The Economist dergisi benim yakından takip ettiğim ve çok beğendiğim bir yayın organıdır. Siyasetten ekonomi ve teknolojiye kadar bir dizi alanda üst seviyede bilgi ve analizlere yer verir. Derginin son sayısında 2021 yılına dair tahminler listelenmiş. Ekonomik belirsizlikler, doların etkisi, borsalardaki ve sosyal medyadaki dalgalanmalar, virüs mücadelesiyle geçirilecek çetin aylar, aşı tartışmaları, orman yangınları, afetler hatta nükleer krizler 2021’de karşılaşacağımız olaylar olarak sıralanıyor.
Derginin bu arada işaret ettiği ilginç bir konu da Amerika Birleşik Devletleri’nin yaşadığı bölünme. Joe Biden’ın seçimi önde tamamlaması, şimdiki Başkan Donald Trump’ın ise Beyaz Saray’ı bırakmak istememesi bitmeyecek bir tartışmayı ateşleyebilir. İleri derecede kutuplaşan ve silahlanan bir Amerika’da bu sürecin çok daha kötü bir ayrışmayla geçebileceğine dair endişeler var.
The Econonomist, Çin’i, yine yıla damgasını vuracak ülke olarak gösteriyor. Koronavirüsün başladığı yer olarak karşımıza çıkan ve dünya genelinde büyük prestij kaybına uğrayan Çin, bir taraftan hızlı toparlanma ve öğrenme süreciyle şaşırtmaya devam ediyor. İnsanlık için 2020 o kadar kötü bir yıl oldu ki. Önümüzdeki sene biraz soluk alabileceğimizi düşünüyorduk.
The Economist’in kapak konusu, çok rehavete kapılmamak gerektiğine dair işaretler içeriyor. Ben bütün bunlara bir de ülkemiz açısından deprem konusunu ilave etmek istiyorum. Depremin meydana getirebileceği yıkım, Demokles’ın Kılıcı gibi üzerimizde sallanıyor. Çok hızlı bir çalışmayla depreme hazırlanamazsak ülkemiz için gerçekten ciddi bir felaket olur.
Karaborsa iddiaları
Remdesivir, koronavirüsle mücadelede çokça adını duyduğumuz bir madde oldu. Bilimsel çalışmalarda bu etken maddeyi (molekül) içeren ilacın özellikle koronavirüs hastalarının yoğun bakımda geçirdiği süreyi kısalttığı biliniyor. ABD’li Gilead Sciences tarafından üretilen Veklury isimli ilaç, ABD ve Avrupa sağlık otoriteleri tarafından onaylanmıştı.
Veklury, bu etken maddeyi içerdiği için uluslararası düzeyde tedavilerde kullanılıyor. Gilead şirketi, 3 bin kutu ilacı, bundan aylar önce Sağlık Bakanlığı’na hibe etmişti. Ancak bildiğim kadarıyla bu ilaçlar tükenmek üzere. Diğer taraftan bu etken maddeye sahip ilaçların dünyanın farklı ülkelerinden bir şekilde yurda sokulduğu ve karaborsada çok yüksek fiyatlara satılmak istendiği konuşuluyor.
Bu duruma mutlaka müdahale edilmeli. Söz konusu ilaç, Sağlık Bakanlığı ve hekimlerin kontrolünde tedavi algoritmasına alınır ve halka kontrollü olarak sunulursa karaborsa engellenir. Ayrıca Bakanlığın bu ilaçla ilgili bir kuşkusu kalmadığına göre ruhsatlandırma işlemi tamamlanırsa Gilead resmi olarak Veklury getirebilir. Yasal düzenlemenin tamamlanması sonrasında Sağlık Bakanlığı üretici firma ile çok daha uygun şartlarda ilacı temin edebilir diye düşünüyorum.