeniyle Yunanistan’da alınan önlemler zirveye çıkarken, İzmir ve Ege kıyılarında da tedirginlik sürüyor. Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Muhendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü, AFAD Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, 10 soruda Ege ve depremleri anlattı.
Her deprem olduğunda sizden görüş alınıyor size soruluyor… Depremlerin sizin hayatınızdaki etkisi nedir?
Çocukken ya da gençken depremlerden nasıl etkilenirdiniz? Antakya’da lise sonuna kadar yaşadığım 1970-80 aralığına yaşadığım çocukluk ve gençlik dönemimde birkaç depremle sarsıldığımızı hatırlıyorum. Fakat yıkıcı nitelikte değildi. 1982’de üniversite hayatıma Jeoloji Mühendisliği Bölümünde başladığımdan beri, depremin ne anlama geldiğini, sismik kaynağını nasıl oluştuğunu bildiğim için depremlerden korkmam. Deprem ve fayı anlamak, hayatımın son 40 yılının büyük çoğunluğunu doldurmuş durumda.
Deprem uzmanlığını bilinçli mi seçtiniz? Hep çalışmak istediğiniz alan mıydı? Yoksa zaman ve şartlar mı etkili oldu?
Hayır bilinçsiz bir seçimdi. 1980 darbesi dolayısıyla büyük bir kaos vardı memlekette. Öylesine girmiştim üniversite sınavına ve 18 tercih sayısını doldurmak için jeolojiyi eklemiştim. İlk 5 tercihim filoloji ve İngiliz dili edebiyatıyla ilgiliydi. 1982’de sonuçlar açıklandığında Jeoloji Mühendisliği Bölümünü kazandığıma çok şaşırmıştım. Anlamını bile bilmiyordum. Ama Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Jeoloji okumaya başlayınca tam bana göre bir meslek seçtiğimi anladım. Jeoloji bilmek insan yaşamında önemli bir ayrıcalık. Şimdi ise bu mesleği herkese öneriyorum.
DEPREMZEDE SAYILIRIM
Siz ve yakınlarınız hepimizin kabusu olan depremlerden nasıl etkileniyorsunuz?
Herkes gibi tabi ki biz de etkileniyoruz. Ama afet farkındalığı ve yönetimi konusunda belirli bir bilince sahip olduğumdan çevremdeki insanlara da bunu aşılamaya çabalıyorum. Tabii bir de şu var; maalesef Türkiye’de yapı stoğunun neredeyse yarısı depreme dayanıklı olmadığından, bilinçli olmanız da hayatta kalmanıza yetmeyebiliyor.
Bugüne kadar yakın çevrenizden depremlerden etkilenenler oldu mu?
Evet oldu. Ben Antakya- Defne’liyim. 6 Şubat depreminin en yıkıcı olduğu bölgede doğdum. Depremde ve deprem sonrasında bazı yakınlarımı ve arkadaşlarımı kaybettim. Yani ben de depremzede sayılırım.
HAVA ŞARTLARI ÖNEMLİ
Ege Denizi’nde meydana gelen depremlerle ilgili görüşlerinizi hep paylaştınız. Son durum nedir?
Deprem aktivitesi azalarak devam ediyor. Depremler Kolumbo volkanik zincirinin üzerinde oluyor. Devam ederse, magmatik sıvılar deniz tabanına kadar ulaşabilir, o zaman volkanik faaliyete geçiş başlayabilir veya büyük bir depreme evrilebilir. Büyük bir volkanik patlama olması durumunda o günün meteorolojik şartlarının nasıl seyredeceği çok önemli. Rüzgar yönü ve hızı, yağış durumu önemli. Yani henüz hangi tehlikeye evrileceği belli değil.
EN AZ YARIM SAATİMİZ VAR
Santorini’de meydana gelen depremlerin son seyirlerine bakıldığında Ege kıyılarını nasıl etkileyecek?
28 Ocak’tan beri Santorini volkanı kuzeydoğusunda aralıksız devam eden deprem fırtınasının az da olsa 7’den daha büyük yıkıcı depreme evrilme olasılığı var. Bu durum gerçekleşirse, Santorini Adası ve komşu Yunan adalarında, batı kıyılarında can ve mal kaybına yol açabilir. Fakat ülkemizin Ege kıyıları 150-350 km uzaklıkta olduğundan biz 5 şiddetine varacak bir ivme ile sarsılırız, can ve mal kaybına neden olmaz. İzmir Körfezi, Kuşadası Körfezi ve Gökova Körfezi gibi alüvyonların bulunduğu zeminlerin üzerindeki bazı binalar 8 şiddetine karşılık gelen bir ivme ile sarsılabilir. Bu konudaki önlemleri de alabilirsek kimsenin burnu dahi kanamayacaktır.
Tsunami etkisi yaratacağı açıklanıyor. Bu durumda neler olur? O bölgelerdeki vatandaşlara neler önerirsiniz?
Şimdiye kadar yayınlanan tüm modellemeler, tsunami etkisinin düşük olacağını gösteriyor. Olası tsunami durumunda dalgalar Bodrum-Datça gibi en yakın yerleşimlere depremden yarım saat, İzmir’e 1-2 saat, Edremit Körfezi’ne ise yaklaşık 3 saat sonra ulaşacağından, etkisinin azalacağı düşünülmekte. Kaldı ki, Türkiye’de tsunami erken uyarı sistemi mevcuttur. Deprem olduğu anda, AFAD, NOA ve EMSC gibi uygulamaları telefonlarınıza indirmişseniz uyarı mesajı geliyor. Almamız gereken değerli eşyaları-araçları alıp denizden 10 metre yüksekliğe veya 1 km içeriye gidebilirsek sorun yaşamayız.
Kurulan uyarı sistemleri ve uyarılar yeterli mi? Neler yapılmalı?
Tsunami tehlikesi için yeterli. Fakat olası bir deprem tehlikesi için yeterli değil. Deprem için erken uyarı sistemlerinin hem binalar bazında ve hem de metro gibi büyük ölçekli yapılar bazında kurulmasında fayda var. Özellikle ikincil tehlikelerin oluşmasını önlemek için. Biz DEÜ Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak, AFAD ile yaptığımız protokol çerçevesinde, bu sistemi İzmir’de kurmak için son aşamaya gelmiş durumdayız.
KAHİNLİK YAPMIYORUZ
Önceden uyardığınız bölgelerde deprem olduğunda ne hissediyorsunuz?
Çok üzülüyorum; çünkü bizimki kahinlik değil! Bilimsel verilere göre konuşuyoruz. Fayların geçmişini inceleyerek fikir sahibi olabiliyoruz. 6 Şubat depremiyle ilgili uyarımı 18 Ağustos 2020’de Antakya’da panelde yapmıştım. İstanbul dışında Adıyaman, Kahramanmaraş, Bingöl, Antakya, Erzurum, İzmir, Manisa, Balıkesir ve Muğla’da deprem beklendiğini belirtmiştim.
Deprem Türkiye’nin gerçeği… Acil plan ne olmalı?
Ülkemiz geçmişte olduğu gibi gelecekte de yıkıcı depremler yaşayacak. Yapı stoğumuz depreme dirençli hale gelinceye kadar kentsel dönüşüm yapılmalı. Yeni şehir planlaması için “Doğal Afet Eksenli Kentleşme Modeli” benimsenmeli. Deprem üretmesi beklenen fay hatları değerlendirilmeli. Sıvılaşma tehlikesi içeren zeminlerde iyileştirme yapılmadığı sürece yapılaşmaya izin verilmemeli. İl Afet Risk Azaltma Planı’ndaki eylemler en kısa sürede tamamlanmalı ve uygulamaya konmalı.
‘PATLAMA OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM’
Ege Denizi’ndeki deprem fırtınasının şu an için tehdit oluşturmadığını belirten yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “İnancım depremlerin bir süre sonra duracağı yönünde. Patlama olacağını düşünmüyorum” dedi.
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Ege Denizi’nde meydana gelen depremleri ve İzmir’deki duruma ilişkin soruları yanıtladı. Depremin Türkiye ve İzmir gerçeği olduğunu dile getiren Prof. Dr. Görür, araştırmaların yetersiz olduğunu belirtti. Prof. Dr. Görür, “Bu depremlerin büyük tehdit oluşturacağını düşünmüyorum. Fakat olası bir tehlikeye karşı ciddi adımlar atılmalı” diye konuştu.
Ege Denizi’nde meydana gelen depremler iki haftadır gündem yarattı. Görüşlerinizi hep paylaştınız. Ancak son durum nedir?
Ege ve Güney Ege’deki depremler nedeniyle Yunanistan ciddi tedbir aldı. Adaları boşaltarak çeşitli aletler getirdiler. Araştırmaları yoğunlaştırdılar. Olabilecek tehlikelere karşı önlemlerini aldılar. Bence çok sağlıklı bir yaklaşım. Türkiye’de de özellikle Ege kıyılarında AFAD’ın veya yerel yönetimlerin benzer çalışmalar yapması gerekiyor. Bu çalışmalar zaten yapılması gereken şeyler; yani illa bir tehlike oluşacak anlamında değil. Fakat bir risk oluştuğu zaman önlem mahiyetinde ciddi adımlar atılmış olmalı.
HAYATI ZORLAŞTIRABİLİR
Santorini’deki depremlerin son seyrine bakıldığında Ege’yi nasıl etkileyecek?
Türkiye’de çok büyük tehdit oluşturacağını sanmıyorum. Ama ola ki daha da evrilir, büyük bir depreme veya volkan patlamasına dönüşürse tehdit edebilir. Özellikle güneybatı kıyılarımızı yani Aydın ve Muğla arasındaki sahil şeridini... Bu tehdit birkaç metrelik tsunami ile olabilir. Patlamaya dönüşürse birtakım volkanik tozlarla, tüflerle kıyılarda yaşayanların hayatını zorlaştırabilir. Büyük bir deprem meydana gelmesi halinde de kıyılardaki çürük yapıların yıkılmasına yol açabilir. Dolayısıyla çok endişe edilecek bir şey göremiyorum ama yine de gelişmelere bakmak gerek.
Tsunami etkisi yaratacağı açıklanıyor. Bu durumda neler olur?
Hükümet tedbir aldı. İnsanların deniz seviyesinde bulunmamalarını, yerleşmemelerini veya oradan uzak durmalarını sağlamak için belirli kaidelere bağlamış kıyılarda yaşamayı. Depreme karşı da nasıl önlem alacaklarını yerel yönetimlere söyledi. Yerel yönetimler de benzer önlemler aldılar. Benim inancım belli bir zaman sonra bu depremlerin duracağı yönündedir. Bu depremler daha önce de yaşanmış ama deprem fırtınaları dinmiş. 1950’lerde büyük volkan patlaması da olmuş; fakat bugün böyle hareket yok. Yani patlayacağına dair işaret yok volkanda. Dolayısıyla ben bunun geniş mağduriyete yol açacağını sanmıyorum.
Olası tsunami halinde kıyı bölgelerde yaşayan vatandaşlara neler önerirsiniz?
Hiçbir önlem alamazlar. Orada olacak tsunami birkaç metrelik olur. Eğer denize sıfır evin, iş yerin varsa bir şey yapamazsın. Sahil kenarında yaşayan insanlar elbette var ama ülkemizde genellikle yerleşim yerlerimiz deniz seviyesinden birkaç metre yüksekte. Yani 4 metre yüksekte olanlara deniz ulaşmaz bile. Onun için deniz seviyesinden kot olarak 4-5 metre ve daha üstünde olanların endişelenmesine gerek yok.
UYARI SİSTEMLERİ YETERLİ
Kurulan uyarı sistemleri yeterli mi?
Kandilli Rasathanesi uluslararası anlaşmayla tsunami hareketini vatandaşa bildirme, uyarı sisteminin içine girme durumunda. Kandilli Rasathanesi olası bir deprem veya volkanlara karşı 20 dakika içinde tsunami geleceğini söylemek ve insanları uyarmak zorunda. İzmir depreminde de uyarı verdi ve küçük bir tsunami oldu. Yani dolayısıyla bu aletler yerleşim yerlerinde gereken bir teknoloji.
25’E YAKIN CANLI FAY VAR
Deprem Türkiye’nin gerçeği... Acil plan ne olmalı?
En önemlisi araştırma ve elde edilen veriler neticesinde çalışma yapmak. Ama öyle 3-5 günlük araştırmalar ya da çalışmalar değil. Milyonlarca dolar para harcamak suretiyle, senelerce üzerinde durulmalı. Bu çalışmaları TÜBİTAK, üniversiteler, bakanlık desteklemeli. Deprem dalgalarının davranışını, zemine etkisini ve yıkıcılığını anlamak için bu çalışmalar hayati önem taşıyor.
BAYRAKLI FAYI CİDDİ BİR TEHDİT
Kesin olan İzmir’in fayların kucağında oturduğudur. Çünkü İzmir’de 25’e yakın canlı fay var. Bu faylar canlı olduğuna göre günün birinde deprem üretecekler. Ama ne zaman bilmiyoruz. 7’nin üzerinde depreme neden olabilecek faylar da var. Şimdi olmuyor diye sevinmek yerine tedbir almak zorundayız. Faylar kaç yılda bir deprem yaratır, stres biriktirme hızı ne kadar bilmiyoruz. Bol bol konuşuyoruz ama ciddi ciddi araştırma yapmıyoruz. Yapılan çalışmalar var ama yeterli değil.
DEPREM ÜRETEBİLİR
Paleosismoloji, (depremler oluştuktan çok sonra eski deprem izlerinin araştırılması) araştırmalar, mikro bölgeleme çalışmaları yapılacak ki İzmir’in gerçek durumu ortaya çıkacak. Eldeki veriler ışığında yeterli bilgi yok. Bayraklı fayı İzmir için ciddi bir tehdit. Güneyden körfezden Bayraklı’ya geliyor ve büyük deprem üretebilir. Örneklerini biliyoruz. Körfez kıyıları sağlam zemin üzerinde değil. İzmir hakkında daha çok araştırmaya ve çalışmaya ihtiyacımız var. Ne zaman deprem olacağını, ne kadar zarar vereceğini, nasıl önlem alınacağını bilmeliyiz.
Bu sismik sarsıntılar devam edecek mi?
Biz buna deprem fırtınası diyoruz. Nedenine yani mekanizmasına bakmak lazım. Genelleme yaparsak Afrika levhası Anadolu levhasının, Ege’nin altına dalıyor. Kıbrıs yayı boyunca dalma-batma zonu Ege’de. Patlama olunca levha derinlerde erimeye başlıyor. Eriyince bu lava veya magmaya dönüşüyor. Mama yukarıya yani Ege tabanına çıkıyor. Bugün deprem olan yere… Magma deniz dibine çıkarak magmatik yay oluşturuyor. Aynı zamanda üstte kalan levha olduğu için kuzey-güney yönüyle geriliyor. Her iki mekanizma depremlere neden oluyor. Bu dalma batma devam ettikçe hareketlilik de devam edecektir. Dolayısıyla öyle çok endişe edilecek bir şey göremiyorum ama gelişmelere de bakmak lazım.