Beşiktaşlıları kızdıran, çıldırtan bir oyun biçimi ile maça başlarsanız kalp krizi geçirten bir oyun şekli ile karşı karşıya kalırsınız. Her saniye “Lyon şimdi golü atacak” düşüncesi tansiyonu yükselten, siyah-beyazlıları yoğun bakıma sokacak cinstendi. Adam paylaşımı, yardımlaşma adına bu oyuncu grubu Lyon sokaklarında dolaşan taraftar grubundan farksızdı. Karşıda bir kale vardı ve Beşiktaş, Lyon ceza sahasına girme ürkekliğini bir türlü üzerinden atamadı. Karşı kalede topu tutamayan bir felçli adam pozisyonundan da farksızdı desem yalan olmaz. İlk yarının golsüz bitmesi, penaltının iptali Beşiktaş’a, “Hayata dön” emri verir gibiydi. Tam 65 dakika Muçi denen futbol fukarası ile oynadı Beşiktaş. Ve teknik direktörü de bu hayal kırıklığı yaratan oyuncuya tahammül etti. Yazıklar olsun. Saniyeler sonra bu değişiklik Beşiktaş’ı ilk kez Lyon kalesini tehdit eden kocaman bir pozisyon yarattı. Gol olabilecek bu atak insanın yüreğine su serpen cinstendi. Acaba derken, Beşiktaş’a o inanç geldi. Müthiş bir pas trafiğinden çıkan siyah-beyazlılar özgür adam Gedson’la üzerindeki irini attı. Beklenmeyen böyle diriliş ne diyeyim çoğu Beşiktaşlıları yattığı hastaneden taburcu etmiştir. Golden sonra ağzım uzun süre açık kalmış. Kapatıldı tabii. Feci bir ilk yarı. Ardından Beşiktaş’a benzeyen bir son yarı. Futbol böyle bir şey işte. Son 15 dakikayı Gio çok iyi yönetti. İki net golü kaçıran Beşiktaş’tı. Son düdük öttü, bir tarih daha yazdı Beşiktaş. Uduokahi, gökteki tüm yıldızlar üzerinde olsun.