Merakla beklenen “İnsan Hakları Eylem Planı Belgesi” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. Hayli kapsamlı metin, 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyeti içeriyor. Eylem planının ortaya çıkmasında Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün büyük emeği var. Ekibiyle birlikte uzun süredir üzerinde çalışıyordu. Çok kapsamlı bir hazırlık yapıldı. Bu süreçte ulusal ve uluslararası kurumlardan görüşler alındı. Kamuoyunun ve ilgili kurumların şikayetleri dinlendi, talepler toplandı. Peki neden böyle bir çalışma yapıldı?
1- Türkiye’nin modern ve demokratik hukuk devleti kimliğini güçlendirebilmek için kapsamlı bir dizi iyileştirmeye ihtiyaç vardı.
2- Geciken adalet ve yanlış uygulamalar nedeniyle yoğun mağduriyetler yaşanıyordu.
3- Türkiye’nin içeride ve dışarıda karnesi yeterince iyi değildi. Yayınlanan çeşitli haritalarda kırmızı, yani ihlallerin yoğun yaşandığı ülkeler arasında gösteriliyordu.
4- Uluslararası ilişkilerde ve zirvelerde Türkiye’nin eleştirilmesine ve raporlara konu edilmesine neden oluyordu. Eylem planı ile gelecek olan yenilikler ve düzenlemelerle Türkiye’nin beklentileri karşılamasının önü açıldı. Açıklanan 9 amaç çok önemli.
Bunlar şöyle sıralanıyor:
1- Daha güçlü insan hakları koruma sistemi.
2- Yargı bağımsızlığı ve adil yargılama hakkının güçlendirilmesi.
3- Hukuki öngörülebilirlik ve şeffaflık.
4- İfade, örgütlenme ve din özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi.
5- Kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesi.
6- Kişinin maddi ve manevi bütünlüğüyle özel hayatının güvence altına alınması.
7- Mülkiyet hakkının daha etkin korunması.
8- Kırılgan kesimlerin korunması ve toplumsal refahın güçlendirilmesi.
9- İnsan hakları konusunda üst düzey idari ve toplumsal farkındalık. Hukuk fakültelerinin eğitim süresinin 5 yıla çıkarılması, gayrimüslim cemaat vakıflarıyla ilgili düzenlemelerin revize edilmesi, iş yükünün azaltılması için hakim ve savcı yardımcılıklarının oluşturulması, dava-icra gibi işlemlerin sadeleştirilmesi, avukatların haklarının iyileştirilmesi, hayvanların şiddete uğramaması için atılacak adımlar benim dikkatimi çeken diğer başlıklar.
Türkiye, AB ile serbest dolaşım müzakerelerinde taahhüt ettiği bazı düzenlemeleri bir türlü tamamlayamamıştı. Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi bu alanda ciddi bir adım. Ancak diğer başlıklar da artık gecikmeden tamamlanmalı. Diğer taraftan bütün bu düzenlemeler yapılırken ben liyakat konusunun unutulmaması gerektiğini düşünüyorum.
İnsanların, doğdukları yer, etnik ve dini kökenlerine bakılmaksızın hukuk önünde eşit görülmesi nasıl vazgeçilmez bir hak ise liyakat da böyle olmalı. Ülkemizde çeşitli nedenlerle liyakat ilkesinden uzaklaşıldı. Kamudaki görevlendirmelerde çeşitli cemaatler, dernekler, gruplar, belli görüş ve okul mensupları öne çıktı. Hatta bu tercihler özel sektör kuruluşlarında bile kendisini hissettirdi.
Birçok gelişmenin önünü tıkayan ve hayli adaletsiz bir durum oluşturan liyakat erozyonunun önüne geçmek için gerekli adımların atılmasını dilerim. Türkiye gibi FETÖ darbe kalkışmasını yaşamış bir ülkenin buna benzer mikro yapılara her ne sebeple olursa olsun geçit vermemesi gerekir. İnsanlar belli görevlere gerçekten bileğinin hakkıyla gelebilmeli.