Birinci Dünya Savaşı’nda aslında Almanlar kaybetmedi. Kasım 1918’de Berlin hükümeti feshedildi, Kaiser Wilhem sürgüne gitti. Sert barış şartları ve tazminatlarla dolu Versay anlaşması dayatıldı. 2’nci Dünya Savaşı’nı doğuran bir barış anlaşmasıydı. Hitler’in yükselişinin yol taşlarını döşedi. 1938’de İngiliz ve Fransızlar, Nazi Almanyası’nın Çekoslovakya’nın bir bölümünü savaşmadan ilhak etmesine izin verdi. Münih anlaşması ile Nazileri bu yolla ‘yatıştırdıklarını’ düşündüler, olmadı. Müttefikler savaşın ardından Nazi liderlerini halka açık mahkemelerde yargılayıp, astı. Nüremberg mahkemeleri ‘koşulsuz teslimiyet’ anlamına geliyordu. Ama bugün, Rusya ile Ukrayna arasında bir anlaşma olacaksa o ne Versay, ne Münih ne de Nüremberg olacak. Putin devrilmeyecek, yetinmeyecek, teslim de olmayacak. Bu durumda ne olacak?
KISA SÜRELİ BARIŞ
Savaşın devam etmesi uzun vadede ekonomik olarak dünyayı yangın yerine çevireceğinden, bir noktada Batı, Ukrayna’yı tatmin etmeyen bir anlaşmaya sevk edebilir. Ukrayna kesin bir zafer kazanmayacak, Rusya da kesin bir yenilgiye uğramayacak. Kısmi ve kırılgan bir barış anlaşması yapılır. NATO, Putin’e hiçbir şey dikte ettiremez. Bu durumda Ukrayna lideri Zelenskiy; NATO ya da AB’ye girmeden Putin sonrasını bekler; Putin ise Kırım, Donbas ve Luhansk bölgeleri ile yetinir. Kiev’in hemen dışındaki sivil katliamlar dünyayı ayağa kaldırdı. Sorumlular aranıyor. Ancak bundan da maça asın Saddam olduğu ‘iskambil kağıtlı’ yakalama listesinin ‘matruşkalı’ Putin versiyonu çıkmaz. Çıksa bile Sırp kasabı Miloseviç ile Karadziç’in yargılandığı gibi bir BM onaylı Uluslararası Ceza Mahkemesi kurmak mümkün olmayacak. Rusya ve Çin veto edecek.
GIDA KRİZİ BAŞLADI
Diğer taraftan tahribat ağırlaşıyor. 1’inci Dünya Savaşı Batı Cephesi’ndeki siper savaşlarında olduğu gibi Ruslar ve Ukraynalılar cephede yıllarca çakılı da kalabilir. Ama global gıda krizi kapıda. Rus işgalinden bu yana fiyatlar soyada yüzde 38, ayçiçeğinde yüzde 36, mısırda yüzde 64, buğdayda yüzde 63 arttı. Rusya ve Ukrayna, her ikisi de dünya ihracatında buğdayın yüzde 30’unu, mısırda yüzde 20’sini karşılıyor. Ekmek fiyatları birçok ülkede iki katına çıktı. Afganistan, Sudan, Somali, Fas, Mısır, Tunus, Lübnan, Etiyopya, Vietnam, Bangladeş şimdiden SOS veriyor. Rusya büyük gübre üreticisi... Gübre fiyatları da katlanarak geliyor, ülkemizi de etkiliyor. Petrol ve doğalgaz fiyatlarını saymıyorum bile. 2011’deki Arap Baharı ayaklanmalarının tetikleyicisi insanların gıdaya ulaşamayıp aç kalmasıydı. İklim değişikliği nedeniyle zaten kuruyan topraklardan elde edilen az miktardaki ürünün maliyetine, bir de savaş kaynaklı maliyetler eklenirse; göçün artması, hükümetlerin değişmesi, ayaklanmaların çıkması kaçınılmaz olur. Bugün tek vücut görülen Batı; enflasyon, gıda fiyatları ve enerji faturaları nedeniyle yarın kopuşlar yaşayabilir. Bu yüzden Zelenskiy’i barış masasına oturmaya zorlayabilirler.
KAZANAN TARAF ABD
ABD ise bu savaştan en karlı çıkan ülke. Bir yandan oturmuş baş düşmanının perişan oluşunu izliyor. Diğer yandan Afganistan’da bozulan imajını düzeltiyor. 2026’da ilk likit gaz (LNG) gemisi Almanya’ya çıkarma yapacak. Sonrasında Avrupa’nın gazını büyük oranda Rusya yerine ABD tedarik edecek. 73 yıldır kıta Avrupası’nın şerifliğini üstlenen ABD, sonunda mali ve lojistik yükü diğer NATO ülkelerine devrediyor. Almanya ve eski Demir Perde ülkeleri, Rus tehdidine karşı silahlanmak için çoktan düğmeye bastı. ABD’nin bu konuda da eli rahatlamış görünüyor. Amerika’ya daha bağlı ve aynı zamanda onu daha az tüketen bir Avrupa... Kremlin’in tesadüfen başarmaya çalıştığı şeyi, Kissinger* bile planlayamazdı. Ukrayna savaşı, şimdiden ABD’nin Asya’ya konsantre olması için muazzam bir fırsat sundu.
*Henry Kissinger. ABD eski Dışişleri Bakanı. 1969-1977 yılları arasında Soğuk Savaş’ın zirvede olduğu dönemde ABD dış politikasında baskın rol oynadı.