Pandemi, savaş, enerji fiyatları, pahalılık, göç; Avrupa’da İngiltere’nin ardından İtalya’da da bir hükümet çöküşünü tetikledi. Avrupa Merkez Bankası’nın uluslararası alanda takdir gören, Euro’nun kurtarıcısı eski başkanı Mario Draghi hiçbir zaman seçim kazanmadı.
Ancak İtalya’da 2021’de pandeminin ekonomik yıkımıyla mücadele amacıyla, geçici ulusal birlik hükümetine liderlik etmesi için çağrıldı. Bir nevi İtalyanların Kemal Derviş’i diyebiliriz. Fakat bu birliktelik sona erdi. İtalya bir buçuk yıllık siyasi istikrarın ardından, eylülde İtalya’nın Kardeşleri gibi aşırı sağda yer alan faşist partilerin anketlerde önde göründüğü bir seçime doğru dört nala gidiyor.
KENDİ SONUNU HAZIRLADI
Draghi’nin sonunu, parlamentodaki ortakları hazırladı. Önce merkez soldaki Beş Yıldız Hareketi, hayat pahalılığının önüne geçecek, enflasyonu düşürecek, ekonomik yardım paketi oylamasını boykot etti. Bunun üzerine Draghi Cumhurbaşkanı’na istifasını sundu. Cumhurbaşkanı kabul etmedi. Ona parlamentonun üst kanadı Senato’da güven oylamasına gitmesini tavsiye etti.
Draghi, güven oylamasını kazandı. Ancak o oylamayı boykot eden parti sayısı 3’e çıktı. Berlusconi’nin Forza İtalia Partisi, düzen karşıtı Beş Yıldız Hareketi, aşırı sağcı Lig Partisi katılmadı. Artık ortada ‘Ulusal Birlik’ diye bir şey kalmadığını anlayan Draghi de bir hafta içinde ikinci kez istifasını sundu. Ve hükümet çöktü. Tabii gerçek bu kadar basit değil. Draghi’nin uluslararası prestiji, yukarıdan aşağıya teknokratlardan kurulu hükümetinin yaptığı siyasi hataları kapamaya yetmedi.
Draghi kendi ayağına kurşun sıktı. Birlik hükümetine destek veren partilere sembolik de olsa tavizler vermeye hiç yanaşmadı. Mesela Almanya’da koalisyon hükümetinin büyük ortağı solcu parti (SPD), ortağı olan Liberalleri memnun etmek için benzin fiyatlarını indirmiş, toplu taşımayı neredeyse ücretsiz yaparak diğer bir ortağı olan Yeşiller’in ‘zafer’ ilan etmesine izin vermişti.
SOL, İTTİFAK KURAMADI
İtalya’nın milliyetçi sağcı üç partisi iyi kötü kendi içlerinde ittifak kurarken, merkez sol ve merkez sağdaki 3 liberal parti hiçbir zaman ittifak kuramadı. Soldaki diğer 3-4 parti ile Yeşiller, popüler Beş Yıldız Hareketi ile bir araya gelmeyi, birlikte anılmayı bile reddetti. İtalya’da aşırı sağ dışında kalan partilerin birleşememesi, sürekli birbiriyle kavga etmeleri, sağa alternatif politikalar üretememeleri, ülke için sorun olduğu kadar, AB için de bir sorun oluşturdu.
Eylül sonu yapılacak genel seçimde anketlere göre muhalefetteki aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri partisi yüzde 24 ile önde. Partinin lideri Giorgia Meloni’nin ülkenin ilk kadın başbakanı olma olasılığı çok yüksek. İkinci sırada solcu Demokratik Parti yüzde 22, üçüncü sırada aşırı sağcı Putin yanlısı Lig Partisi yüzde 14 oy alıyor görünüyor. Düzene alternatif Beş Yıldız Hareketi’nin oyu yüzde 11…
Putin’in kızlarını Sardunya’daki villasında defalarca ağırlayan 85 yaşındaki Berlusconi’nin partisiyle (%7) beraber sağcılar yüzde 45’i rahatça buluyor. Eğer aşırı sağcı Giorgia Meloni, Başbakan olursa, Rusya lideri Putin, Avrupa’da bu jeopolitik çatışma döneminde, satranç masasında öne geçmiş olacak. Rusya, İtalya’yı yanına alacak (İtalya enerjide yüzde 40 Rusya’ya bağlı).
Bu ve benzeri her seçim, AB’de çatlaklara yol açacak yeni siyasi düzenin kurulmasına öncülük edecek. İngiltere ve İtalya’da başlayan siyasi değişim domino etkisi yaratacak.