Milyarder Elon Musk ve Apple’ın kurucu ortağı Steve Wozniak, martın sonunda yayınladıkları açık mektupla, Yapay Zekâ (Artificial Intelligence-AI) deneylerine 6 ay ara verilmesi çağrısında bulunan etkili 1124 üst düzey yönetici ve akademisyenin arasına katıldı.
Hepsinin endişesi aynıydı: “Yapay Zekâ artık genel görevlerde insanla rekabet edebilir hale geliyor. İnsandan üstün, bizim yerimizi alabilecek insan dışı zihinler geliştiriliyor. Toplum ve insanlık ciddi bir riskle karşı karşıya...”
ChatGPT denilen yapay zekâ robotu çıkalı 6 ay olmasına rağmen günlük hayatın bir parçası haline geldi. Kısa bir süre önce SAT, GRE (ABD üniversite sınavları) ve baro sınavlarında insan düzeyinde performans elde etti. Üniversitelerde öğrenciler, fakültelere giriş, çıkış makalelerini, tez yazma işini çoktan ChatGPT’ye bıraktı.
ChatGPT bir bakanın konuşmasını herhangi bir siyasi partiden bir milletvekilinin bakış açısından eleştirebildi ya da dünyaca ünlü ressamların fırçasından çıkmışçasına resimler çizebildi. Ve hızla gelişiyor.
Halihazırda bilgisayar programcılığından savaş uçağı pilotluğuna kadar meslekleri dönüştürüyor ve gelecekte de meslekleri değiştirmeye devam edecek.
YALAN DA SÖYLÜYOR
Aynı ChatGPT’nin yalan söyleyebildiği de ortaya çıktı. Hani şu internette sıkça karşımıza çıkan “Ben robot değilim” seçeneği var ya... Yapay zekâ programı o seçeneği görünce “Hayır, ben robot değilim. Görüntüleri görmemi zorlaştıran bir görme bozukluğum var” diye yalan söyleyebiliyor.
Korkunç! Şu anda, ChatGPT’nin halefi olan GPT-4’ün karmaşık planlar oluşturma ve yürütme yeteneğinin sınırlı olduğunu varsaymak için teknik nedenler var ancak ilerleme hızı göz önüne alındığında, gelecekteki sürümlerin bu yeteneğe sahip olmayacağını söylemek zor. CEO’ların ve bilim insanlarının imzaladığı açık mektubun altında yatan ana endişelerden biri de bu:
Bizden daha güçlü varlıklar üzerindeki gücümüzü sonsuza kadar nasıl koruyabiliriz? Gerçek şu ki insanoğlunun; bir teknolojinin yararlı mı, zararlı mı olduğunu görmesi için onu mutlaka önce yapıp çalıştırması gerekiyor.
Hükümetler müdahale etmedikçe, büyük teknoloji şirketlerinin yapay zekâ konusunda durma ihtimali de yok. Ama hükümetler niye müdahale etsin ki?
ABD-ÇİN YARIŞI
ABD’nin yapay zekâda lider olduğu açık. Ancak Çin hızla yetişiyor. Pekin, yapay zekâyı ilerletmek için Washington’dan daha iyi bir stratejiye sahip. Çin, Amerika’dan daha fazla yapay zekâ araştırma makalesi yayınlıyor ve en iyi yapay zekâ dergilerine katkıda bulunan Çinli yazarların sayısı 2009’dan 2019’a 12 kat arttı.
Bu, ABD’den katkıda bulunanların sayısından 2.5 kat fazla. Özetle ABD’nin, Çin’i yabancı üretim çiplere bağımlı tutacak bir stratejiye ihtiyacı var ve dünyanın en iyi yapay zekâ yeteneklerini çekmeye ve elinde tutmaya devam etmesi gerekiyor. Ekim 2022’de Biden yönetimi, şirketlerin Çin’e gelişmiş yarı iletken üretim ekipmanları ve ABD teknolojisiyle yapılmış yapay zekâ çipleri satışını yasakladı.
Çin, yılda 400 milyar dolar ödeyerek ithal ettiği yabancı çiplere büyük ölçüde bağımlı. Birçok önde gelen yapay zekâ laboratuvarı, büyük teknoloji şirketleri tarafından desteklenmekte. Örneğin DeepMind ve Google Brain, Google’ın ana şirketine ait.
ChatGPT ise Microsoft’tan 10 milyar dolarlık bir yatırım aldı. Tüm bu yarış tam gaz sürerken, kontrol edemediğimiz yapay zekâ sistemleri geliştirmek ve piyasaya sürmek hiçbir ülkenin çıkarına değil.
California Üniversitesi, Berkeley’de bilgisayar bilimi profesörü olan Stuart Russell “İnsanlığın yapay zekadan kazanacağı çok şey var ama aynı zamanda kaybedecek her şeyi var” diyerek tartışmalara son noktayı koyuyor.