İngiltere göçmen ve Müslümanlara yönelik ülke çapında başlayan nefret gösterileri ve şiddet eylemlerinin tohumları, 2010’da iktidara gelen ve daha yeni iktidarı terk eden Muhafazakâr Parti döneminde atıldı. Muhafazakâr Parti, 2010’dan 2024’e kadar süren iktidarı boyunca göçmen karşıtı politikaları hayata geçirdi ve söylemleri ile nefret duygularının yayılmasına katkıda bulundu.
Bu politikalar arasında göçmenlerin ülkeye girişini zorlaştıran yasalar ve Brexit sonrası Avrupa Birliği vatandaşlarının serbest dolaşımını sona erdiren düzenlemeler de vardı. Muhafazakâr Parti’nin birçok mensubu, göçmenlere karşı sert ve düşmanca söylemler kullandı. Özellikle Muhafazakâr Parti’den ayrılıp kendine Reform UK adında parti kuran ve geçen ayki seçimlerde oyların yüzde 14.3’ünü alıp parlamentoya 5 milletvekili sokan Nigel Farage gibi isimler (2019’da yüzde 2 oy almıştı), göçmen karşıtı söylemleriyle öne çıktı ve bu tür görüşlerin yayılmasına öncülük etti.
Uzun yıllar süren muhafazakâr yönetim, toplumda kutuplaşmayı artırdı ve bazı gruplar arasında derin ayrışmalara yol açtı. Ancak sadece hükümetin nefret söylemi, ülkede şu an 40’a yakın bölgede patlak veren kaosu açıklamakta yeterli kalmaz. Muhafazakâr Parti’nin uyguladığı ekonomik, sosyal politikalar da göçmenlere karşı duyulan hoşnutsuzluğun artmasına neden oldu. İnsanlar, işsizlik ve ekonomik zorluklar gibi sorunların sorumlusu olarak göçmenleri görmeye başladı.
EKONOMİ GERİLEDİ
İngiltere’de son 15 yıldaki ekonomik gidişatı özetlemek gerekirse, hane halkının geliri 2023’e gelindiğinde neredeyse 2010 seviyesine düştü. Ama her şeyin fiyatı arttı. Ortalama gelir 2010’da yıllık 28 bin pound iken, 2023’te 29 bin 300 pound oldu. Artmış gibi görünse de reel olarak ücretler geriledi. Mesela kiralar ortalama 500 pounddan 760 pounda çıktı. (1 pound 42.5 TL.) Anglo-Sakson gençler arasındaki işsizlik yüzde 18’lere, hastane kapılarında bekleme süreleri 2010’da 5 hafta iken, 2023’te 17 haftaya kadar çıktı.
Özellikle reel ücretlerin düşüşü, artan genç işsizlik oranı, sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan zorluklar ve yükselen kiralar, bu dönemde yaşanan ekonomik ve sosyal zorlukların başlıca göstergesi oldu. Muhafazakâr Parti kemer sıktıkça, eğitim, sağlık gibi kamu hizmetleri aksamaya, genç işsizlik oranı artmaya başladı. Bunlara Brexit’in getirdiği ekonomik sıkıntılar da eklendi. AB’den çıkma kararı sonucu ortalama bir İngiliz, yılda 850 pound daha az kazanır oldu. Sonuçta İngiltere’de aşırı sağcıların oranı yüzde 14 olarak tescilli olsa da Muhafazakâr Parti’nin içinden de hatırı sayılır bir kesim yabancı düşmanı...
Ülkede yaklaşık 3.4 milyon Müslüman yaşıyor. Yani nüfusun yüzde 5’ini oluşturuyorlar. Göçmen nüfus ise 10 milyon kişi. Yani nüfusun yüzde 14-15’ine denk geliyor. Üstelik tutulan istatistikler, göçmenlerin ve Müslümanların suç oranlarının, yerli nüfusla kıyaslandığında orantılı veya daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Tüm bunlara rağmen aşırı sağcı politikacıların söylemleri ve sosyal medya üzerinden yanlış bilgilendirmeler, zaten patlamaya hazır olan İngilizleri kutuplaştırmaya, toplumsal huzursuzluğa ve bölünmeye hizmet ediyor.