Türkiye’de muazzam bir ABD karşıtlığı var. Amerika’ya yöneltilen eleştiriler sadece siyaset diline yansıyan bir konu değil. Toplumun farklı kesimleri, ülkenin karşı karşıya bulunduğu sorunların önemli bir kaynağı olarak ABD’yi görüyor.
“ABD gibi bir müttefik olunca Türkiye’nin düşmana ihtiyacı yok” diye bakıyorlar. Uzun ve derinlikli bir ilişkinin bu hale gelmesi düşündürücü. Oluşan gergin atmosferin temel gerekçeleri şunlar:
✔ PKK-YPG terör örgütlerine destek. Irak ve Suriye’nin kuzeyinde bir terör kuşağının oluşturulmak istenmesi.
✔ Merkez Kuvvetleri Komutanlığı CENTCOM’un terör örgütü temsilcileriyle kol kola operasyonlara girişmesi, Ankara’nın sinir uçlarına dokunacak görüntülerin paylaşılması ve Türkiye’nin hasım ülke olarak konumlandırılması.
✔ FETÖ mensuplarının korunması ve Türkiye’nin taleplerinin hiçbirine yanıt verilmemesi. 15 Temmuz darbe kalkışmasının gelişim sürecinde ABD’nin de bilgisinin olduğuna dair kuşkular ve iddialar.
✔ Türkiye’ye yönelik askeri ambargolar.
✔ Ekonomik yaptırımlar ve ilave yaptırım tehditleri.
✔ Türkiye’nin program ortağı olduğu F-35 programından çıkarılması. CAATSA yaptırımları.
✔ Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs’la ilgili ihtilaflarda Yunan tezlerine yakın politikalar.
✔ Ermeni soykırımı iddialarının her sene Türkiye’ye karşı bir tehdit ve koz olarak kullanılması. Dağlık Karabağ konusundaki görüş ayrılıkları.
✔ Demokrasi, insan hakları ve din özgürlükleri gibi alanlardaki eleştirilerin yapıcı bir müttefik eleştirisinin ötesine geçip hesap sorma, ders verme, tepeden bakma ve rencide edici sözler içermesi.
Büyükelçi uyarmalı
Amerika Birleşik Devletleri’nin Ankara Büyükelçiliği başta olmak üzere diplomatik temsilciliklerinde bu konuları yakından takip eden çok sayıda uzman görevli bulunuyor. Acaba Türkiye’deki olumsuz bu tepki dalgasını Washington’a net şekilde aktarabilecekler mi?
Bir NATO müttefiki olan, Avrupa coğrafyasından Ortadoğu’ya kadar geniş bir coğrafyada etki gösterebilen Türkiye gibi kritik bir ülkede bu düzeyde yüksek Amerikan karşıtlığının gelişmesini önemli bir parametre olarak ele alacaklarını düşünüyorum.
ABD Büyükelçisi David Satterfield’ın yerinde olsaydım Beyaz Saray’a bir not geçer ve “Başkan Joe Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir telefon konuşması yapar ve terör saldırısından duyduğu üzüntüyü dile getirirse iyi olur. Bunun ardından başka sıkıntılı konularda görüş alışverişinde bulunulabilir. İki lider arasında daha fazla gecikmeden bir diyalog başlatmakta fayda var” derdim.
Zira Joe Biden şu ana kadar birçok dünya lideri ile görüşme gerçekleştirirken Ankara-Washington hattında henüz bu seviyede bir temas kurulmadı. ABD başkentinde, Savunma Bakanlığı, Dışişleri, Kongre ve düşünce kuruluşlarında olağanüstü bir Türkiye aleyhtarlığı olduğunu biliyorum.
En son kasım ayındaki seçimleri izlemek üzere gittiğim Washington’da bunu bir kez daha gördüm. Negatif şekilde yüklenmiş bu ortama rağmen ABD’de hâlâ Türkiye’nin işbirliği yapılması gereken, çok önemli bir ülke olduğunu görebilen sağduyulu insanların bulunduğunu umuyorum.