‘AN’LA’ Nil Yüksel ve Aylin Yıldırım Eskinazi’nin kendi dostluklarından yola çıkarak birlikte yazdıkları ortak bir roman. İki yazarlı bir roman eşine pek rastlanmayan bir örnek. Bu romanda Nil ile Aylin’in kalemiyle hayat bulan Şiir ve İzmir karakterleriyle tanışıyoruz. Zaman zaman Şiir’le, zaman zaman İzmir’le kendimizi hayatın gidişatına bırakıyor, sonra durup düşünüyor, kendimizi aramaya koyuluyoruz. Bulduğumuz yerde kendimize sıkı sıkı sarılıyor ve yolumuza kendi elimizden tutarak devam ediyoruz. İda Yayıncılık etiketiyle raflarda olan ‘AN’LA’ romanı, iki kadın yazardan, iki kadın karakteri ve ortak kadınlık duygusunu paylaşıyor okuyucuyla.
Nevhiz’den ‘Varlığımın Garip Şarkısı’
Resimlerle yaşamın çok boyutluluğunu anlatan, figüratif resmin sıra dışı isimlerinden Nevhiz, ‘Varlığımın Garip Şarkısı’ başlıklı retrospektif sergisi ile İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Neşet Günal, Cemal Tollu ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan resim dersleri alan, sanat hayatı boyunca sayısız ödülü kucaklamış olan Nevhiz’in sergisi 12 Nisan’a kadar görülebilir.
Köy Enstitüleri’nin mucizesi bu kitapta
Gazeteci yazar Ömür Kurt’un çocuklar için kaleme aldığı ‘Karaca’ serisi üçüncü kitabında, tarihten ilham verici bir kesiti edebiyatla tatlandırarak çocuklara sunuyor ve onları cumhuriyet tarihinin en önemli eğitim projelerinden biri olan Köy Enstitüleri ile tanıştırıyor.
‘Karaca ve Mucizeler Köyü’nde tamamen özgün bir eğitim modeli olarak kurulan Köy Enstitüleri’nin kısa ömürlerine rağmen ülke tarihinde derin izler bıraktığı, yıllarca tartışmalara, kitaplara, tezlere konu olduğu çocuklara keyifli bir dille anlatılıyor.
Kimseye söylemeyin Mardin’e gidiyorum
Mezopotamya’nın kaybolmaya yüz tutmuş kadim yaşam öğretisi ve kültür hazinesi ‘Şahmeran’ kamusal bir sergiye dönüşüyor. Art Publik / Keçi Events tarafından düzenlenen Şahmeran Mardin sergisi, toplam 47 eseri video art, digital art, mural, kısa film, enstalasyon çalışmaları ile 20 Nisan-20 Temmuz tarihleri arasında Mardin’e taşıyor.
Heykeltıraş Ayla Turan’ın yeniden yorumladığı Şahmeran, ait olduğu yere dönüyor. Harika şehir Mardin’i görmek ve Şahmeran’la tanışmak için güzel fırsat.
Mehmet Güleryüz yuvaya dönüyor
Türkiye’nin yaşayan en önemli sanatçılarından Mehmet Güleryüz, yapıtlarından oluşan çok özel bir sergiyle mezun olduğu Saint Benoit Lisesi’ne geri dönüyor. Lise bünyesinde yer alan La Galerie’de 10 Nisan’a kadar devam edecek sergi, Güleryüz’ün uzun yıllara yayılan resim yolculuğunda uğradığı durakları sanatseverlere de gezdirecek.
Haftanın filmi
‘Kontrolsüz güç güç değildir’
Epeydir ortalıkta çizgi roman uyarlaması, süper kahraman filmi görmedik diye üzülenlere müjde: Başrolünde Vin Diesel’in kaslarının yer aldığı ‘Bloodshot: Durdurulamaz Güç’ bu hafta gösterime girdi. Marvel ve DC’ye rakip olabilir mi bilinmez ancak Valiant Comics de kendi çizgi romanlarını sinematik bir evrene taşımaya karar verdi ve açılışı da ‘Bloodshot’ adlı eserini sinemaya uyarlayarak yaptı.
‘Bloodshot: Durdurulamaz Güç’ bizi, adı sanı belirsiz bir orta doğu coğrafyasında terörist kovalayan Amerikan askeri Ray Garrison’la tanıştırarak başlıyor hikayesine. Görevini başarıyla tamamlayıp güzel karısının yanına dönen Ray, biraz dinlenecek artık.
Derken sinir bozucu şekilde dans edip şarkı söyleyen psikopat bir adam tarafından öldürülüyor karısıyla birlikte. Filmin asıl hikayesi ise kahramanımız ölünce başlıyor. Evet, doğru duydunuz: Ray Garrison öldükten sonra bir takım teknolojik gelişmeler sayesinde hayata döndürülüyor.
Üstelik önceki halinden çok daha güçlü, hatta yenilmez bir süper savaşçı olarak! Nano teknoloji sayesinde damarlarında akan kan, bir çeşit seruma dönüşen, yaralanınca kendini anında onaran, yumruğuyla duvarları delecek hale gelen Ray Garrison, işlem sırasında silinen anılarını geri kazandıkça çok sevdiği karısını da öldürmüş olan katilinin peşine düşüyor.
İşin aslıysa bambaşka. Ray Garrison, nam-ı diğer Bloodshot, düşmanını uzaklarda değil de yanıbaşında buluyor. İntikam yolculuğuna çıkan kahramanımız başladığı yere geri dönüyor.
Türe yeni şeyler katmak yerine alabildiğine klişeye yaslanan, özel efektleri bol kepçe kullanırken, seyir zevkini örseleyen, çizgi romanındaki zengin dünyayı kısırlaştıran ‘Bloodshot: Durdurulamaz Güç’, sınıfı geçmekte zorlanıyor.
Ölümden döndürülen Ray Garrison’la birlikte, gözlerini, bacaklarını, kollarını kaybetmiş ancak teknoloji sayesinde tıpkı onun gibi birer savaşçıya dönüşmüş askerleri izlemek insanlığın gelecekteki durumu üzerinde düşünmeye sevk edebilir izleyicisini. Çizgi roman uyarlaması meraklılana tavsiye olunur; beklentilerinizi çok yüksek tutmayın notuyla birlikte...