Yeryüzünden Notlar! Sepetteki tüm armutları ısırmaktan suçlu bulundu

Bu hafta 1800’lerin sonu 1900’lerin başına, Fransa’ya ışınlanıyoruz. Alphonse Bertillon’un dünyasındayız. Kendisi modern sabıka fotoğrafını mucidi Fransız bir dedektif ve suçluların kimliğinin kayıt ve tespit işlemleri için fotoğraf makinesinden faydalanma fikrini ortaya atarak biyometrik sistemde ilk standartları oluşturan kişi. Antropometri denilen bu teknik, parmak izi tekniği gelişene kadar suçluları yakalamayı inanılmaz kolaylaştırmış.

Neyse haliyle dünyadaki ilk sabıka fotoğrafını da Alphonse çekti. Ve o ilk sabıka fotoğrafı 23 aylık Francois Bertillon’a ait. Minik Francois’in suçu ise hayli ağır. Haha!

Alphonse, oğlu Francois’in fotoğrafını çekip bir sabıka kaydı oluşturmuş ve koleksiyoner Suzanne Winsberg’a “Sepetteki tüm armutları ısırmaktan suçlu bulundu” şakasıyla göndermiş. Francois’in fotoğrafı şimdi New York’taki MoMa müzesinde şu notla sergileniyor: Francois Bertillon, 23 aylık bir bebek. Suçu: Oburluk. Sepetteki tüm armutları kemirdi. 17 Ekim 1893

J. D. Salinger’in gizli dünyası

Ünlü ‘Çavdar Tarlasında Çocuklar’ kitabının yazarı J. D. Salinger’i bilirsiniz. Sevdiğim yazarlardan biridir ancak geçenlerde onun hakkında bazı tatsız dedikodular öğrendim. İnsanlığı yazarlığı kadar iyi değilmiş. Yani ben yakınlarının yalancısıyım. 50’li yaşlarındayken 18 yaşındaki anı yazarı Joyce Maynard ile birlikte olmuş ve canı sıkılınca da tek kelime etmeden kızı terk etmiş. Maynard da, Salinger’in ona yazdığı aşk mektuplarını açık artırmada satarak ve ilişkilerini tüm detaylarıyla anlatan bir kitap yazarak ondan intikam almış. Kaliteli bir intikam yolu…

Bir bardak çiş alır mıydınız?

Haydi bu olay neyse de Salinger’in kızı Margaret’in iddiası biraz mide bulandırıcı. Margaret de anılarını yazmış ve bir edebiyat ikonu olan Salinger’in en sevimsiz hallerini halka açmış. Anılarda Salinger’in, kendi idrarını içen, ırkçı, somurtkan ve kuralcı biri olduğu yazıyor. Evet, kendi idrarını içen…

Margaret’a göre Salinger, tıbbi nedenlerden dolayı kendi idrarını içiyordu. İdrar terapisi, Hindistan’da 5 bin yıldan uzun süredir uygulanıyor ve tedavi edici etkisi olduğuna inanılıyor. Dişleri beyazlattığı da söyleniyor. Öff buna gerek var mı gerçekten ya?

Neyse Salinger’in bu alternatif tıp tutkusu ve rahatsızlıkları iyileştirmek için uyguladığı garip tekniklerden dolayı kızı Margaret ve oğlu Matthew, hasta olduklarında babalarına söylemekten kaçınıyorlarmuş çünkü garip tedavilerini onlar üzerinde de uyguluyormuş. İnanılmaz!

John Lennon’ı ilgilendiren tuhaf tesadüf

Salinger’la ilgili bir garip olay daha var. Konu kendisiyle birebir bağlantılı olmasa da adı geçiyor. Aralık 1980’de John Lennon’ı vuran suikastçi Mark David Chapman’ın elinde eski bir ‘Çavdar Tarlasında Çocuklar’ kitabı vardı. Daha da kötüsü katil Chapman, kitabın antikahramanı Holden Caulfield’den ilham aldığını söyledi. Bir yazarın başına gelen en talihsiz tesadüf bu olsa gerek. Bu olaydan sonra başyapıt olarak kabul edilen kitabı suikatçiliğe özenenlerin adeta kutsal kitabı oldu. Ben bu olayı Salinger’in kötü karmasının bir sonucu olarak görüyorum ve o kitabı hâlâ seviyorum.