Güney ÖztürkŞu an olan yetenek savaşı

HABERİ PAYLAŞ

Şu an olan yetenek savaşı

Yapay zekâ konusunu uzun süredir yazıyorum. Ama gerçekten ‘idrak ediliyor mu’ bilemiyorum. Tüm ülkeleri bir telaş almış halde, ‘Yeni nesli bu etkili silahla nasıl donatabiliriz?’ diye... Ama çevremde öyle bir telaş görmüyorum doğrusu. Bu öyle bir yarış ki, uluslar açısından kölelikle, zenginlik arasındaki çizgiyi belirleyecek. Tesla’nın, SpaceX’in, eski adıyla Twitter’ın sahibi dünyanın en zengin adamı Elon Musk, “Tahminimce önümüzdeki yılın sonuna doğru, 2025’te, herhangi bir insandan daha akıllı bir yapay zekâya sahip olacağız” dedi. Musk, yapay zekânın şimdiye kadar gördüğü en hızlı gelişen teknoloji olduğunu ve 5 yıl içinde muhtemelen insanların kolektif zekâsını aşacağını öngörüyor. ABD’nin en büyük bankası JPMorgan Chase’in CEO’su Jamie Dimon ise geçen pazartesi hissedarlarına yazdığı yıllık mektubunda, yapay zekânın son birkaç yüz yıldaki bazı büyük teknolojik icatlar kadar dönüştürücü olabileceğini söyledi. 3.6 trilyon dolarlık varlığı kontrol eden bu ünlü bankacı “Matbaayı, buhar makinesini, elektriği, bilgisayarları, interneti düşünün” diye başladığı mektubunu, “Yapay zekâ, gelecek nesillerin haftada yalnızca 3.5 gün çalışmasına yol açacak” diye bitirdi. Bir sonraki büyük şeyi inşa etmek için yapılan yapay zekâ yarışı, Silikon Vadisi’nde bir yetenek savaşını ateşledi. Teknoloji şirketleri yapay zekâya baş döndürücü bir hızla para akıtıyor. Google İcra Kurulu Başkanı Sundar Pichai, yapay zekânın, ateşin veya elektriğin icadından daha derin olabileceğini söylüyor. Yapay zekânın 10 yıl içinde “Bugünkü mevcut işlerin %80’inin %80’ini” üstleneceğini öngörüyor. Özetle bu teknolojileri benimseyen ülkeler için toplumda çalışma ihtiyacı 25 yıl içinde ortadan kalkacak.

Haberin Devamı

AB DE YARIŞA GİRDİ

Amerika’nın Microsoft, Google, Meta, Amazon, Apple, YouTube gibi devlerine; Çin zamanla Alibaba, Huawei, ByteDance (TikTok) gibi şirketlerle cevap verdi. Avrupa ise bu yarışta anlamlı bir dijital ekonomi üretemedi. Şimdi Fransa öncülüğünde Avrupa Birliği yapay zekâ devriminde yer edinmeye çabalarken, kurulan 15 kişilik komitenin başına da daha 18 ay önce Google’ın Paris’teki DeepMind laboratuvarında yapay zekâ mühendisi olarak çalışan 31 yaşındaki Arthur Mensch’i getirdiler. Fransız otomobil devi Renault ve BNP Paribas da dahil olmak üzere büyük Avrupalı firmalar, AB’nin geliştirdiği teknolojiyi kullanmaya başlıyor. Amerika, Fransa, İngiltere, Çin, Suudi Arabistan ve diğer birçok ülke, küresel tedarik zincirlerinin yanı sıra ticareti ve dış politikayı etkileyen teknolojik bir silahlanma yarışını başlatarak yerel yeteneklerini güçlendirmeye çalışıyor. Tabii tüm ülkelerin amacı, rakip ülkenin teknoloji devi şirketine milyonlarca kişinin yaşamını etkileyecek ‘kural koyucu’ bir alan bırakmamak. Yani kimse rakibinin pazarda kuralları belirleyecek şekilde hâkim konumda olmasını istemiyor. Yapay zekâ konusu ülkelerin stratejik bağımsızlığını etkileyeceğinden, gelişmiş ülkeler nezdinde çok ciddi ele alınıyor. Ancak yapay zekâ aynı zamanda insanlığın geleceğine dair endişelere de yol açıyor. Geçen haftanın başlarında, Japonya’nın en büyük telekomünikasyon şirketi ve ülkenin en büyük gazetesi, yapay zekâ kısıtlanmadığı sürece “en kötü senaryoda demokrasi ve sosyal düzen çökebilir ve savaşlarla sonuçlanabilir” uyarısında bulundu. ABD’li şirketlerin geliştirmekte olduğu yapay zekâ programlarıyla ilgili artan endişelere işaret ederek Japon milletvekillerini yapay zekâyı kısıtlayacak yasa çıkarmaya çağırdı. Yapay zekânın gelişmekte olan ülke ekonomilerini ve genel olarak toplumları nasıl etkileyeceği, bölgeden bölgeye değişkenlik gösterecek. Sonuçlarının olağanüstü olacağı kesin. Umarım Türkiye bu trene atlamakta gecikmez.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder