ABD başkanlık yarışında kritik oy verme süreci devam ediyor. Seçimleri ABD’nin başkenti Washington’da izliyorum. Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde oy sayımında kritik bir aşamaya geçilmişti ve Demokrat Parti adayı Joe Biden öne geçmiş görünüyordu. Salıncak eyaletler denen (Swing States) hayati oylar bu şekilde çıkmaya devam ederse Biden, Donald Trump’ı az farkla da olsa geçmiş olacak. Biden bu şekilde seçilirse neredeyse “hiçbir şey yapmadan” başkan olan nadir siyasetçilerden biri olarak tarihe geçecek.
77 yaşındaki Biden çok zayıf ve iddiasız bir aday olarak yola çıktı, kampanyası çok kötüydü, yeni bir şey söylemedi. Kampanyasını Demokrat Parti’nin önde gelen isimleri ve onun adına medya yürüttü. Kısa konuşmalar ve mitinglerle geçiştirdi. Eski ABD Başkanı Barack Obama bile Biden için Biden’dan daha fazla çalıştı! Biden’ın dişe dokunur tek bir vaadini bile hatırlamıyorum.
ABD’yi klasik çizgisine döndürüp yönetimi de Demokrat Parti çevreleri ve devletin klasik mekanizmalarına devredecek gibi görünüyor. ABD’nin kurulu düzeni (müesses nizam), finans çevrelerindeki bazı odaklar, elitler ve medya Trump’a karşı resmen savaş yürüttü. Elbette tartışmalar burada bitmeyecek. Trump söylediği gibi süreci yüksek mahkemeye taşır ve itiraz mekanizmasını işletirse kavga büyüyebilir.
Seçim sonucunu en iyi özetleyen başlık buradaki fotoğrafta gördüğünüz gibi The Washington Post gazetesinden geldi. “Bölünmüş bir ülke” diyor gazete. Gerçekten öyle. Ekonomik/sosyolojik kutuplaşmaya ideolojik çatışmalar eklenecek ve sokağa yüksek tansiyon olarak yansıyacak. ABD hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak.
Nerede kalmıştık?
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini satın alması ABD-Türkiye ilişkileri tarihindeki en büyük krizlerden birini tetiklemişti. Washington, bu füzelerden vazgeçilmemesi halinde çok sert yaptırımları devreye sokacağını ve Türkiye’yi F-35 programından çıkaracağını ilan etti. Nitekim Türkiye’nin satın aldığı uçaklar verilmedi, Türkiye ortak üretim programından çıkarıldı ve pilotların eğitimi durduruldu.
Bunun da ötesinde CAATSA başlığı altında bir dizi yaptırım uygulayacağını açıkladı. ABD Başkanı Donald Trump, CAATSA’nın uygulanmasını erteleme yoluna gitti. Bu dönemde ABD Kongresi ve Beyaz Saray’ın önündeki en kritik kararlardan biri S-400 olacak. ABD bu yönde Türkiye’yi daha fazla cezalandırma yoluna gider ve ekonomik yıkıma neden olacak yaptırım kararları alırsa Ankara-Washington ilişkileri tarihin en sıkıntılı dönemine girebilir.
S-400 kadar sıkıntılı başka bir konu ABD’nin, Türkiye tarafından terör örgütü olarak ilan edilen gruplara verdiği destek. ABD Kongresi’nin iki kanadını oluşturan Temsilciler Meclisi’nde Demokrat Parti, Senato’da ise Cumhuriyetçi hakimiyeti –az farkla da olsa- devam ediyor. Türkiye aleyhindeki kararların önemli kısmı buralardan çıkıyor. Özellikle silah satışlarında Senato’nun hayli belirleyici rolü var.
Türkiye mutlaka ABD Kongresi diyaloğunu güçlendirmeli. TBMM önümüzdeki süreçte bu konuda daha aktif rol oynamalı. Trump’ın kararlı tutumuyla Ortadoğu’daki varlığını azaltma kararı alan ABD, yeni dönemde bölgenin gerçekten huzura ve istikrara kavuşmasını istiyorsa Türkiye ile çalışmalı.