Güney ÖztürkGeleceğe dönüş

HABERİ PAYLAŞ

Geleceğe dönüş

Ayşegül İldeniz, teknoloji şirketi Intel’in eski Türkiye ve Ortadoğu Başkanı... Aynı zamanda şirketin Avrupa Yönetim Kurulu üyeliğini yapmış bir Türk iş kadını. Halen San Francisco’da yaşıyor. Geçen hafta Fast Company dergisinin düzenlediği Her Şeyin Geleceği Zirvesi’nde (Future of Everything Summit) kendisini dinledim. Geleceği merak mı ediyorsunuz, o zaman Ayşegül Hanım’a kulak verin.

1955’te var olan şirketlerin bugün yüzde 89’u, 2000’de var olanların ise yüzde 52’si bugün global ilk 500 şirket arasında yok. Şirketlerin ömrü 1990’larda 30 yıldı, 2027’de 12 yıla düşecek. Teknolojiye ve inovasyonlara ayak uyduramayanların yok olma hızı müthiş arttı. Global trendler ise şu yönde: Dünya yaşlanıyor. 2030 yılında 60 yaş üstü nüfus yüzde 45 artacak. İnsanlar 100 yaşına kadar rahatça yaşayacak.

Haberin Devamı

Bir değil iki-üç kariyer yapacak. Asya yükseliyor. Dünyanın dinamosu olan Batı Avrupa ve ABD ekonomileri, 2030’da Asya’nın gerisinde kalacak. Asya’da 10 trilyon dolar tüketim yapan yeni bir orta sınıf oluşacak. Akıllı teknolojiler. İş gücünün yüzde 60’ı kısmen robotlaşacak, otomatikleşecek. Yoğun şehirler. İnsanlar şehirlere kaçacak, dip dibe yaşayacak. Dünyada 45 megakent olacak.

Bunların 33’ü ise Asya’da yer alacak. Ve tabii tüketim... 2030 yılında yüzde 50 daha fazla enerjiye ve yüzde 35 daha çok gıdaya ihtiyaç duyacağız. Tüm bunları gerçekleştirirken insanların yardımına iki teknoloji koşacak. Biri AI (Yapay Zekâ), diğeri AR (Artırılmış Gerçeklik). Bu iki teknoloji, insanoğlunun çalışırken sağ ve sol omzundaki melekler gibi iş görecek. Mesela Artırılmış Gerçeklik gözlükleri takarak baktığımız yerin, restoransa menüsünü, binaysa mimarisini, tarihini, hastaysa kalbini, midesini görebileceğiz.

ABD’de doktorlara ameliyat sırasında yardım eden sanal ve gerçek dünyayı birleştiren akıllı gözlükler onay aldı bile... Yapay Zekâ emekleme aşamasında ama çok hızlı gelişiyor. Nasıl ki 20 yıl önce Excel’i, PowerPoint’i doğru dürüst kimse kullanamazken ve şimdi çok sıradan olduysa; Yapay Zekâ da değil 20 yıl, 5 yıl içinde dünyayı değiştirecek. Yapay Zekâ’nın yakın gelecekte yarattığı en büyük tehdit, onun manipüle etme yeteneği. Yani en basitinden seçimleri birilerine kazandırabilir.

Haberin Devamı

Ya da otoriter bir rejimin elindeyse, geniş kitleleri denetim altında tutmaya yarayabilir. Bir üçüncü tehlikesi ise tabii ki, milyonlarca kişiyi işinden edecek olması... Uzun vadede, Yapay Zekâ’nın tehlikesi, insanlığı istemeden de olsa yok etme potansiyeli taşıyor oluşu. Farklı AI modellemeleri bir araya gelip, bir insan beyni gibi hareket edebilirse işte o zaman sonumuz gelmiş demektir.

MİKROÇİP SAVAŞLARI

Bugün siz Google’da arama yaptığınızı sanıyorsunuz ama aslında Google sizi arıyor. Sizi bilgisayarınızdan izliyor, telefonunuzdan görüyor, işitiyor. Özel her bilginize sahip. Ve bu bilgilerin peşinde olan, işlemek isteyen dev şirketler var. Onların sahip olduğu Yapa Zekâ’nın sizinle ve aynı anda milyonlarla ilgili ileri düzeyde, trilyonlarca bilgiyi değerlendirebilmesi için işlem gücü yani çip gerekiyor.

Haberin Devamı

Çip üretimi, bunun stratejik kontrolünü de gerektiriyor. Bu da bizi çip savaşlarına getiriyor. Amerika ve Avrupa 1990’larda dünya çip üretiminin yüzde 80’ini karşılarken, bugün bu üstünlüklerini Asya’ya kaptırmış vaziyette. Çin (%40), Tayvan (%30) ve Güney Kore (%20) bu üç ülke dünya çip pazarının neredeyse yüzde 90’ını karşılıyor. Şimdi anladınız mı, Çin’in neden Tayvan’ı ilhak etmek istediğini...

Çip üretimini kontrol eden, Yapay Zekâ’yı, dolayısıyla insanları da kontrol edecek de ondan.

Yapay Zekâ’ya şu an biz eski kafa olarak klasik sorular soruyoruz. O da bize sıkıcı cevaplar veriyor. Halbuki gelecek kuşağa, yani 0-20 yaş arası gençlere okullarda, Yapay Zekâ’ya nasıl sorular sormamız gerektiğinin eğitimini verebilirsek, işte o zaman ondan gelecek cevaplarla gerçek anlamda Uzay Çağı’na geçebiliriz.

Tüm şirketler ve okullar kendini Yapay Zekâ’ya göre baştan kurgulamalı.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder