10 yıl önce kurulan Istanbul Arabesque Project, Türkiye’nin ilk arabesk müzik grubu. Herkesin aşina olduğu arabesk şarkıların hamuruna, batı enstrümanları ve rock sound’u karıştırarak yeni bir türü temsil ediyorlar.
Ortaya çıkardıkları müziğe ön yargıyla yaklaşan çok olmuş ama onları bir kez olsun dinleyen herkes yaptıkları işe saygı duyuyor. Geçen ay, arabesk müziğin büyük sanatkarları Ahmet Selçuk İlkan ve Burhan Bayar'ın unutulmaz eseri ‘Bir Bilebilsen’i yeniden yorumladılar.
Önce sözlerine kulak verin ardından arabesk müziği bir de Istanbul Arabesque Project’in yorumuyla dinleyin.
Kısaca sizleri tanımak isterim.
Serkan Öngel: Ben grubun gitaristi ve back vokaliyim. 10 yıldır grupla birlikteyim.
Göktuğ Varyozdöken: Üç yıldır Istanbul Arabesque Project ile çalıyorum ve söylüyorum. Grubun vokali ve bas gitaristiyim.
Barbaros Akbulut: Grubun kurucusu ve davulcusuyum.
Arabeski rock sound’uyla yorumlamak nereden aklınıza geldi?
B.A.: Yıllarca çeşitli rock ve pop gruplarıyla sahne aldım fakat arabesk müziğe olan hayranlığım içimi yakıp tutuşturuyordu. Rock müziği çok sevdiğim için arabesk müziğin içinde davul, gitar ve bas gitar duymak istiyordum. 10 yıl önce Istanbul Arabesque Project’i başlattım. Toplamda beş albüm dört single yaptık. Arabesk şarkıları yorumlayan ilk grup değiliz ama Türkiye’nin ilk arabesk grubuyuz.
Yaptığınız müzikle ilgili her kafadan bir ses çıkıyor. Arabesk-rock, alternatif-arabesk gibi tanımlamalar yapılıyor. Siz müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
B.A.: İlk çıktığımızda sizin de söylediğiniz gibi, bizi bir sürü müzik kategorisine koymuşlardı. Sanki arabesk demek utanılacak bir şeymiş gibi... Biz bu durumdan çok sıkılmıştık ve yaptığımız müzikle gurur duyuyoruz ve safkan arabesk müzik yapıyoruz.
Hakkınızda yapılan yorumların çoğunda “Önce ön yargılıydım ama grubu dinledikten sonra muhteşem olduğunu anladım” yazıyor. İnsanların arabeske mesafeli yaklaşmasının temel sebebi sizce nedir?
S.Ö.: Arabeske olan ön yargı acı ama gerçek. İnsanlar utanarak, sıkılarak arabesk dinlediklerini itiraf ediyordu. Son yıllarda bu algı kırılmaya başladı. Sosyokültürel durumu yüksek olan insanlar arabeski hor görürdü. İçimizde olan müziği istediğiniz kadar itin, o bir yerde kalbinize ya da beyninize işler. Müslüm Gürses’in öncülüğünde çoğu insan arabeskle barıştı. Biz de herkesin bildiği arabesk şarkıları ruhunu kaybetmeden yeniden yorumluyoruz. Bu algının değişmesinde payımız olduysa, ne mutlu bize!
HOPPİDİ HOPPİDİ BİR HAYATIMIZ OLMADIĞINDAN ARABESK HEP VAR OLACAK
Arabesk ve Türkiye kültürü arasındaki bağı nasıl açıklarsınız?
B.A.: Türkiye başlı başına arabesk bir ülkedir. Acılarla ve yaralarla yaşayan bir toplumuz. Hoppidi hoppidi bir yaşantımız olmadığından, arabesk her geçen gün değer kazanıyor.
‘Kaç Kadeh Kırıldı Sarhoş Gönlümde’ şarkısını Kamuran Akkor’la düet yaptınız. Yollarınız nasıl kesişti?
B.A.: Kamuran Akkor’u düet yapmaya ikna etmek inanın çok zordu. Bence o, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi kadın şarkıcılarından biri. Hepimiz ona hayrandık ve onun şarkılarını çok dinliyorduk. Uzun uğraşlar sonucu onu ikna ettik ve o da bizi çok sevdi. Ortaya çıkan iş ise çok güzel oldu. Kendisiyle konser verme şansına bile eriştik. Bu müzikal yolculuğumuzun en gurur verici duraklarından biriydi.
Siz kimleri dinliyorsunuz?
G.V.: Dünya müziğini dinliyoruz. Artık tüm türler iç içe geçmiş durumda. Arabeskte ise hepimiz Müslüm Baba’cıyız. Son çıkan albümümüz ‘Sende Kalmış’ Müslüm Gürses ve Burhan Bayar’a adanmış bir albümdür.
B.A.: Ben İngiliz rock müziği hayranıyım. Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Kamuran Akkor severek dinlediğimiz sanatçılar arasında.
S.Ö.: İki hafta boyunca deliler gibi flemenko dinlediğim oluyor. Yaşım ilerledikçe türden çok iyi müziğin peşine düşüyorum.
Göktuğ Bey grubun 11. solistiymiş. Gruptaki bu sirkülasyon bütünlüğe zarar vermiyor mu?
B.A.: 11 solist değiştirip de kariyerine hız kesmeden devam eden tek grup olabiliriz herhalde. Hahaha. Bugüne kadar hep kadın vokallerle çalışmıştık ve vokali kadın olup da ikinci albümünü yapabilmiş çok az grup var. kadınlar genelde solo albümlerinde daha başarılı oluyorlar. Göktuğ, ilk erkek vokalimiz ve çok memnunuz.
ARABESKÇİLER İLK BAŞTA YÜZÜMÜZE BAKMIYORDU AMA ARTIK BİZE SAYGIYLA YAKLAŞIYORLAR
Şarkılarını yeniden yorumladığınız kişilerden nasıl geri dönüşler aldınız?
B.A.: Açıkçası ilk başta suratımıza bakmıyorlardı ama aradan geçen uzun yıllardan sonra bu müziğe gerçekten aşık olduğumuzu anladılar. Saygı duyduğumuz insanlar artık bize saygıyla yaklaşıyor. Müslüm Gürses’i Adana’dan bulup getiren Burhan Bayar, bize el verdi. Kamuran Akkor, Selami Şahin, Ebru Gündeş bizi sonuna kadar destekliyor.
S.Ö.: Arabesk eserler genelde yorumcularıyla anılıyor ama bu eserlerin esas sahipleri ve çok ciddi bir altyapısı var. Onların da kadrini kıymetini bilmek gerekiyor. Bize inandılar, bizi kabul ettiler ve destekliyorlar.
MADONNA’DAN DAHA ÇOK TAKİPÇİSİ OLAN BİR FENOMEN GERÇEK OLAMAZ
Elinizde olsa müzik piyasasından neleri değiştirmek isterdiniz?
B.A.: Her şeyin dört-beş plak şirketinin elinde olduğu sistemi değiştirmek isterdim. Anadolu’da bir sürü müzisyen ve bir sürü alternatif ses var. Ne yazık ki plak şirketleri hep aynı sanatçıları öne çıkarıyor ve kimseye nefes aldırmıyor. 80’ler ve 90’lar popu çok seviliyor ama gelecekte ‘2020’ler müziği’ diye anacağımız bir şey olmayacak. Bir de sahte takipçi ve sahte beğeni alarak insanları kandıran müzisyenler var ve gerçekten emek veren insanların ekmeğinden ediyorlar. Bu bir çeşit ruh hastalığıdır. Madonna’dan daha çok takip edilen, Metallica’dan daha çok dinlenen bir fenomen gerçek olamaz.
S.Ö.: Pandemiyle birlikte müzik sektörünün ne kadar içler acısı bir halde olduğunu görmüş olduk. Müzik sektörü AVM’ler kadar dahi konuşulmadı. Büyük sıkıntı içinde olan müzisyenler var. Umarım bu süreçten gerekli dersler alınmıştır.
Grubun isminin İngilizce olmasının özel bir sebebi var mı?
B.A.: Cezayirli, Mısırlı grupları, Fransa’daki caz ve rock festivallerinde görürdüm. İbrahim Tatlıses, müthiş bir şarkıcıdır ve bu festivallerde yer alamaması aklıma takılıyordu. Yurt dışında konserler veriyordu elbette ama sadece gurbetçiler dinlemeye geliyordu. Uluslararası festivallere katılmak ve arabeski onlara tanıtmak adına grubun adını İngilizce koydum.