Doç. Dr. Gökçen Erdoğan

15 Şubat 2025, Cumartesi 07:00

İlk geceden korkuyor musunuz?

İlk gece korkusu binbir boyutta karşımıza çıkmaya devam ediyor. Tükenmiyor çünkü toplum hep besliyor onu. Korkulacak bir yanı yok oysa. Bilgi ve his anlamında dolu olalım yeter.

ABLAM BOŞANMAK ZORUNDA KALDI YAKINDA EVLENECEĞİM, KORKUYORUM

SORU: Hocam nişanlıyım, martta düğünüm var ama daha önce fazla yakınlaşmadık ve çok korkuyorum. Ablam eşinden ilk gece kanaması olmadığı için boşanmak zorunda kaldı ve esnek kızlık zarı olduğunu öğrendiysek de eşini ikna edemedik. Şimdi başkasıyla evli ve mutlu ama sizin anlattıklarınızdan yola çıkarak bunların beni etkiliyor olabileceğini düşündüm. Çünkü çok korkuyorum, düşününce çok terliyorum, uykum kaçıyor. Nişanlıma biraz korktuğumu söyledim ama tam anlatmadım. Nasıl yenebilirim bilmiyorum.

CEVAP: Esnek kızlık zarı bir hastalık değil ve sıkça da rastlanıyor. Maalesef az insanın bildiği bir şey ve bu nedenle bekaretin önceden kaybedilmiş olduğunu düşündürüyor. Ama bu evliliklerin bitmesi ya da ailevi bir kriz yaşanmasına sebep olmamalı. Uzunca ve de toplumsal bir konu, buna başka bir vakit yine değinelim. Sizin özelinizde yanıtlamak gerekirse; ilk geceniz, siz ne kadar rahat olursanız o kadar kolay, huzurlu ve tatmin edici geçer. Başkalarının deneyimleri sizin kaderiniz değil. Ayrıca cinsel yaşama alışma sürecinizde cinsellikten hayal ettiğiniz verimi de alamayabilirsiniz ama zaman sizi birbirinize yaklaştıracak ve deneyimlerinizle her şey zamanla yoluna girecektir. Sevdiğiniz insanla üstesinden gelinemeyecek hiçbir şey yok ama şu an zaten hali hazırda yaşanmış bir sorununuz yok. Korkunuzu yenebilirsiniz. Her şeyden önce nişanlınızla paylaşıp birlikte bir terapiste gidebilirsiniz. Terleyen ellerinizi tutsun ve birlikte konuşarak uzman yardımıyla çözüme gidin. Ayrıca ilk gece birlikte olmak zorunda da değilsiniz. Birbirinize karşı açık olun ve hazır olduğunuz vakitte birlikte olun. İlk gece ya da sonra, kendinizi şartlamadan ve daima yan yana durarak. Ben nişanlınızın size destek olacağına inanıyorum. Aşılmayacak bir sorun değil, tez zamanda el ele bir uzman karşısına oturun. Ben de dilerseniz buradayım.

ACI EŞİĞİM ÇOK DÜŞÜK NİŞANLIM BANA GÜLÜYOR

SORU

13 Şubat 2025, Perşembe 07:00

Hastayım ve anne adayıyım

Anne olmak, olağan koşullar altında bile çok önemli bir kararken olağan dışı ve hatta zorlu koşullarda çok daha önemli hale geliyor. Ve yalnız alınmaması, bilimin ışığından uzaklaşmadan alınması gereken bir karar. Durumunuz etraflıca değerlendirilmeli. Branş doktorunuz, jinekoloğunuz ve hatta psikoloğunuzla birlikte. Genel bilgiler aktardım ama unutmayın; her hasta kendi koşullarında değerlendirilir.

DİYABET BEBEĞİME GEÇER Mİ?

SORU: Hocam, Tip 1 diyabet hastasıyım ve hamile kalmak istiyorum. Hamilelik sürecinde kan şekerimi nasıl kontrol altında tutabilirim? Bebeğime diyabet geçer mi? Tedavime hamilelik süresince devam edebilir miyim?

CEVAP: Diyabet hastalığıyla hamile kalmak mümkündür ancak kan şekeri kontrolü çok önemlidir. Hamilelik öncesinde ve süresince HbA1c değerlerinizin hedef aralıkta (genellikle % 6,5 altı) olması gerekir. Yüksek kan şekeri; düşük riski, doğumsal anomaliler ve iri bebek (makrozomi) gibi sorunlara yol açabilir. Diyabet bebeğe direkt olarak geçmez ancak gebelik diyabeti (gestasyonel diyabet) gelişebilir. Tedaviniz hamilelik süresince devam eder ancak insülin kullanımı ve diyet planlaması yeniden düzenlenir. Oral antidiyabetik ilaçların bazıları hamilelikte kullanılmaz, bu nedenle insülin tedavisine geçiş yapılabilir. Düzenli takip ve endokrinoloji uzmanı ile iş birliği şarttır. Bunu genel bir bilgi olarak da sakın unutmayın; her hastalık ancak kendi branşının uzmanıyla iletişimde kalınarak başka bir branş açısından değerlendirilebilir.

KANSER TEDAVİSİ HAMİLELİĞİ NASIL ETKİLER?

SORU

12 Şubat 2025, Çarşamba 07:00

Myomlar Myomlar

Myom dosyası, sihirli ve kabarık bir dosya. Kapanmamak üzere açılmış gibi. Her hafta onlarca myom sorusu alıyorum ve temel bilgilerin dahi netleşmediği ve yerleşmediği fikrine kapılıyorum. Neyse ki öğrendiklerimiz de epey fazla. Öyleyse yola devam.

HAMİLE KALMAYI ENGELLER Mİ?

SORU: Hocam, ben myomların doğurganlığı nasıl etkilediğini merak ediyorum. Özellikle rahim iç duvarına yakın yerleşimli myomlar (submuköz myomlar) hamile kalmayı engelleyebilir mi? Bu durumda ne gibi tedavi seçenekleri var acaba? Ablamda vardı ve doktor hamile kalabilirsin dediği halde kalamadı.

CEVAP: Submuköz myomlar, rahim iç duvarına yakın yerleştikleri için embriyonun tutunmasını engelleyebilir veya düşük riskini artırabilir. Bu tür myomlar, rahim boşluğunu deforme ederek sperm geçişini zorlaştırabilir veya döllenmiş yumurtanın implantasyonunu önleyebilir. Tedavi seçenekleri arasında histeroskopik myomektomi (rahim içinden myomun çıkarılması) öne çıkar. Bu yöntem, özellikle doğurganlığı korumak isteyen hastalar için etkili bir seçenek. Ancak, myomun boyutu ve sayısına göre cerrahi yaklaşım değişebilir. Ayrıca, myomların tekrarlama riski olduğu için hamile kalmadan önce bir uzmanla detaylı bir değerlendirme yapılması önemli. Ablanızın durumunu bilmiyorum. Myomları nerdeydi, büyüklüğü neydi, tedavi prosedürü nasıldı; bunları bilmeden yanıt vermek mümkün değil. Ayrıca pek çok hasta önceki yılın verileriyle düşünüyor. Hayır, myomlarda hele de gebelik düşünülüyorsa düzenli ve sık muayene önemli.

MENOPOZ SONRASI TAMAMEN KAYBOLUR MU?

SORU: Hocam myomlarım var ama çocuk da düşünmediğim için aldırmadım. Artık menopoza yakınım. Menopoza yaklaşırken myomların küçüldüğünü duydum. Bu doğru mu? Menopoz sonrası myomlar tamamen kaybolur mu yoksa hâlâ takip gerektirir mi?

CEVAP

11 Şubat 2025, Salı 07:00

Kadınım, yapabilirim

Pazar günkü yazımda; kadınların bilinçlenmesi, beden ve ruhlarını nasıl kullanacaklarına kendilerinin karar vermesi, kadın sağlığının sadece doğurganlık üzerinden tartışılmaması gerektiğini, cinsellik ve hazzın kadının da hakkı olduğunu yazmıştım. Bu konudaki sözlerim bitmedi.

GENİTAL ESTETİK NEDEN YAYGINLAŞTI?

Kadının cinsel devrimine yalnızca seks odağında bakmıyorum. Bir kadın, kendini gerçekleştirirken bir erkekle ilişkisine gereksinim de duymamalı. Yalnız bir kadın yani partneri olmayan bir kadın da pekâlâ kendisi için doğru cinsel adımları atabilir ve atmalı. Genital estetiğin bu denli yaygınlaşmasını neyle açıklıyorsunuz diye soruyorlar hep. Dünyanın en anlamlı tanışmalarından biriyle açıklıyorum elbette. Kadının kendiyle ve arzularıyla tanışması. Kendisi için yapabileceklerini iki bacağı arasına hapsetmemesi ancak başkalarının onunla ilgili her şeyi iki bacağı arasına hapsetmesine de kararlılıkla karşı durması. Orgazm hakkına sahip çıkmak için ne lazım gelirse onu yapması, cinsel varlığını tanıması ve buna saygı beklemesi düpedüz. Kadınla ilgili her şeye yüzeysel bakan bu dünyaya kafa tutması. Böylesi anlamlar yüklemediniz belki şimdiye dek. Ama inanın kapımdan giren tüm kadınlar, kendileri için erteledikleri bir rüyanın içine dalıyorlar heyecanla. Olmak istedikleri insan olmaya yaklaşıyor ve kadın olarak ‘ben buradayım, varım ve var olacağım’ diyorlar. Dayatılandan gayrı, anlatılandan farklı bir kadın olmayı seçiyorlar. İstedikleri kadın olmayı seçiyorlar. Ve inanın bu kolay olmuyor. Yıllar sürüyor bunun olması. Zor yıllar sürüyor hem de...

CESARET OLMAZLARI OLDURUR

Başarılı biri olduğumu biliyorum çünkü hayallerime, planlarıma yakınım. Çünkü hedeflerim zarar vermedi ve kâr getirdi hem bana hem topluma. Ama en önemlisi ben başarıyı yalnızca kendim için istemedim. Kız çocukları, kadınlar bana baksınlar ve ‘olabiliyor’ desinler istedim. Bana bakınca geleceğe dair bir şeyler görsünler istedim. Gücümün yettiği ve hayallerime yatkın her işe koşmam bundan. Kaderin gayrete aşık olduğunu göstermek istedim. Cesaretin, olmazları olur edebileceğini ve insanın her yaşta en baştan sevilebileceğini, ağız dolusu sevinebileceğini göstermek istedim. Vakit darken bile uzun uzun konuşmam, ‘buradayım’ der gibi sıkı sıkı sarılmam bundan. Çünkü biliyorum ki başaracaksak birbirimiz için, birbirimizle başaracağız her ne başaracaksak.

OKUMA, DÜŞÜNME VE DEĞİŞME ZAMANI

Biliyorum ki kadın olmanın hiç de kolay olmadığı bu coğrafyada, sokaklarda ölmekten daha iyi yaptığımız bir şey var; sokaklarda gülmek. Nice zaferler kutlamak. Bundandır ki turnuvalardaki kadın voleybol takımından tramvayın kadın vatmanına dek herkes birbirinin kız kardeşlik ışığıdır. Biliyorum ki kadının cinsel devrimi için yaktığım ateşi harlayacak o tutku var içimizde. Biliyorum ki 10 parmağımızda daha bilmediğimiz ve öğrenmemize izin verilmeyen nice marifet var. Keşfedeceğiz. Kendimize doğru yürüyeceğiz ve burayı sesli gülen, kaderine terk edilmeyen ve lazım gelince utanmadan ağlayabilen kadınlar cennetine çevireceğiz. Siz söyleyin, ziyadesiyle ölmedik mi bunca yıldır? Şimdi sevişmek, gülüşmek, konuşmak, inanmak ve başarmak zamanıdır. Şimdi Türkiye’nin kadınlar haritasını çiçeğe boğma zamanıdır. Şimdi okumak, düşünmek ve değişmek zamanıdır. Adımlarınızı sakın hafife almayın.

 

09 Şubat 2025, Pazar 07:00

Bir şeyler söyleme zamanı

Bildiğiniz gibi ben bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyım. Bir insanın yaşamının başladığı yerde duruyorum, onu annesinin rahminden alıyorum, annesinin kucağına veriyorum ve dünyaya katıyorum. Muazzam bir sistemin halkalarından bir tanesiyim. Ama her şeyin bununla sınırlı olduğunu düşünmüyorum.

KADIN SAĞLIĞI SADECE DOĞURGANLIK ÜZERİNDEN TARTIŞILMAMALI

Kadınların kendi bedenlerinden ve ruhlarından haberdar olduğu, beden ve ruhlarını nasıl kullanacaklarına dair karar mekanizmasının bizzat kendileri olduğu ve bundan ödün vermek zorunda olmadıklarını bildikleri bir sisteme geçiş yapmak zorundayız. Bu artık bir seçim olmaktan çıktı, bu artık bir mecburiyet. Bu toplumdaki ışığın büyümesi için kadının varlığına dair bir devrim şart. Devrimler kanlı olmak zorunda değil; devrimler akıl, fikir ve duygu iş birliğidir, dayanışma işidir. Kadının tek başına yürümesi gereken bir yol değil bu; akıl ve vicdan sahibi erkeklerin de yürümek zorunda olduğu bir yol. Elbette yalnız değiliz. Elbette bu yolda aynı cinsten olduğumuz ve olmadığımız pek çok gerçek insanla birlikte yürüyoruz ama yeter mi; yetmez. Bildiğiniz gibi ben bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanıyım, yola çıkışım bu şekilde olmuştu. Önce bir hekim olmak istemiştim, sonra bir bölüm seçme noktasında kadınlarla olmak istemiştim. Daha sonra kadının sağlığının yalnızca doğurganlığı üzerinden tartışıldığı bir yerde aradığım, istediğim, hayal ettiğim gerçek ilerlemeyi, gerçek dönüşümü yaşayamayacağımızı fark ettiğim noktada, kadın sağlığının ve elbette toplum sağlığının ayrılmaz bir parçası olan cinsel sağlık kavramına eğildim. Bütün bunlar üç günde olmadı. Ne benim aydınlanmam, ne benim değişmem, dönüşmem ne de toplumun.

CİNSELLİK VE HAZ KADININ DA HAKKIDIR

Cinsel sağlık denen şeyin, konuşulması yasak, konuşulması ayıp bir kavram olduğuna inanan çok büyük bir kalabalığın içinde bir kadın olarak ayakta durmak konusunda hep engellerle karşılaştım. Gördüğüm desteği asla yadsıyamam ancak karşılaştığım engelleri de saklayamam. Eğer cinsellik konuşulacaksa bunu konuşma yetkisi de tabii ki erkeğe verilmek isteniyor. Nasıl ki okul tuvaletlerinde penis boyu yarıştırarak büyüyorlar, nasıl ki ilk birlikteliklerini övünerek ve milli olmakla eş tutarak her yerde anlatabiliyorlar ve bu nasıl alkışlanmalarına, sırtlarının sıvazlanmasına yol açabiliyor; aynen bu şekilde eğer birileri cinsel sağlık konuşacaksa o da olsa olsa erkeklerden olabilir gibi geliyor. Bunu reddediyorum. Bunu çok kesin bir dille reddediyorum. Cinsellik ve haz kadının da hakkıdır, kadının da doğasının bir parçasıdır. Dolayısıyla ben bir hekim olarak kadınlara, en başta kadınlara ama sonra herkese bunu anlatmakla yükümlü kılıyorum kendimi.

HER KADININ DOĞURMAK ZORUNDA OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM

Ben bir insanın yaşamının başladığı yerde duruyorum, onu annesinin rahminden alıyorum, annesinin kucağına veriyorum ve dünyaya katıyorum. Muazzam bir sistemin halkalarından bir tanesiyim. Ama her şeyin bununla sınırlı olduğunu düşünmüyorum. Bir kadının doğurmak zorunda olduğunu düşünmüyorum mesela. Doğurmayan bir kadının da cinselliği olduğunu biliyoruz, değil mi? Öyleyse neden bir kadını yalnızca doğurganlığı üzerinden kadın olarak niteliyoruz? Bir kadın orgazm olduğu ölçüde kadın, bir kadın haz aldığı ölçüde kadın, bir kadın bütün bunları yapmak istediğinde ve yapmak istemediğinde de kadın. Neden biz onu alışılagelmiş sınırların içine hapsetmeye kalkıyoruz? Bildiniz, bunu da kesin bir dille reddediyorum. bana katıldığınızı biliyorum. Dillendirebilenler ve dillendiremeyenler; bana pek çok kişinin katıldığını ama bunları yüksek sesle söylemenin mümkün olmayacağını düşündüğünüzü biliyorum. Hayır bu mümkün.

08 Şubat 2025, Cumartesi 07:00

Hem yalnızız hem değiliz

Bütün sorunlarımız biricik ama aynı zamanda onları türlü biçimleriyle yaşayan sayısız insan var. Kendi çözümümüzün kendi yolumuzda ve bize özel olacağını yani evde ezbere bilgilerle bulunamayacağını, mutlaka bir uzmanla yol almamız gerektiğini bilmeliyiz. Ama aynı zamanda bilmeliyiz ki eksik, kusurlu, nadide ya da tuhaf değiliz; pek çok insan yaşıyor bunları. İşin uzmanına gitmekte gecikmemeliyiz; kilit nokta bu.

SEBEBİ ÇOCUKKEN YAKALANMAM MI?

SORU: Çocukken mastürbasyon yaparken yakalandım hem de birden fazla kez. Şu anda ereksiyon ve erken boşalma sorunum var. Tedavi olsam da sonra tekrarlıyor. Bir yazınızda bunun etkisi olduğunu okumuştum. Sizce sebebi bu olabilir mi?

CEVAP: Çocukluk döneminde mastürbasyon yaparken yakalanmak, özellikle de birden fazla kez ve olumsuz tepkilerle karşılaşmak, kişinin cinsel gelişimi üzerinde psikolojik etkiler yaratabilir. Bu durum, cinsellikle ilgili suçluluk, utanç veya kaygı duygularının yerleşmesine neden olabilir. Bu duygular, yetişkinlik döneminde cinsel işlev bozukluklarına (ereksiyon sorunları, erken boşalma gibi) yol açabilir. Gördüğünüz gibi bu bir zincir ve kırılması gerekli. Tedavi sonrası tekrarlaması ise bana bu kaygıların tam olarak çözümlenmediğini düşündürüyor. Psikolojik destek almanızı öneriyorum. Daha fazla zorluk çekmeyin.

YAŞÇA BENDEN BÜYÜKLERDEN HOŞLANIYORUM

SORU: Çocukken hep kendimden büyük insanlardan hoşlanıyordum ve doğal karşılanıyordu. Hatta şakası yapılıyordu ama büyüdüm ve şimdi de sadece benden yaşça çok büyük olanlara karşı cinsel çekim hissediyorum. Sebebi bunun onaylanmış olduğunu düşünmem mi, başka bir şey mi?

CEVAP