Köksal Ekinci, ilk albümü ‘Güneş’in Kalbi’ ile müzikseverlerle buluştu. Gökyüzünün şifasını notalara nakşeden Köksal Ekinci’nin bu ilginç albümünü tüm dijital platformlardan dinleyebilirsiniz. Profesyonel müzik kariyerine geçen yıl adım atan Bora Sarper Boyraz’ın söz ve müziği kendisine ait olan ve aranjesini Saki Çimen’in yaptığı ‘Labirent’ isimli yeni teklisi de dijital platformlarda yerini aldı. Efza’nın yeni teklisi ‘Şairin Kelimeleri’ ise haftaya yayınlayacak, şimdiden not alın.
ANADOLU ATEŞİ 20. YILINI SAHNEDE KUTLAYACAK
Anadolu Ateşi, yeni bir etkinlik konsepti ile 20. yılını sahnede kutlamaya hazırlanıyor. 9 Temmuz Perşembe 21.30’da ‘Park Et Seyret’ arabalı konserler kapsamında, Yenikapı İstanbul Açıkhava Gösteri Merkezi’nde, seyircisine alışkanlıkları değiştirme fırsatı sunan farklı bir deneyim yaşatacak.
‘STAR WARS’ SERİSİ İNKILÂP’TA
İnkılâp Kitabevi, sinema dünyasının efsanevi bilim kurgu serilerinden ‘Star Wars’ın kitaplarını, orijinal üçlemesinin isimleriyle geçen mart ayında yayımlamıştı. George Lucas imzalı ‘Yeni Bir Umut’ ile başlayan üç kitaplık seride, James Kahn’ın yazdığı ‘Jedi’nin Dönüşü’ ve Donald F. Glut’un yazdığı ‘İmparator’ adlı kitaplar da bulunuyor. Filmleri çok sevenler bir de bu müthiş evrenin romanlarına mutlaka göz atmalı.
Sakıp Sabancı Müzesi Yaz Okulu başlıyor
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Yaz Okulu, bu yıl çevrimiçi ortamda başlıyor. Fotoğraf konusunun işleneceği Yaz Okulu, 29 Haziran- 10 Temmuz ile 13-24 Temmuz olmak üzere iki ayrı dönemde düzenlenecek. Fotoğraf sanatçısı ve akademisyen Murat Durusoy tarafından verilecek derslerle ilgili ayrıntılı bilgi müzenin internet sitesinde.
İŞ BANKASI’NDAN ÇOCUKLARA TATİL HEDİYESİ!
Türkiye İş Bankası’nın 2007-2008 eğitim öğretim yılında başlattığı, ülkemizde bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük kitap kampanyalarından olan ‘Karneni Göster, Kitabını Al’, bu yıl 13. kez gerçekleştiriliyor. Kitaplar, pandemi kapsamında alınan tedbirler nedeniyle bu yıl İş Bankası şubelerinden dağıtılmak yerine, www. kumbaradergisi.com sitesi üzerinden dijital olarak sunuluyor.
İstanbul Modern’den sanatseverlere müjde var!
İstanbul Modern’in yetişkinlere yönelik seminer programı Atölye Modern, gördüğü yoğun ilgi üzerine yaz aylarında da devam edecek. Seminerler; ‘Modern Sanatın Arkeolojisi’, ‘Modern ve Çağdaş Sanatta Sanatçının Portresi’, ‘Modern ve Çağdaş Sanatta Gündelik’ ve ‘Sıradan Olanın Hikayesi’, ‘Çağdaş Sanat ve Siyaset’ adlı derslerden oluşuyor. Ayrıntılı bilgi atolyemodern@istanbulmodern.org adresinde.
NETFLİX’İN TÜRK YAPIMI İLK FİLMİ
HAFTANIN ÖNERİSİ: YARINA TEK BİLET
Netflix’in Türk yapımı ilk filmi olma özelliğini taşıyan ‘Yarına Tek Bilet’ nihayet gösterime girdi ve en çok konuşulan filmlerden biri oldu. ‘Silsile’ ve ‘Aile Arasında’ gibi başarılı filmlerinden tanıdığımız Ozan Açıktan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmin başrollerinde, genç kuşağın sevilen oyuncuları Metin Akdülger ve Dilan Çiçek Deniz var. Film, baştan sona bir trende geçen, iki kişilik bir yol hikayesi.
İsveç yapımı ‘Hur Man Stoppar Ett Bröllop’ (How To Stop A Wedding) adlı filmin birebir uyarlaması olan film, yolları büyük tesadüfler sayesinde kesişen bir kadın ve bir adamın çıktıkları bir tren yolculuğunu anlatıyor. Leyla ve Ali adlı iki genç, karşılaşır karşılaşmaz birbirlerine cephe alan, sürekli atışan iki ayrı karakter. Birbirlerini tartmak için hayli yapay ve gerçeklikten uzak diyaloglar kuruyorlar.
Filmin ilerleyen bölümlerinde bu tesadüfi karşılaşmanın altında bambaşka gerçekler yattığını, aslında birbirlerini gıyaben de olsa tanıdıklarını öğreniyoruz. Gerçekler ortaya çıktıktan sonra iki kişilik şova dönüşen filmde kâh içip sarhoş oluyorlar kâh bağırıp kavga ediyorlar kâh kocaman tiratlar atarak duygusal boşalmalar yaşıyorlar. İçinden tren geçen filmleri çok severiz.
Richard Linklater’ın şahane ‘Before Sunrise’, ‘Before Sunset’, ‘Before Midnight’ serisi ya da bir Pelin Esmer filmi olan ‘İşe Yarar Bir Şey’ gibi... Ancak ‘Yarına Tek Bilet’, ‘tek mekanaz oyuncu’ eksenindeki filmlere göre, başarılı denebilecek bir yönetmenliğin dışında inandırıcılıktan uzak senaryosu ve yapaylıktan insanı bunaltan diyaloglarıyla beni hayal kırıklığına uğrattı.
Oyunculukların kalburüstü sayılabileceği filmde, müzik kullanımı konusunda sıkıntılı bulduğum diğer konu ise yükselen her sahnede araya bangır bangır şarkılar koyulmasıydı. Sahne geçişlerinde sürekli müziğe bel bağlamak filmi, video klibe yaklaştıran bir handikap olmuş. Boş vakti olan ya da “Neymiş bu ilk Türk Netflix filmi?” diye merak edenler izleyebilir.