Gilead, bütün dünyada toplum sağlığını tehdit eden HIV, viral hepatitler, sistematik mantar enfeksiyonları, onkoloji ve hematoloji alanlarından uzmanlaşmış ABD merkezli bir bilim kuruluşu. 9 yıldır “Hayat Bulan Fikirler” adında bir yarışma düzenleyerek Türkiye çapındaki genç bilim insanlarının projelerine destek sağlıyorlar. Bu yılki törene ben de katıldım, yarışma sonucunu takip ettim, uzmanlar ve bilim insanlarıyla konuştum.
“Hayat Bulan Fikirler” programı kapsamında Gilead, bağımsız jüri tarafından yapılan değerlendirmede ödül almaya hak kazanan 5’i bilimsel 4’ü sosyal olmak üzere 9 projeye toplam 700 bin TL destek sağlıyor. Bu program kapsamında şimdiye kadar toplam 73 projeye yaklaşık 900 bin dolar kaynak aktarılmış. Bu yıl ödül alanlar arasında, Dicle Üniversitesi, Karabük Eğitim Araştırma Hastanesi, Malatya İnönü, Ondokuz Mayıs ve Uludağ Üniversitesi gibi Anadolu’daki yüksek öğretim kurumlarına mensup isimlerin de bulunuyor olmasına ayrıca çok memnun oldum.
Araştırma faaliyetlerinin yurt çapına yayılması açısından bu durum son derece hayati. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde ve başka bazı kurumlarımızda kapsamlı şekilde devam eden kök hücre çalışmalarından umarım sadece Türkiye için değil dünya çapında ses getirecek iyi haberler alırız. Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı’nın öncülük ettiği İstanbul’da Temel Bilimler Üniversitesi’nin kurulmasıyla bir dizi alanda çalışacak nitelikli insanların yetişeceğini umuyorum.
Etkinlikte, Gilead’dan Dr. Serhan Sevgi, Ryan McKeel ve Toros Şahin’le sohbet imkânı buldum. Türkiye’de sağlık sektörünün belli uzmanlık alanlarında gelişmesine çok önem verdiklerini, bu doğrultuda beklenen düzenlemelerin yapılması durumunda ülkeye yeni yatırımların gelmesinin yüksek bir ihtimal olduğunu dile getirdiler. Törene konuk konuşmacı olarak katılan, yerli COVID-19 aşısını geliştiren Erciyes Üniversitesi Aşı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aykut Özdarendeli de TURKOVAC aşısıyla ilgili süreci anlattı.
Gilead temsilcileri ve akademisyenlerle yaptığım konuşmalardan elde ettiğim izlenim sadece HIV ve hepatitler değil, yakında kanserle mücadele konusunda da daha iyi haberlerin geleceği yönünde. İki hafta önce Ankara’da Sağlık Bakanlığı ve TÜSEB’in düzenlediği toplantıda da aynı yönde fikir edinmiştim.
TÜRKİYE’DE HIV
Türkiye’de adeta varlığı unutulan HIV virüsüyle ilgili güncel durumu da paylaşmak istiyorum. 1980’lerde Türkiye’de ilk HIV/AIDS vakası görüldüğünde tedavi olanakları sınırlı ve virüsün bulaş yollarıyla ilgili bilinç düzeyi hayli düşüktü. 1990’lı yıllarda bir epidemiye dönüşen HIV enfeksiyonu; virüsü baskılayıcı, etkin tedavi ve önlemler sayesinde kontrol altına aldı.
Ve düzenli tedavi gören HIV pozitif bireyler için günümüzde adeta bir kronik hastalık kimliğine büründü. Bununla birlikte, virüsün yok edilmesini sağlayacak tedaviler ve enfeksiyonu önleyici aşılar geliştirmeye yönelik çalışmalar hâlâ devam ediyor. UNAIDS tarafından dünya çapında yıllık yeni vaka sayılarının 2000’li yılların başlarından itibaren düşüşe geçtiği tahmin edilirken, Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı verilere göre, Türkiye’de yeni vaka sayıları hızla artıyor.
HIV pozitif vaka sayısı, 2008-2018 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 23.1 oranında büyümüş, 10 yılda 8 katına çıkmış. Ülkemizde AIDS neden kontrol dışında, cinsel sağlık konusunda neden bilgiler bu kadar eksik kaldı, bunun üzerinde düşünmek ve ciddi adımlar atmak gerekir.