Türlü türlü canlı varlıklarla her gün yolculuk ediyorum. İçlerinde öyle bir tür var ki onları gördüğünüz anda uzaklaşmanız gerekiyor. Çünkü mikrop yayıyorlar ve bulaşıcı.
Değişik bir tür olan 'Metrobirüsten' bahsedeceğim. İyi dinleyin, önleminizi alın.
Metrobirüslerin asıl yaşam alanı metrobüsler. Ancak mutasyona uğramış olan türlerini metroda, minibüste, herhangi bir ulaşım aracında görmek mümkün. Genellikle güneş tam doğmadan ya da batmadan ( Sabah işe giderken- akşam eve dönerken ) ortaya çıkarlar.
Bu canlıların insanların beynini kemirme özelliği vardır. Sesleriyle kafa şişirirler ve saldırgandırlar. Ayrıca bulaşıcı bir sis atarlar.
Onları nasıl tanırız?
Genellikle ayakta giderler. Bu durum onları saldırgan hale getirir. 40 yaş ve üstüdürler. En belirgin özellikleri 'lanet' okumaktır. Fiziksel olarak farklı şekillerde görülebilirler.
Kısık ses tonuyla konuşmaya başlayıp giderek yükselirler... Yükselirler... Yükselirler ve bir anda bağırmaya başlarlar. Kime bağırdıkları belli değildir. Ortaya konuşurlar dileyen payına düşeni alır.
Genellikle kullandıkları belirgin cümleler vardır:
"Allah belasını versin .... " Noktalı yere gelen isimler değişir.
"Şu hale bak. Bıktık artık"
"Suriyelileri memlekette istemiyoruz"
"Şu gençlerin hâline bak oturuyorlar"
"Yabancıları ülkeye doldurdular, bize yer kalmıyor"
(Önceden metrobüslerde kimseyi ayakta göremezdiniz tabii)
Doğal yaşam ortamı olduğundan metrobirüslerin de bir avcıları vardır. Saldırmak için doğru anı beklerler. Ve büyük an gelir. İki farklı tür birbirlerine girer. Metrobirüs, bu avda aç kalacağını anlayınca çevreye bulaşıcı bir sis atmaya başlar. "Haksız mıyım?" diye hunharca bağırarak bir anda kendi türünü etrafında toplar. En yakınındakilere de artık bulaşmıştır.
Metrobirüs artık yalnız değildir. Ancak bilmedikleri bir şey vardır. Metrobüs kralı yaklaşmaktadır. Ve birden beliriverir, "Sabah sabah sizi mi dinleyeceğiz!"
Bu savaşın asla galibi çıkmaz. Ortalık bir anda sakinleşir. Metrobirüs yeni avı için bir sonraki yolculuğunu bekler.
Biz de sizden bıktık
Hemen hemen her gün kadın erkek fark etmeksizin sürekli nefret konuşmaları duyuyorum. Toplu taşımalarda 'yabancı' insanları nefret söylemleri ile taciz ediyorlar. Çoğunluğu sesini çıkarıp cevap vermiyor. Biliyorlar bizimkileri tabii cevap verseler daha fazla 'tepki' alacaklar ya da dayak yiyecekler. Bu konularda tanımadığım insanlarla tartışmaya girmekten kaçınırım. Ama geçen sabah kendimi tutamadım. 40'lı yaşlarda bir kadın, sabahın yedisinde (Nereden bulduysa enerjiyi! Ben sabahları aldığım nefesten bile nefret ediyorum) başladı söylenmeye, " Şu metrobüsün hâline bak. Bıktık sizden. İstemiyoruz sizi ülkemizde, vatansızlar, fuhşa geliyorsunuz, ülkenizden kaçıyorsunuz, defolun gidin."
Bakın tek kelimesini abartmıyorum. Eksiği var fazlası yok. Yanımda ayakta duran 'yabancı' bir kadın cevap vermeye başlayınca saldırgan kadın çevresini de gaza getirmeye başladı. 'Yabancı' kadına sakin olmasını, cevap vermemesini söyledim. Ama bizimki susmuyor, "Sen de gitsene Edirne'ye bak kapılar açık" diye tacize devam ediyor.
'Yabancı' kadının yüz ifadesi hala gözümün önünden gitmiyor. Başladı bana anlatmaya.
"Ben gerçekten bıktım bu kadından. Hep bunu yapıyor. Aynı yerden biniyoruz sabahları. Onu görünce başka metrobüse biniyorum. Her gün, her yerde saldırıyor"
Ve kadın arka planda konuşmaya devam ediyor. "Saldırırım tabii. Siz de konuşsanıza ne susuyorsunuz? Haksız mıyım?" diye çevresine de veriyor gazı.
Sabah sabah kendimi tutamadım artık. Kadının gözlerindeki korku, sesinin titremesi beni çileden çıkardı. Girdik birbirimize. Ben insanlıktan, vicdandan bahsedince bana, "Sizin gibi entelektüeller yüzünden şımarıyor bunlar" demesin mi?
Bir insanın merhametini, vicdanını sorgulamak meğer entelektüellikmiş. (Küçükken hep entelektüel olmak istemiştim) Sonra bana, "Al o zaman evine götür" dedi. Yahu kadın işinde gücünde, evi, düzeni var. Durduk yere neden evime götüreyim? Yolda bulduğum kedi yavrusu mu bu? Siz kafayı mı yediniz? Daha fazla tartışmaya girmemeye karar verdim. Ama eğer bu yazımı okuyorsan, inan bana ben de sen ve senin gibilerden bıktım.
Otobüste Atakan'la karşılaştım
Geçen günlerde otobüste Atakan ve annesini gördüm. Az daha 112'yi arayıp, "Alo acil psikolog gönderin" diyecektim. Atakan ve annesi ayrı ayrı oturuyordu. Atakan'ın yanının boş olmasına rağmen... Ve annesi asla susmuyordu. "Eeee Atakan'ın annesi olmak kolay değil" diye de arada ekliyordu.
Atakan, annesinin yüzüne asla bakmıyor. Röportajlarda da annesi konuşurken resmen utanıyor. Bilmem farkında mısınız? Konuşmasını keserek annesini bir köşeye göndermesine de şahit olduk zaten. Kamera görünce şımarıyor diye düşünüyordum ama yok. Dışarıda da böyle demek. Bu çocuğun geleceğinden ciddi anlamda endişe ediyorum. Fotoğraflarını çektim ama kullanmak istemiyorum. Ve Atakan hakkında daha fazla konuşmak...