Dermoid kistin fotoğraflarına dahi bakamayanlar var ama inanır mısınız o kadar da korkunç değil. Çünkü genelde iyi huylu yapılar. Yine de bağrınıza basmanızı beklemiyorum tabii. Gerekirse çıkarttırıp kurtulacaksınız.
KİSTLER ALINDIKTAN SONRA HAMİLE KALIR MIYIM?
SORU: Hocam merhaba. Benim hem sağ hem de sol yumurtalıklarımda 7 ve 8 cm’lik dermoid kistlerim varmış. İlk doktorum, “Büyümezse kalabilir” demişti. Ama sonra muayene olduğum doktor, “Hemen almamız gerekiyor” dedi. Ben nişanlıyım ve evlenir evlenmez çocuk sahibi olmayı düşünüyoruz. Kistler alındıktan sonra hamile kalma şansım var, değil mi?
CEVAP: Sizi muayene etmediğim için genel bir bilgilendirme yapacağım. Kistleri başarılı bir cerrahi operasyonla çıkarılan ve bu esnada yumurtaları korunan kadınlar hamile kalabilir. Benim de sizin gibi hastalarım oldu. Önce kistleri temizledim, sonra da doğurttum. Ve ikinci doktorunuzun görüşünü paylaşıyorum. Dermoid kist, yumurtalıklarda gelişen iyi huylu bir tümördür. Yağlıdır, keseli bir yapıdır ve içinde normalde gelişmemesi gereken saç, kemik, diş, kıkırdak gibi bazı şeyler barındırabilir. Bunun sebebi de; biz henüz embriyoyken 3 farklı hücre grubuyla vücudumuz oluşur. Bu hücre gruplarının artıklarının, bir nedenle yumurtalıklara yerleşip orada gelişmesiyle oluşan bir kisttir. Yani yapısı itibarıyla içinde çeşitli dokular barındırır ve bunların herhangi bir durumda yayılmasını istemeyiz. Dolayısıyla bölgenin temizlenmesi önemlidir. Lütfen ihmal etmeyin. Takip edilen dermoid kistler de vardır tabii ama burada belirleyici olan konumu ve büyüklüğüdür.
ÇOK ŞİDDETLİ KASIK AĞRIM VAR YUMURTALIKTA YAPIŞIKLIK OLABİLİRMİŞ
SORU
HPV (İnsan Papilloma Virüsü) bulaşmasına dair soruların çokluğu nedeniyle HPV dosyasını kilit sorularla tamamlayalım dedim, en azından şimdilik. Kadınların önemli bir kısmının, eş ya da partnerlerinin paralel bir seks hayatı olduğunu bilmesi ve kaygı içinde yaşamaları oldukça üzücü. Öyleyse tedbir almaktan başka çaremiz yok. Aşı ve prezervatif çok ama çok önemli. Maalesef çok partnerli kişilerin birer ‘yürüyen risk’ olduğunu ara ara hatırlatmamız gerekiyor.
SORU: HPV’nin bulaşması için tam bir cinsel ilişki şart mı?
CEVAP: Hayır, HPV’nin bulaşması için tam bir cinsel ilişki şart değildir. Cinsel bölgenin herhangi bir teması hatta bazen cinsel ilişki öncesi veya sırasında korunmasız yakın temas, virüsün geçmesi için yeterli olabilir.
SORU: Erkeklerde nasıl belirti verir?
CEVAP: Erkeklerde HPV genellikle belirti vermez ancak bazı türleri genital siğillere yol açabilir. Daha nadir durumlarda, ağız veya boğazda enfeksiyon ya da anal bölgede lezyonlar görülebilir. Erkeklerde düzenli kontrol genellikle önerilmez ancak siğil veya anormal bir durum fark edilirse doktora başvurulmalıdır.
SORU: Taşıyıcı olup olmadığımı nasıl öğrenebilirim?
CEVAP
HPV aşısına dair vurgular sonrası mutlaka çok sayıda soru alıyorum. Aslında 2024 yılı için hayalim aşının çok daha yaygın biçimde kullanılmış olmasıydı ama yine de fena gitmiyoruz. Bilgilerimizi tazeleyelim mi?
HPV (Human Papilloma Virus), dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de kadınlarda en sık görülen rahim ağzı kanseri başta olmak üzere, çeşitli kanserlere neden olan önemli bir sağlık sorunu maalesef. Ülkemizde yapılan çalışmalar, kadınların yüzde15- 20’sinin hayatlarının bir döneminde HPV ile enfekte olduğunu gösteriyor. Bu oran dünya geneline kıyasla düşük görünse de, her bir vaka bir ailenin hikayesini etkileyen ciddi bir sağlık riskini temsil ediyor.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ YETERSİZ KALDIĞINDA KANSERE DÖNÜŞEBİLİR
HPV’nin yarattığı en büyük tehlike, bazı türlerinin kansere yol açabilecek hücresel değişikliklere neden olması. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, HPV ile enfekte olan her bireyde kanser gelişmez. Vücudun bağışıklık sistemi çoğu zaman virüsü temizler. Ancak bağışıklık sisteminin yetersiz kaldığı durumlarda, özellikle yüksek riskli HPV türleri kansere dönüşebilir. Türkiye’de rahim ağzı kanseri oranı, Batı ülkelerine kıyasla daha düşük olmasına rağmen, tarama ve aşı oranlarının artırılması, bu kanser türünü neredeyse tamamen önleyebileceğimizi gösteriyor. Öyleyse durmak yok. HPV aşısı, özellikle yüksek riskli türlere karşı etkili bir koruma sağlar. Aşı, genç yaşlarda (ideal olarak 9-14 yaş arasında) yapılırsa en yüksek koruma sağlanır ancak aşı, daha ileri yaşlarda da fayda sağlıyor tabii. Dünya genelinde yapılan araştırmalar, HPV aşısının rahim ağzı kanseri riskini yüzde 90’a kadar azalttığını gösteriyor. Bu kadar etkili bir yöntemin elimizde olması, onu kullanma sorumluluğunu da beraberinde getiriyor elbette.
ÜLKEMİZDEKİ KULLANIM ORANI DÜŞÜK
Ne yazık ki, Türkiye’de HPV aşısı oranları hâlâ oldukça düşük. Bunun en büyük nedenlerinden biri, aşı hakkındaki bilgi eksikliği ve yanlış inanışlar. Ve en üzücü kısmı ise aşının maliyeti nedeniyle ona ulaşamayan çok sayıda kadın olması. Aşının sağladığı uzun vadeli koruma düşünüldüğünde, bu bir maliyet değil, geleceğe yapılan bir yatırım ama bizimki gibi ekonomik açıdan zorlu süreçlerden geçen ülkelerde maalesef aşıyı öncelik haline getirmek oldukça güç. Biz doktorların en önemli görevlerinden biri, hastalarımızı bilimsel gerçeklerle aydınlatmak. Ben de bunu elimden geldiğince yapma gayretindeyim. HPV konusunda da sorumluluğumuz büyük. Bir enfeksiyonun nasıl bulaştığını, nasıl önlenebileceğini ve aşının ne kadar hayat kurtarıcı olduğunu insanlara anlatmayı elbette vazifem sayıyorum. HPV aşısı, toplum sağlığını korumak adına devrim niteliğinde bir buluş. Ancak bu buluştan daha fazla insan yararlanmalı.
RAHİM AĞZI KANSERİ ÖNLENEBİLİR
Aşılamanın yaygınlaşması için şunu bilmek çok önemli: HPV aşısı sadece bireyi değil, tüm toplumu korur. Çünkü aşı olan bireylerin enfeksiyon riski azaldıkça, virüsün toplumda yayılma oranı da düşer. Biz doktorlar, yalnızca bir hastaya değil, o hastanın ailesine ve çevresine de dokunuyoruz. Bu halkayı genişleteceğiz, inanın başka yolu yok. Rahim ağzı kanseri önlenebilir bir hastalıktır. Aşı, bu hastalığı önlemenin en güvenilir yoludur. Bir anne, bir baba ya da birey olarak, geleceğinizi korumak için HPV aşısı hakkında bilgi alın ve harekete geçin. Hep söylediğim gibi, koruyucu sağlık hizmetleri, her zaman tedaviden daha kolay ve etkilidir. Unutmayın, HPV ile mücadelede en güçlü silahımız aşımız.
Cinsel hayatımız rüyalarımızı süsleyen tablolara benziyor mu? Benzemiyorsa neden? Peki benzeyebilir mi? Her şeyin muhteşem, harika, kusursuz olması şart mı?
CİNSEL MUTLULUĞA ULAŞAMADIM
Soru: Gökçen Hocam ben ilk cinsel birlikteliğimi 18 yaşımda o zamanki erkek arkadaşımla yaşadım. İlişkim kısa sürdü ve kötüydü. Mutsuz, kavgalı bir ilişki ve kötü bir ilk deneyimdi. Şimdi 38 yaşımdayım. Arada bir sürü ilişkim oldu ama aradığım cinsel uyuma, mutluluğa ulaşamadım henüz. Şu an nişanlıyım. Nişanlımı seviyorum ama onunla da harika değil. Bu konuda ne yapabilirim, kabullenip yola devam mı etmeli?
Cevap: Geçmişi geçmişte bırakmalıyız. Travmalarımız varsa bunların çözümüne yönelik tedaviyi ihmal etmeden tabii. İlk ilişkinizin küçük bir yaşta olsanız dahi rızanızla olduğunu anlıyorum. Önemli olan da bu. Yürümemiş ve bitmiş. Yola devam edeceğiz, öyle de yapmışsınız. Bu yaşınıza dek olan deneyimlerinizdeki konu ise bence ne aradığınız. Nasıl beklentileriniz var, hangileri karşılanmadı, iletişiminiz nasıldı, ilişkilerdeki duygunuz neydi... Filmlerde gördüğümüz şeylerin aynısını istemek gibi bir beklentiyse, o çok da gerçekçi olmayabiliyor çünkü. Ama tabii ki kendi ilişkinizin en iyi versiyonuna ulaşmanız mümkün. Tabii ki cinsel hayatınızın daha heyecan verici, renkli olması mümkün. Bunun için açık iletişim çok önemli. Yeniliklere açık olmak ve gerekirse çift olarak cinsel terapiyle destek almak. Önceliğiniz; nişanlınızla hayallerinizi, isteklerinizi konuşmanız ve birbirinizi anlamanız olsun. Hem duygusal hem de cinsel açıdan. Kusursuzu hedefleyerek akıştan kopmamalıyız. Bize özel olan en güzeldir. Yeter ki doğru yönde geliştirelim.
AŞK ŞART MI?
Soru
Prolaktinoma yaygın olarak bilinmez ancak özellikle son zamanlarda hakkında çokça soru geldiği için ve bu sorular genelde anne adayları tarafından sorulduğu için yer vermek istedim. Bilmediğimiz, teşhis etmediğimiz, tedavisine başlamadığımız hiçbir şey kalmasın.
ÖLÜMCÜL BİR ŞEY Mİ?
SORU: Hocam doktorum prolaktinomam olduğunu söyledi. Bu nedir? Korkmalı mıyım? Randevum haftaya. Öncesinde özel hastaneye gitmem gerekir mi? Ölümcül bir şey mi acaba?
CEVAP: Prolaktinoma, hipofiz bezinde oluşan iyi huylu bir tümördür. Bu tümör, prolaktin adı verilen bir hormonun aşırı üretilmesine neden olur. Prolaktin hormonu, normalde süt üretimini sağlayan bir hormondur. Ancak aşırı üretimi, kadınlarda adet düzensizlikleri, süt salgılanması, kısırlık gibi sorunlara; erkeklerde ise cinsel işlev bozuklukları, süt salgılanmasına yol açabilir. Prolaktinomanın kesin nedeni bilinmiyor ama genetik yatkınlık, bazı ilaçlar ve beyin tümörleri gibi faktörlerin rol oynadığı düşünülüyor. Önümüzdeki hafta randevunuza gitmeniz yeterli, telaşlanmayın.
HAMİLELİĞİ ENGELLER Mİ?
SORU: Hocam ben hamilelik düşünüyorum. Prolaktinomam var ve alınmasına gerek görülmemişti. Hamileliği engeller mi? Hamile kalırsam zararı olur mu?
CEVAP
Son günlerde haberleri takip ettiyseniz, toplum olarak HIV/ AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili farkındalığımızı artırmamız gereken çok önemli bir noktada olduğumuzu biliyor olmalısınız. 13 yaşında bir çocuğumuzu AIDS nedeniyle kaybettik. Veriler can yakıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 38 milyon insan HIV/AIDS ile yaşıyor. 2023 itibarıyla her gün yaklaşık 4 bin kişi bu hastalığa yakalanıyor ve bunların önemli bir kısmını gençler ve çocuklar oluşturuyor. Özellikle çocuklarımızın böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kalması, yalnızca onların değil, toplumumuzun sağlığını ve geleceğini de tehdit ediyor.
VAKALAR YÜZDE 400 ARTTI
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, son yıllarda HIV vakalarında yüzde 400’e yakın bir artış gözlemlendi. 2022 yılında yaklaşık 25 bin kişinin HIV pozitif olduğu tahmin ediliyor ve ne yazık ki vakaların bir kısmı çocukları kapsıyor. Ancak uzmanların belirttiği üzere, özellikle cinsel istismara uğrayan çocuklar arasında vakaların tam olarak rapor edilmesi mümkün olmuyor, çünkü pek çok mağdur aile ya da birey bu durumu gizliyor.
BİZE DÜŞEN GÖREVLER
Son dönemlerde, HIV/AIDS gibi ölümcül virüslerin, çocuklar arasında yaygınlaşmasının en büyük nedenlerinden biri, cinsel istismar ve taciz vakaları maalesef. Bu çocukların kendi güvenliklerini sağlayamayacak yaşta olmaları nedeniyle biz yetişkinlerin müdahalesi, ilgisi ve desteği büyük önem taşıyor. Burada yalnızca devlet kurumlarına değil, her birimize düşen sorumluluklar var:
-Cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında daha açık, bilinçli bir dil kullanmalıyız. Çocuklar için güvenli ortamda bilgilendirici eğitimler düzenlenmeli; aileler ve öğretmenler de bu konuda eğitimden geçmeli. Dünya genelinde yapılan araştırmalara göre, cinsel sağlık eğitimine sahip olan toplumlarda, gençler ve çocuklar arasında HIV bulaşma oranı yüzde 30 daha düşük seyrediyor.
-Çevremizde cinsel istismara uğradığını düşündüğümüz çocuklar olduğunda, gizlilik sağlanacağına inanarak ilgili kurumlara başvurmalıyız. Bu konudaki çekinceleri anlıyorum ancak gerçekten onların bizim cesaretimize ve duyarlılığımıza ihtiyaçları var. Çocukları istismar ve şiddet ortamından korumak hepimizin yasal ve ahlaki görevi, bunu ne olur unutmayın. UNICEF’in 2022 yılı raporuna göre, çocukların yüzde 12’si hayatlarının bir noktasında cinsel istismara uğruyor; ancak, bu çocukların yalnızca yüzde 2’si yetkili makamlara bildiriliyor. Bu düşük oran, toplum olarak ihbar konusunda cesaretlenmemiz gerektiğini gösteriyor.
Çikolata kisti o kadar yaygın ki soruları bitip tükenmek bilmiyor. Ben de genel ama aydınlatıcı sorular seçmeye ve kaygılarınızı azaltmaya çalışıyorum.
HAMİLE KALMA ŞANSIMI NASIL ETKİLER?
SORU: Hocam, çikolata kistim var. İlk kez 16 yaşında teşhis edildi ama sonra kayboldu, yeniden çıktı derken sonuçta alınması gerekmediği söylendi. 28 yaşında ve nişanlıyım. Çikolata kisti hamile kalma şansımı nasıl etkiler, onu merak ediyorum?
SORU: Çikolata kistinin oluşum nedeniyle ilgili başlıca görüşler; adet sırasında rahim içi dokunun tüpler aracılığıyla karın boşluğuna geri akması ve karın içine yerleşmesi, östrojen hormonu miktarında artış olması (buna bağlı olarak bazı hücrelerde değişiklik gözlenmesi), rahim içi dokusunun kan yoluyla yayılması, genetik yatkınlık ve çevresel etmenler olarak sıralanabilir. Bu kistler, yumurtlama düzenini bozarak ya da fallop tüplerine zarar vererek hamile kalma şansını azaltabilir. Ancak burada kilit nokta büyüklüğü ve konumudur. Dolayısıyla tedaviyle ya da sadece takiple hamile kalmak mümkündür. Buna evde oturduğunuz yerden karar veremezsiniz tabii, doktorunuz görmeli.
DOKTOR KİSTİMİ ALMADI AMA İLERİDE TÜP BEBEK YAPMAK ZORUNDA KALIR MIYIM?
SORU
İnsan bedeni kusursuz bir makine gibi. Düzen içerisindeki tüm mekanizmalar birbirini etkileyebiliyor ya da birbirine hiç değmeden varlığını sürdürebiliyor. Bütün mesele bu düzene doğru biçimde tanıklık etmek ve çözümler sunmak. Her hasta kendi düzenine uygun, bilimsel bir sonuç alır. Genel doğrular elbette vardır ama her hasta için ayrı değerlendirme ve uygulama gerekir.
ESKİ HALİME DÖNDÜM
SORU: Hocam, yurt dışında yaşıyordum ve oradayken idrar torbası sarkması ameliyatı oldum. Türkiye’ye döndüm. İlk 4 ay çok iyiydi ama şu an eski halime dönüyorum. Şikayetlerim devam ediyor maalesef. İdrar kaçırıyorum. Bu ameliyatın başarısız olduğunu mu gösterir? Ne yapabilirim?
CEVAP: Bir operasyonu artık idrar kaçırmamak için yaptıysanız ve neticede kaçırıyorsanız evet ortada bir başarı olduğunu söyleyemeyiz. Bu tür operasyonlarda sorunun kişisel niteliklerine bağlı olarak başarı yüzdesi ya da ters gidebilecek her şey hastaya aktarılır. Yani kimi hastada bu sorundan % 99 kurtulma garantisi verilebilirken kimi hastada bu oran % 70 olabilir. Sizi şahsen muayene etmediğim için bu beklenen bir sonuç muydu bilmiyorum. İyileşme sürecini doktorunuzun önerdiği biçimde özenle geçirdiyseniz operasyon yönteminizle ilgili bir sorun da olabilir tabii. Çünkü idrar kaçırma operasyonlarında asma biçimlerimiz sonuca etki ediyor. Vatana hoş geldiniz. En kısa zamanda muayene olun ve revizyon operasyonu gerekirse de doktorunuz gerekeni yapacaktır.
YENİDEN AMELİYAT OLMAM MÜMKÜN MÜ?
SORU: Hocam, ben 2 yıl önce vajina daraltma ameliyatı oldum. Ama dış dudaklarım çok inceldi ve içe doğru oldu. Dışarıdan çizgi şeklinde görünüyor. Hiç memnun değilim. Bir de idrarımı damla damla yapıyorum. Bazen sonradan düzeliyor, bazense düzelmiyor. Bunun sebebi ne olabilir? Ameliyattan kaynaklı olabilir mi? Ve yeniden ameliyat olmam mümkün mü?