Türkiye onu katıldığı stil yarışmasından, “Neslihan Doğrusöz” olarak tanıdı.
Bir gece, “Merhaba benim adım Doruk” diyerek fotoğraf paylaştı, destek mesajları yağdı.
Hayatımda bu kadar pozitif, çok az insan tanıdım.
Bazen kahkahalar attık, bazen de ağlamamak için kendimizi zor tuttuk.
Nasıl gidiyor yeni hayatın?
Güzel gidiyor Gizemcim. Yeniden doğmak gibi bir şey... Bu zamana kadarki hayatımdan daha keyifli ilerliyor. Çünkü ruhumla bedenimi buluşturdum. Her geçen gün daha da mutlu oluyorum.
Seni stil programından tanıyoruz. Programa çıkmaya nasıl karar verdin?
Ben styling’le uğraşıyorum. Türkiye'nin birçok kurumsal firmalarında kreatif direktörlük, genel koordinatörlük, yöneticilik yaptım. Styling piyasasında işlerin azaldığını fark ettim. Evde oturmuş evlilik programı izliyorum, yönetmeni de arkadaşım. Aradım dedim ki espri olarak, “Kafayı kırdım en sonunda bunlara katılacağım galiba.” Güldük. “Kadınlara talip olursun.” falan dedi. Birkaç gün sonra telefonum çaldı. “Kabul edildiniz.” dediler. Benim fotoğrafımı haberim olmadan stil yarışmasına atmış. Dedim, “Ben böyle bir başvuru yapmadım.” Neyse cuma günü görüşmeye gittim, pazartesi de yayına girdik.
ELBİSELERİN ALTINA BOXER GİYİYORDUM
Kendini erkek olarak hissettiğin halde kadınlığı ön plana çıkaran bir yarışmaya katılmak kötü hissettirmedi mi?
Hayat beni kadın gibi göründüğüm için kötü hissettiriyordu zaten. O tamamen olayın tiyatral yanıydı. Yani sabah kalkıp hazırlanıp, makyajımı yapıp işe gidiyordum. Oradan çıktığımda kendi ruhumla başbaşa kaldığımda her zaman kendimi erkek hissettim. O gördüğün Neslihan Doğrusöz'ü aslında ben yapmaya çalıştım. Hiçbir zaman beni dışarıda makyajla göremezdiniz. Giydiğim şık elbiselerin altına bile boxer giyiyordum.
Kendini hiç kötü hissetmedin mi?
Tabii ki... Tabii ki zor. Çok zor.
Yarışmadaki zamana dönünce kendine gülüyor musun? Düştüğüm duruma bak diye.
(Kahkaha atıyor) Ya 43 numara stiletto mu olur ya? Yürüyemiyordum! Başaramadım, tutturamadım. Bana göre Neslihan’ın gideri yoktu yani. Doruk’un var.
Yarışmacı arkadaşların hissediyor muydu senin durumunu?
Kerimcan’dan tut, Kemal beye kadar hissediyordu tabii. Hatta ikisi yürüyüşümün taklidini yapmışlardı.
Böyle bir değişime gireceğini bildiğinden isim yapmak, gündeme gelmek için yarışmaya katılmış olabilir misin?
Hayır. Tamamen kariyer. Benim zaten Neslihan olarak bir işim vardı. Ve benim Neslihan’ı zorlamam gerekiyordu.
Bir fotoğraf paylaştın, “Merhaba ben Doruk” diye. O gün neler hissettin?
Twitter’da bile birçok insan “Merhaba ben Doruk” diye tweet atmaya başladı. Ünlü isimler retweet’ledi. Bu benim çok hoşuma gitti.
O kadar yorum bekliyor muydun?
Bir kötü yorum attılar, onun üzerine beni destekleyenler onlarla adeta savaşa geçti. Bu yüzden o kadar çok yorum geldi. Benim ilk fotoğrafım ortaya çıktığında linç ettiler. Ama “Merhaba benim adım Doruk” dediğimde herkes buna saygı duydu. İnsanların arafı sevmediğini fark ettim. Ben de sevmiyorum. Ben hiçbir zaman kendimi bir kadın olarak görmedim.
33 YIL SONRA BEDENİMLE RUHUM BÜTÜNLEŞTİ
Sakal ektirmeye nasıl karar verdin?
Ben zaten ekimi yapmadan önce sakal çıkarmak için her yolu denedim. ilaçlar kullandım, jilet izlerim vardı dudağımda tıraş olmaya çalışıyordum. Sakalım çıkmadığı için üzülüyordum. Hiçbir insan fantezi için “Şöyle mi olsam, böyle mi olsam?” diye cinsiyet değişikliğini girmez. Ruhum gerçekten buysa, kendini böyle hissediyorsan o zaman burada bir yanlış var. Demek ki benim bedenimle ruhum bütünleşmiyormuş, 33 yaşından sonra ben bunu bütünleştirdim.
Sarımsak da sürdün mü doğruyu söyle! (Gülüyoruz)
Tabii. Ya bir ilaç varmış sakal çıkarıyormuş, koşa koşa gittim aldım sürdüm. Sonra bir öğrendim ki kökleri güçlendiriyormuş. Bende kök yok ki neyi güçlendirecek? Dedim, “Böyle olmaz! Sakal ektireceğim.”
Sakalların gerçek olup olmadığını kontrol ettim!
Aynaya bakınca ne hissettin?
Çok hoşuma gitti. Ama zaten biliyordum yumurtadan ne çıkacağını! Gayet iyi oldu.
Peki bu dönüşüme girmek için yeter dediğin nokta neydi?
Ben hep böyleydim. Orada gördüğün Neslihan’la dışarıdaki Neslihan çok farklıydı. Bu yüzden karar vermem çok zor olmadı. Beni tanıyanlar çok şaşırmadı yani. Yarışmadan sonra saçımı biraz daha kısalttım sadece. Tam bir dönüşüm için ailemi düşünüyordum. Onlara olan aşkım ve saygım beni çok tutuyordu.
ANNEM BENİM BOXERLARIMI YIKAMAK ZORUNDA DEĞİLDİ
Ailenin kabul ettiği an nasıl oldu?
Hiçbir zaman ailemle bu konuda yüz göz olmadık. Onlar beni her seferinde fark ediyordu elbette ama ben 18 yaşından beri yalnız yaşamaya çalıştım. Uzak durmaya çalıştım.
Neden?
Çünkü annem benim boxerlarımı yıkamak zorunda değildi. Kız arkadaşlarım oluyor, görmek zorunda değildi. Zaten ayaklarımın üzerinde de durmaya başlamıştım. Gözlerine sokmak istemedim.
Tepki gösterirler diye mi korktun?
Hayır. Karışmazlardı. Takım elbisemi giyip ben kız arkadaşlarımla yemeğe gidiyordum, görüyorlardı. Bu benim tarzım diyordum. Yersen!
Ailen için de büyük bir travma aslında…
Elbette. Sakal ektirdikten sonra dedim ki, “Şimdi benim bu durumu onlara söyleme zamanı… “ Video mu çeksem, mektup mu yazsam, hepsine ayrı ayrı mesaj mı atsam?” Sabahlara kadar uyumadım Gizem.
Sonra?
Didim'e gittim kız kardeşimin yanına. İlk onunla paylaştım. Sonra erkek kardeşim geldi. Çok anlayışla karşıladılar. Sonra annem, babam hepsine güzel güzel mesajlar yazdım. Bildiğin mektup yazdım.
Ne yazdın peki?
Sakal ektirdiğimi söyledim. “Babacığım durumumu biliyorsun. Ben hiçbir zaman bunu hissetmedim. Zor zamanlar geçiriyorum. Yanımda olursanız, dünyanın en mutlu insanı olurum.” Gibi bir mesaj. Babam da, “Senin kokun benim burnumda… Ben ölene kadar o koku değişmez. Kimse bana bir şey de söyleyemez. Sen kendini üzme yeter. Hayatının sonuna kadar senin yanındayım.” Dedi. Annem de, “Biz zaten hep senin yanındaydık çocuğum. Sen bizden uzak durdun.” Dedi.
ANNEM İÇİN DE KOLAY DEĞİLDİ. NESLİHAN’LA VEDALAŞTI
İlk buluşmanızı merak ediyorum. Seni ilk defa sakallı gördükleri an…
Büşra ile birlikte çiçeğimizi alıp yemeğe gittik. Annem beni görünce, “Yavrum” dedi, arkasını döndü ağladı. Sonra ben gittim sarıldım, “Böyle yapacaksan hiç oynamayalım, güzel anneciğim kendine gel.” dedim. Onun için de kolay değildi. Neslihan’la vedalaştı. Tamam koku aynı, ten aynı, anneciğim derken aynı, kalbim aynı… Beni dünyada ondan başka kimse daha iyi bilemez yani. Bak tüylerim diken diken oldu. Gayet keyifli bir gün geçirdik ailece.
Büşra sen neler hissettin o an?
Büşra: Ben biraz despot gibi dururum ama iç dünyamda öyle değilimdir. Belli etmeden üzüntüyü içimde yaşarım. Fazla duygusalım ve insanlara bunu yansıtmamaya çalışırım. Annesini bir gördüm, akan sular durdu benim için. Kadının o ağlaması beni bitirdi.
Şu an benim bile gözlerim doldu… Senin yerinde olsam hüngür hüngür ağlardım.
Ya şimdi orada zaten Doruk gergin, mutlu ve üzgün. Ben ağlarsam ne olacak? Annesi bir taraftan, halası bir taraftan, babası da orada. Kaosun içerisindeyiz. O an benim onu sıyırmam gerekiyordu oradan. Ben hiçbir şey yokmuş gibi yaptım. Bir ara gözlerim doldu arkamı döndüm toparladım kendimi.
Sen ağladın mı Doruk? Ağlamışsındır…
Ben yok ağlamadım. Ben zaten çok ağladım. Artık doydum. Sadece çok heyecanlıydım.
Peki neden Doruk?
Adımı Özden Cerrahoğlu koydu. “Kanka senin adın Doruk olsun” dedi. Çok seviyorum onu. Dedim, “Seni kıracağıma kendimi kırarım.” Ertesi gün gittim yüzüme “D” harfi dövmesi yaptırdım.
Ailen nasıl hitap ediyor?
Doruk diyorlar.
TÜRKİYE’DE NE KADAR KADIN VARSA BANA YAZIYOR OLABİLİR
İlk Nişantaşı’nda fotoğrafın çekildiğinde seni baya linç ettiler. Üzüldün mü?
(Büşra araya giriyor) Çok ağladı.
Doruk: Üzüldüm, üzülmez olur muyum? İnan Gizem o kadar kötü yorumlar aldım, silmeye çalıştım ailem görmesin, üzülmesinler diye. Büşra da dedi ki, “Lütfen böyle üzülme. Ben de kötü yorumlar alıyorum.” Büşra’ya, “Sen milli sporcusun sana yakışıyor mu?” yazmışlar. Benim o gün aldığım 10 bin yorum değil. Büşra’ya atılan tek yorum beni çok üzdü.
Büşra: Benim bundan bir hafta önce yarışmam vardı, hakemler ve hocalar hepsi geldi tebrik etti ilişkimi. O kadar cahil bir düşüncede olan insanlarla ben zaten aynı ortamda bile oturmam. Bunun milli sporculukla alakası yok, bu bir öğretmen de olabilir, kişinin kendi tercihi.
ÇOK YAKIŞIKLI OLMUŞSUN. SENİ GÖRÜNCE EVDEKİNE EKMEĞİ, SUYU KESESİM GELİYOR
Açıkçası ben yolda görsem tanımazdım… Muhabirlerin tanıması inanılmaz.
Tanıyordu beni. Çünkü arkadaşımdı. Yanına gidip rica ettim ama dinlemedi.
Şu anda bir kabulleniş var artık.
Gizem inanamazsın. Belki bir sürü mesaj alıyorum. Bundan 2 ay önceki fotoğrafımın altında taşa topa tuttular beni ama şu anda yok. Herkesten inanılmaz övgüler alıyorum. Herkes bana, “İnanılmaz yakışıklı olmuşsun!” diyor. Bak inanmıyorsan DM kutumu açayım gör. Türkiye’de ne kadar kadın varsa bana yazıyor olabilir.
Aldığın ilginç mesajlar var mı?
Bak sana çok ilginç bir şey söyleyeceğin. DM’den, “Çok yakışıklı olmuşsun, seni görünce evdekine ekmeği suyu kesesim geliyor” diyen kadının, fotoğrafıma kötü yorum yaptığını gördüm. Bu yüzden yorumları artık eskisi kadar önemsemiyorum.
“Yanacaksın, utanmaz, ayıp” diyenler oldu.
İnsan ruhu ile bedenin bütünleşmesi hiçbir şekilde ayıp değil. Dünyada insanlığa ayıp olan o kadar çok şey var ki… Bir de, “Şeytansın, yanacaksın” falan yazıyorlar. Nereden biliyorsun benim içimdeki Allah sevgisini?
HASTALIK DİYEN HASTADIR
“Hastasın sen, doktora git” diyenler…
Ben bunu denedim. Östrojen de kullanmayı denedim. Ama olmadı. Çünkü ruhum o değil benim. Buna hastalık diyen hastadır. Bu bir hastalık değil. Ben bir sürü doktordan tebrik mesajı alıyorum. Bu bir hastalık olsa bunun Cerrahpaşa’da yolu olmaz zaten. Bunu devlet desteklemez.
Rüzgar mı daha yakışıklı sen mi daha yakışıklısın?
Yani benim kadar naif bir insan daha tanıyamazsın. Bu soruya cevap veremem. O da çok başarılı ve çok yakışıklı bir adam olmuş. Mutluyum onun adına. Çünkü kadından erkeğe dönmek gerçekten çok zor bir şey.
Kaç ayda yaptın bu vücudu?
Büşra sayesinde spor ile tanıştım. Herkes bana çok zayıflamışsın falan diyor. Aslında kaslanarak büyüyorum. Bu vücudu 3 ayda falan yaptım. Makine gibi bir vücut yapana kadar sporu bırakmayı düşünmüyorum.
ENTEL GÖRÜNÜMLÜ MAÇOYUM
Ne zamandır birliktesiniz?
Bir buçuk yıldır.
Maço musun?
Sen bakma böyle dövmeli küpeli falan… Entel görünümlü maçoyum ben.
Kıskanç mısın?
Tabii. Mesela diyorlar ki, “Büşra ne yapacaksın, çok yakışıklı oldu, bir sürü kadın yazıyor, DM’ler durmuyor” falan. Ben daha çok kıskancım.
Peki Büşra sen?
Büşra: Ben profesyonel bakarım. Sosyal medyada istedikleri kadar mesaj atabilirler, ona engel olamam. Onu beğenen ya da hayran olan birisi mesaj atarsa, “Nasıl mesaj atarsın!” diyemem ki. Önemli olan kişinin takındığı tavırdır. O flörtleşme bazında bir cevap verirse o zaman iş değişir. Böyle bir kıskançlığım var. Olması gerektiği gibi yani.
Zaafın var mı Doruk?
Ben ne kadar sinirlenirsem sinirleneyim, Büşra’nın gözünden yaş gelsin, yerden göğe kadar da haklı olsam, o anda benim için haklılık olayı biter. Tüm sevdiklerim için de böyle.
KENDİMİZİ HAZIR HİSSETTİĞİMİZDE EVLİLİK VE ÇOCUK İSTİYORUZ
Evlilik düşünüyor musunuz?
Hani böyle hep hayalini kurarsın ya… Olmayacak bir şeymiş gibi gelir. Çünkü yokuşun sonunu göremiyorsun. Ama şimdi ben Büşra ile o yokuşun sonunu görebiliyorum ve oraya tırmanabiliyorum. Şu an çok güzel giden, tertemiz, birbirine çok güvenen, birbirini destekleyen huzurlu bir ilişkimiz var. Eşten önce onun gibi bir dost tanıdığım için çok mutluyum ve çok şanslıyım.
Baba olmak istiyor musun?
Önemli olan doğurmak ya da evlat sahibi olmak değil. O canı yanına alıp hayatının sonuna kadar omuzunda, başının üzerinde taşıyıp, ona iyi bir gelecek vaat etmek. Hazır hissedersek neden olmasın? Bunu da yaparız. Çünkü birbirimizi çok seviyoruz.
Düğün yapacak mısınız?
Eğer olursa sana bir şey söyleyeyim mi Gizem, çok güzel evlenirim. Hani böyle, “Vay be!” falan dersin.
Sende de heyecan var mı Büşra?
Büşra: Var ama daha çok rahatlık var. O kadar zor dönemler yaşadık ki , yani Doruk yaşadı. Artık inanılmaz bir rahatlık var yani. Her şey olur.
Doruk: Hakkımı da yemiyor bak! Yalan yok yaşadım. (Gülüyor)
Cinsiyet değiştiren insanlar daha mı hassas?
Bak sevmek bile daha başka oluyor. Bir erkek ve kadın için kız arkadaşın ya da erkek arkadaşınla gezmek, kavga etmek, hayatındaki insanı ailene, arkadaşlarına bahsetmek doğal şeyler. Ama sen hep tek başına kalbinde yaşıyorsun. Kendi içinde, kendini büyüterek yaşıyorsun. Çok zor bir şey. Bu yüzden kendine yetmeyi öğreniyorsun. Daha duyarlı, daha hassas ve vicdanlı oluyorsun.
BANA AŞIK OLMASIN DA KİME OLSUN?
Peki değişime girmeden önce kız arkadaşın olmuş muydu?
Şuradan bilmem nereye yol olur demiyorum ama bugün senin en böyle “Üfff ne çapkın adam!” dediklerin var ya, ben onlardanım.
Kendini yakışıklı buluyor musun?
Mesela bana DM’den yazıyorlar, “Benim arkadaşım sana aşık oldu inanır mısın?” İnanırım abi. Bana olmasın da kime olsun? Mütevazılık da bir yere kadar! Kadın açı değilim ama bugün bir kadın senden hoşlanıyorum dese teşekkür ederim.
Dışarıda çok taciz ediyorlar mı?
Kadın bana yapıştı diyor ki, “Beni öp!” Dedim, “Seni öpemem, öpersem evdekine çok büyük ayıp olur. Ama teşekkür ederim” dedim. “Kaçamak nedir bilir misin dedi?” Bu benim için 17 yaş profili ama ben 33 yaşında görmüş geçirmiş bir adamım. Yani aslında ben çok çapkın birisiydim. Hayatımda kimse yokken ama… Hayatımda birisi varsa ondan başka bir şey görmem.
(Büşra araya giriyor)
Büşra: Aaaaa hayatım yerin kulağı var. Benim çevrem geniş. Onu ne yaparım ben biliyor musun! (Fena bir bakış atıyor)
Doruk: Ben hayatımda ilk defa birinin adını vücuduma kazıdım. Allah korusun ilişkimize bir şey olsa bile asla sildirmeyeceğim bu dövmeyi. Çünkü ben hayatımda kimseye böyle tılsımlı olmadım.
AÇLIK GREVİNE GİRİYOR
En zayıf noktan ne?
Ben çok duygusalım. Aşırı duygusalım. Çok kırılganım. İnanılmaz. Mesela Büşra ile tartışayım 3 gün yemek yemesem, yemem.
(Büşra araya giriyor) Evet açlık grevine giriyor. Meyve tabağı hazırlayıp götürüyorum yine de yemiyor.
Nasıl yaaa?
Azıcık kalbim kırılsın dünya başıma yıkılıyor.
Seni ne kırar?
Yanlış anlaşılmak, kendimi ifade edememek, haksızlığa uğramak… Aslında seni ne kırıyorsa beni de o karar. Ben sadece biraz daha dışa vuruyorum. Bazıları kafaya takmaz gider, “Eller havaya!” der devam eder. Ben hiç öyle değilim. Yüzümden direkt ne renk attığımı anlarsın. Benim keyfim yoksa yoktur. Mutluysam da görürsün, mutsuzsam da.
Askere gitmek ister miydin?
Emin değilim ama galiba kimliğini aldığında devlet sana bir askerlik kağıdı gönderiyor. Ama muaf oluyorsun. Bence muaf olmayalım ya, ben gitmek isterdim. Kaç aysa o kadar yapmak isterdim. Öyle bedelli falan değil.
Hiçbir erkekle olmayı denedin mi?
Erkek erkeğe olur mu? (Gülüyor) Gay’lere saygım var ama ben gay değilim. Babam 5 yaşındayken videoya almış beni. “Ne olacaksın?” diyor, “Damat olacağım” diyorum. “Neredeydin dün gece?” diyor “Alemdeydim” diyorum. 5 yaşında artık bitmiş olay .
Ameliyat oldun mu?
Şu an Cerrahpaşa’da bir süreç içerisindeyim. Süreci bitirmeme 3-4 ay kaldı. Bu ameliyatlar kolay ameliyatlar değil. Devlet kontrolünde yapılması gereken ameliyatlar ki kimliğini tertemiz alabil.
Yarın gider ameliyat olursun ama devlet sana kimliğini 5 yılda vermez. Çünkü devletten onaysız bir şey yaparsın. Ben prosedür neyse ona göre ilerliyorum. Her şey gayet iyi.
Zor bir süreç mi?
Zor ama keyifli bir süreç. Devlet bu konuda çok yardımcı oluyor. Testosteron sinir yapıyor ama benim vücudumun istediği bir şey. Ben her iğnemi olduğumda mutlu oluyorum. Çünkü vücuduma istediği benzini yüklüyorum.
ÇOK KADINLA OLDUM
Hala bakiresin diye okudum bir yerde…
Bir erkeğe, “Bakire misin?” diye sorulmaz. “Bakir misin?” diye sorulur. Bakir de değilim. Çok kadınla oldum.
Peki iş hayatına gelelim…
Styling olarak devam edeceğim. Onun dışında DJ’lik eğitimi alıyorum. İyi bir DJ olmak istiyorum. Bunun eğitimini alıyorum. Belki bir parfüm gelebilir.
Bir yorumda senin için kesin DJ olur denilmişti. Senin bir mesleğin var ama DJ olmak kolay yol mu?
Ben cinsiyet değişimi yapmadan önce birçok yerde DJ’lik yaptım. Ayrıca böyle bir talepleri var benden. Ben de bunun karşılığını veririm. İnsanları neden bu anlamda üzeyim ki?
İnsanlara nasıl bir mesaj vermek istersin?
Bazı mesajlar alıyorum. “Ben de senin gibi hissediyorum. Ama yapabileceğim hiçbir şey yok. Kendimi öldürmek istiyorum” gibi… Ben böyle mesajlara çok kızıyorum. Böyle insanlar senden, ondan daha güçlü insanlar. Kaldırdığı şey yüz kilo değil, hayatın ağırlığı… İnsanlar önce kendilerini tanıyacaklar, bu hayatta tek başlarına olduğunun farkına varacaklar. Belirli bir yaştan sonra herkes kendi hayatına bakıyor. Bu hayat senin. Her an dakikadan azalıyor. Sen kendinle buluşmanı yapamıyorsan, o zaman ne önemi var bu hayatın? Hani o yüzden de yapmak istediklerini sıralasınlar. Önce ayaklarının üzerinde dursunlar, çalışsınlar, elleri ekmek tutsun ve bu yola girsinler. Böyle aciz mesajlar almak istemiyorum. Çok geç olmadan hayata sımsıkı sarılıp, kendilerini bulsunlar. Yardım için LGBT derneklerine başvurabilirler, psikolojik destek alabilirler.