ONLARIN ÇATISI GÖKYÜZÜ, EVİ İSE SOKAKLAR…
Doğa ve hayvanlarla iş birliği içinde olmak insanoğlunun her zaman yararına çalışır. Bu iş birliği, hakkıyla yerine getirilmediğinde başımıza neler geldiğini hepimiz biliyoruz. Peki ya günlük hayatta iç içe yaşadığımız sokak hayvanlarının problemleri hakkında hiç düşündünüz mü? Kedilerin ve köpeklerin kendi hallerinde sokakta takıldıklarına bakmayın. İnsanlar gibi, maaşıyla ay sonunu getirme dertleri yok belki ama barınma, beslenme ve iyi muamele görmek gibi temel hakları ve bu haklarını alamadıklarında yaşadıkları büyük problemleri var. Tam da bu noktada Nestlé Purina PetCare, ‘Canımız Sokakta’ adında bir fikir maratonu başlattı ve topluma “Ey herkes! Sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmek için bir fikriniz varsa, bize başvurun” diye seslendi. Finale kalan tüm projeler adına da birer ton mama bağışı yaptılar. Bu anlamlı hareket üzerine Nestlé Purina PetCare Genel Müdürü olan Ayça Erkol’la konuştuk.
‘Canımız Sokakta’ projesinden bahseder misiniz?
Purina olarak daha kapsamlı düşünmek istedik. Barınak yöneticileri ve çeşitli akademisyenlerle bir araya geldik ve sokak hayvanlarının yaşam kalitesini nasıl yükselteceğimizi tartıştık. ‘Canımız Sokakta’ adında bir proje fikri geliştirdik. Halka da “Ey herkes! Sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmek için bir fikriniz varsa, bize başvurun” dedik. Türkiye’nin her köşesinden başvuru aldık. Kazanan projelerin sponsoru ise Purina olacak.
Türkiye’de yaşayan sokak hayvanlarının ortalama ömrü ne kadar?
Maalesef çok düşük… Bir buçuk iki yıl arasında değişiyor ama kaliteli mamayla beslenirlerse ve sevgi görürlerse uzun ve sağlıklı bir yaşamları olabiliyor.
PATİLİ DOSTLARIMIZIN YAŞAM HAKKINI SAVUNUYORUZ
Sokak hayvanlarının en bilinen problemleri; barıma, yemek yeme ve kontrolsüz üreme. Bu araştırma sürecinde onların rahatını kaçıran başka hangi problemleri keşfettiniz?
Gördükleri kötü muamelelere karşı yasal yaptırım olmaması gibi bazı problemler var ve hukuki bir yaptırım olması şart! Bu konuda çabalayan çok kuruluş var ama birlikte hareket etmediklerinden aksamalar oluyor. Biz de patili dostlarımızın yaşam hakkını savunuyoruz. Cihangir, Kadıköy ve Nişantaşı gibi semtlerde yaşayana sokak hayvanlarının yemek tabakları dolup taşıyor. Oradaki kedi ve köpekler tombişlikten bütün gün yatıyor ama iki mahalle ötede zayıflıktan kemikleri çıkmış hayvanlar var. Mama dağılımın eşit olması gerekiyor.
Avrupa ülkelerinde sokak hayvanına pek rastlamayız. Gece geç vakit tilkiler sokağa iner sadece. Sokak hayvanlarının yoğunluğu ülkenin gelişmişlik durumuyla alakalı bir belirteç olabilir mi?
Kesinlikle alakalı. Onlar da zamanında sokak hayvanlarını kısırlaştırmışlar ve kısırlaştırma, bu işin olmazsa olmazı. Avrupa ve Amerika’da hayvanları kısa bir süre tutuyorlar. Süre dolduğunda hayvanı kimse sahiplenmemiş olursa iğneyle uyutuyorlar. Sokakları tertemiz ama bunun ne kadar etik bir konu olduğu tartışılır. Biz sokak hayvanlarına daha merhametli yaklaşıyoruz.
DÜNYANIN EN MUTLU SOKAK HAYVANLARI TÜRKİYE’DE Mİ?
Peki, Türkiye’de yaşayan sokak hayvanları diğer ülkelerde yaşayan sokak hayvanlarına kıyasla ne durumda?
Avrupa ve Amerika’da sokak hayvanı meselesi pek söz konusu değil ancak Ukrayna, Rusya ve Uzak Doğu ülkelerinde çok fazla sokak hayvanı yaşıyor ve onlara merhametle yaklaşılmıyor. Görünen o ki dünyanın en mutlu ve şanslı sokak hayvanları Türkiye’de yaşıyor. Türkiye’de sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmeye çabalayan çok fazla kuruluş var. Tayland’da da Budizm inancından dolayı hayvanlara kötü davranmıyorlar ama gelirleri düşük olduğundan sokak hayvanlarına kaynak ayıramıyorlar. Haliyle orada yaşayan sokak hayvanları hayli zayıf ve bakımsız.
Sokakta yardıma muhtaç ve yaralı bir hayvan görsek ne yapmalıyız? Ambulans gibi arayabileceğimiz özel bir hat var mı?
Türkiye’de yaklaşık 20 milyon sokak hayvanı yaşıyor ve hepsini evimize almamız imkansız. Özel ve genel bir hat yok maalesef. Hangi semtte gördüyseniz, o semtin belediyesini arayabilirsiniz. Hayvanı taşıyabilecek durumdaysanız da en yakın veteriner kliniğine bırakabilirsiniz. Şirket içinde ‘Beni Sahiplen’ diye bir oluşumumuz var. Zor durumda olan hayvanlar için bizi de arayabilirler. Önce hayvanı iyileştiriyoruz sonra da sahiplendirmeye çalışıyoruz.
Toplumun huzur içinde yaşaması için çeşitli sistem önerileri var; demokrasi, sosyalizm gibi… Sizce insanlar ve hayvanların bir arada ve huzur içinde yaşaması için ideal sistem nedir?
Şimdiki insan ve sokak hayvanlarının ilişki durumu yarı monarşi şeklinde ilerliyor ama kediler bir insanla evde yaşamaya başladığında olay tam tersine dönüyor. Kediler yönetimi ele geçiyor ve insanını kontrol ediyor. Haha!Köpekler, kedilere göre daha uyumlu.
İNSANLARLA ÇOK VAKİT GEÇİREN KEDİLER BİZİ KOCAMAN KEDİLER OLARAK ALGILIYOR
Sizin evde birlikte yaşadığınız bir hayvan var mı?
Simsiyah bir kedi olan Sırnaş Hanım’la yaşıyorum. Onun dışında dışarıda vakit geçirdiğim ve beslediğim sayısız hayvan var. Bir de yuvadan düşen küçük bir kumru yavrumuz var. O da uçmayı öğrenene kadar misafirimiz olacak.
Bir sokak hayvanının dili olsa sizce onları anlamayan insanlara ne söylerdi?
Hayvanların da insanları nasıl algıladığına dair çok güzel araştırmalar var. Muhtemelen insanlardan o araştırmaları incelemelerini isterlerdi. Mesela, insanlarla çok fazla vakit geçiren kediler, bizi de kendi türünden kocaman kediler olarak algılamaya başlıyormuş. Sırnaş Hanım, sokakla ilişkisine devam ettiğinden arada kuş avlayıp bana getiriyor. “Bu beni besliyor, ben de ona bir şeyler getirmeliyim” diye düşünüyor olmalı. Bence kediler bizi komik buluyor ve hareketlerimize anlam veremiyor.