Gözde HatunoğluMatrix Resurrections: Efsaneler ölmez, sadece şekil değiştirir

HABERİ PAYLAŞ

Matrix Resurrections: Efsaneler ölmez, sadece şekil değiştirir

1999’da, milenyumun eşiğinde, henüz cep telefonları hayatımızda yeniyken ve internette komplo teorilerinde boğulmamışken gelen ‘Matrix’ fırtınasının üzerinden 22 uzun yıl geçip gitti.

Neredeyse herkesin fikir birliği içinde olduğu gerçek hiç değişmedi: ‘Matrix’, sinemanın kurallarını baştan yazdı ve hafızalarımızda demlendikçe büyük bir efsaneye dönüştü. Peki, efsane haline gelmiş filmlerin ya da film serilerinin devamını çekmek, ‘reboot’ diye tabir edilen şekilde yeniden yorumlamak, efsaneleri canlandırmaya yeltenmek doğru mu? Dün vizyona giren ‘Matrix Resurrections’ı izleyenlerin çoğu bu soruya muhtemelen “Hayır” cevabı verecek.

Haberin Devamı

Matrix Resurrections: Efsaneler ölmez, sadece şekil değiştirir

FİLM İÇİNDE FİLM

‘Matrix Resurrections’ kötü bir film değil. Hatta ‘taytlı kahraman filmleri’ olarak da adlandırılan Marvel filmlerinin geldiği noktaya bakınca hayli iyi bir film olduğu bile söylenebilir. Zaten film de bu yeni sinema anlayışına, süper kahramanlara, seçilmiş kurtarıcılara, gişe baskısına, post-truth/gerçek-ötesi çağına laflar hazırlamış!

Yeni filmin konusundan bahsetmek bile spoiler tehlikesi barındırıyor. Hikayeden ancak şöyle bahsedebiliriz: İlk ‘Matrix’ filmleri aslında Thomas A. Anderson’ın yani Neo’nun tasarladığı bir bilgisayar oyunuymuş ve Neo kendi zihninin yarattığı bu evrenin içine hapsolarak delirmenin eşiğine gelmiş. Voila! Film içinde film ve hatta film içinde oyun. Şahsen hikayenin kendisiyle de eğlenen kısmına bayıldım.

Dünyayı gerçekten de aşk kurtaracak

Oysa mavi hapların esiri olmuş dünyada (hepimizin sürekli yuttuğu antidepresanlardan bahsediliyor) kırmızı haplar, takip edilecek beyaz tavşanlar, küllerinden doğan aşklar ve esaretten kaçış hâlâ mümkün. Ve dünyayı gerçekten de aşk kurtaracak. Dengeye duyduğumuz aşk ve ona tutunuşumuz…

22 yıl öncenin teknolojisini aşmaya uğraşmayan ve ilk filmin vaat ettiği aksiyonu barındırmayan ‘Matrix’in bu versiyonu, serinin sadık izleyicilerini üzebilir. “İlk filmin hepimizi büyüleyen felsefi derinliğini barındırmayan bu ‘diriliş’ filmini çekmeye ne gerek vardı” diyebilirsiniz. Bu yeni ‘Matrix’, aslında yaratıcısının öznel dünyasından çıkıp gelen ve neden çekildiğini filmin ilk yarısında karakterlerin ağzından açıklayan bir meydan okuma.

Haberin Devamı

2021’i uğurlamanın belki de en iyi yollarından biri ‘Matrix’in bu yeniden dirilmiş halini izlemek olabilir naçizane. Sahte bir dünyanın içinde, bilincini kaybetmiş şekilde yaşayan birer mavi hap bağımlısı ve ayaklı kaygı balonuna dönüştüysek eğer eski bir dost gibi koynuna sığındığımız sevgili efsanemizden ferahlatıcı bir tokat yiyerek kendimize gelmek sizce de iyi olmaz mı?

Don’t Look Up

‘Lütfen Biraz da Yukarı Bakın!’

Netflix yılın bombasını patlattı ve bir yıldızlar geçidini andıran ‘Don’t Look Up’ı dün gösterime soktu. Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence, Meryl Streep, Jonah Hill, Mark Rylance, Tyler Perry, Cate Blanchett ve daha nice isim… Bu kadroyu kim izlemez ki? Yönetmen Adam McKay de böyle düşünmüş olacak ki, bu kadroyu eğlenceli ama karman çorman bir çorbaya dönüştürmüş ve karşımıza ‘Don’t Look Up’ı çıkarmış.

Matrix Resurrections: Efsaneler ölmez, sadece şekil değiştirir

‘Dünyaya dev bir göktaşı çarpsa ne yaparız?’ gibi, şimdiye kadar sayısız filme konu olmuş bir klişe cümleyi alıp içinde yaşadığımız postmodern dünyaya uyarlayan McKay, sıkılmadan izlenen, eğlenceli, yer yer düşündüren, kimi yerde de kendisinin parodisine dönüşen bir film yaratmış.

Haberin Devamı

Gerçeğin kimseyi ilgilendirmediği bir çağ

Gerçeğin artık kimseyi ilgilendirmediği bu post-truth çağında ABD Başkanı bile göktaşlarıyla ya da dünyanın yok olmasıyla uğraşmıyor artık filme bakarsak. Başroldeki iki bilim insanının, yaklaşan felaket için medyadan medet umması da boşuna. Kimse onlara inanmıyor. Bu konuda bir sürü başarısız Hollywood prodüksiyonu izlemiş olmak hepimizi duyarsızlaştırmıştır belki de...

Netflix, dünyadan 400’e yakın gazeteci için online bir basın toplantısı düzenledi geçen günlerde. Ben de POSTA’yı temsilen katıldım ve dünya gözüyle hayran olduğum oyuncuların filmle ilgili açıklamalarını dinleyebildim. Çevre duyarlılığıyla bilinen Leonardo DiCaprio filmin güncel sorunlara dair açılımından memnun olduğunu söyledi. Meryl Streep, ABD Başkanı’nı oynarken kimden esinlendiğini kendi politik görüşünün de altını çizerek çıtlattı. Filmde Greta Thunberg’i anımsatan bir karakteri canlandıran Jennifer Lawrence ise bu zorlu ve ‘itici’ karaktere nasıl hayat verdiğini paylaştı.

Yeni yıla girerken koltuklarınıza kurulup keyifli bir film izlemek ve dünyayı bekleyen felaketlere bile gülebilecek ruh halini yakalamak isterseniz ‘Don’t Look Up’ tam sizlik!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder