Suriye’de Beşar Esad yönetiminin zulüm ve baskı üzerine inşa ettiği rejimin çökmesiyle birlikte Ortadoğu’nun genelini ve komşu coğrafyaları etkileyebilecek önemli bir fırsat ortaya çıktı. Gerçek anlamda bir barış ve istikrar ortamının oluşması belki zaman alacak ancak şimdi gelinen durum bile çok önemli. 14 yıllık iç savaşın sonunda ülke perişan halde. Yüzbinlerce insan hayatını kaybetti, on binlercesi hâlâ kayıp. Altyapı bütünüyle çöktü. 8 ila 10 milyon dolayında Suriyeli ülkeyi terk etti.
Bunların yaklaşık 4 milyonu Türkiye’de. Beşar Esad’ın sarsılan iktidarı elinde tutabilmek için Rusya ve İran’ın tam desteğiyle direndiğini görüyorduk. Ancak düşüşünün bu boyutta hızlı olacağına pek ihtimal verilmiyordu. Suriye’nin su ve gıda altyapısının onarılması için acil yardıma ihtiyacı var. Elektrik için de aynı durum söz konusu. Hayati nitelikteki makine ve teçhizat parkı da kırılmış dökülmüş halde. Çok hızla yenilenmesi, onarılması için uluslararası ambargolar derhal kaldırılmalı. Bunun anahtarı da Amerika Birleşik Devletleri’nde. ABD ambargosu devam ettiği için Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası aracılığıyla hibe veya kredi sağlanamıyor. Avrupa Birliği de ambargo baskısı nedeniyle dişe dokunur yardım sağlayamıyor.
ABD Suriye’ye zaten uzun süredir ambargo uyguluyor ancak 2019’da gelen ilave yaptırımlar nedeniyle Suriye’ye dönük hiçbir finans hareketi yapılamıyor. Savaş öncesinde Suriye’nin toplam ihracatı içinde petrol önemli yer tutuyordu. Günde 383 bin varil petrol üretimi bugün 90 bine düşmüş vaziyette. Günümüzde ise Suriye’nin petrol ithalatı, ihracatından daha fazla. Bir başka büyük sorun daha var. Suriye’nin petrol üretimi büyük oranda ABD destekli PKK-YPG unsurlarının elinde.
Haksız ve hukuksuz şekilde ülkenin kaynaklarını kullanıyorlar. Suriye’de kabul edilebilir bir geçiş dönemi olması ve ekonominin yaralarının sarılabilmesi için petrol ihracatının ve gelirlerinin merkezi yönetime aktarılması gerekli. Yapılan hesaplamalara göre Suriye’nin yeniden inşası için en az 400 milyar USD gerekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır’daki D-8 Zirvesi’ni izleyen gazetecilere yaptığı açıklamada Suriye’nin yeniden inşası için Türkiye’nin elinden geleni yapacağını, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Şam’a gideceğini söylemişti.
FİDAN VE KALIN
Hakan Fidan önceki gün Suriye’de geçiş yönetiminin ve HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şera (Muhammed Colani) ile bir araya geldi. Şimdiye kadarki süreçte olduğu gibi bundan sonraki yol haritasında da Bakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın önemli rol oynayacak. Sadece ülkenin yeniden inşası değil anayasa yapım süreci ve kurumların ayağa kaldırılmasında da Ankara’nın etkisi büyük olacak. Türkiye, doğrusunu söylemek gerekirse bunu yapabilecek en önemli ülkedir. Suriye’nin yeniden inşa süreci, çelik, çimento, lojistik ve mühendislik gibi ihtiyaçlar düşünülünce Türkiye ekonominin büyümesine ciddi katkı sağlayabilir diye düşünüyorum. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği gerçekten Ortadoğu’da taşların yerine oturmasını istiyorsa Ankara’nın çabalarına samimi şekilde destek vermeli. Küresel ekonominin dev aktörü Çin’in de gelişmeleri dikkatle izlediğini biliyorum. Güvenlik gerekçesi iddialarıyla adım adım Suriye topraklarında ilerleyen İsrail de bu sahayı Türkiye ile mücadele alanına çevirmemeli.