Çocukken kağıtlar dar gelmişti ve keçeli kalemlerimle evin duvarlarını boyamıştım. Annem ve babam tebrik etmek yerine beni azarlamıştı. Bu yüzden dünyanın çoğu yerinde grafitinin legal olmadığına çok da şaşırmadım. İnsanlık tarihine ışık tutan çoğu ipucunun mağara duvarlarına çizilen resimler sayesinde olduğunu hatırlatmak isterim.
Grafitinin sanat olduğunu düşünenler de var, vandallık olduğunu düşünenler de… Ben sanat olduğunu düşünenlerdenim. Gri şehirlerin renklenmesinde bir sakınca göremiyorum. Grafiti, olduğu sokağa bir ses, bir karakter veriyor. Beton ormanı olan şehirlerin, ruhuna renk üfleyen bazı grafiti sanatçılarının eserlerine yakından bakalım.
LEO LUNATIC VE DEV PANDASI
O da diğer grafiticiler gibi herkes uyurken sokağa çıkıp, şehrin duvarlarına imzasını atıyor. Leo’nun alametifarikası duvarlara her biri farklı konseptte olan kocaman kızgın pandalar çizmek. Adını çizdiği kızgın pandalarla duyursa da birçok ünlü marka için çalışıyor.
Biz de Leo sayesinde pandaları, belgesellerden çok duvarlarda görür olduk. Çukurcuma’daki pandası, The Guardian okuyucuları tarafından dünyadaki en iyi 15 grafitiden biri seçilmişti. En büyük hayali, dünyanın bütün duvarlarına imzasını atabilmek. (Instagram: @leolunatic)
BANKSY’NİN ÖNGÖRÜLEMEZ DÜNYASI
Grafiti sanatçısı, siyasi eylemci, film yönetmeni ve ressam Banksy, bir İngiliz. Onun adını hiç duymasaydınız da eserleri sosyal medyada karşınıza illa ki çıkmıştır. Banksy, dünyanın en popüler grafiti sanatçısı ancak kimliğini gizli tutmayı tercih ediyor.
Bizler onun izlerini sadece duvarlardan takip ediyoruz. En bilinen eseri ‘Balloon Girl’ ancak bu eser, benim favorim değil. ‘Balloon Girl’ aynı zamanda 2017’de İngiltere’nin en sevilen sanat eseri seçilmişti. Otoriteye karşı duruşu ve ince mizah anlayışıyla gönüllerde geniş bir yeri var. ‘Balloon Girl’, geçenlerde Londra'daki Sotheby's müzayede evinde açık artırmaya çıkmıştı. Ancak eser yaklaşık 7.6 milyon TL’ye satıldıktan birkaç dakika sonra eserin çerçevesi içine gizlenmiş kağıt imha makinesi tarafından kendi kendini yok etti. İşte Banksy böylesine öngörülemez ve enteresan biri. (Instagram: @banksy)
GRAFİTİ KÜLTÜRÜNDEKİ İLK KADINLARDAN BİRİ
Sandra Fabara namıdiğer Lady Pink, Ekvador Ambato'da doğdu. Bugün 57 yaşında. Yedi yaşındayken Amerika’ya göç etmişler ve New York'ta büyümüş. Grafiti kariyerine 15 yaşında metro trenlerini boyayarak başladı. Kariyerini kadınları güçlendirmeye odakladı.
Eşitlik, adalet ve kadın hakları için savaşmanın yolunu grafiti yaparak bulmuş. Lady Pink, grafiti kültürüne dahil olan ilk kadınlardan biri. O bir grafiti efsanesi ve birçok kadına bu alana katılmaları için ilham verdi. (Instagram: @ladypinknyc)
SÜRREALİST BİR SANATÇI: CİNS
Yüzünü göstermek istemeyen bir grafiti sanatçısıyla daha karşı karşıyayız ama hiç sorun değil çünkü eserleri onun dünyasında dolaşmanıza izin veriyor. Kendisi Türkiye’den. Bu camiada ‘Cins’ mahlasını kullanıyor.
Çizimleri hayli sürrealist ve heyecan verici. Sadece duvarı değil tuvali de kullanan bir sanatçı. Hepsi harika ama Michelangelo’nun ‘David’ heykelinin uyarlamasını ayrı bir sevdim. (Instagram: @cins3000)
ESK REYN VE FÜTÜRİSTİK ÇİZGİLERİ
Esk Reyn, İstanbul’da yaşayan bir sanatçı. Çizgilerine ve renklerine fütüristik bir hava hakim. Profilinde gezerken kendinizi uzay çağında gibi hissediyorsunuz. O yüzünü pek gizlemiyor. En azından yandan profilini veriyor ya da yüzünün bir kısmını gösteriyor.
Eh, diğerlerine bakılırsa bu da bir şeydir. Belediyelerle ortak çalışmalar yapıyor. En son İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle ‘Konuşan Duvarlar’ projesine imza attı. (Instagram: @eskreyn)