Dünyanın en değerli kaynaklarından, aynı zamanda Libya’dan Irak’a İran’dan Suriye’ye kadar çatışma bölgelerindeki istikrarsızlığın en önemli sebeplerinden biri, enerji. Çocukluğumuzdan bu yana Türkiye’nin zengin yeraltı kaynaklarına sahip olduğu iddiasını çok duyuyorduk. “Bulundu, bulunacak” derken yıllar geçti. “Petrol var ama çıkarmamıza izin verilmiyor” diyenler de oldu. Sonraki yıllarda Türkiye önemli bir transit ülke kimliğiyle öne çıktı.
Azerbaycan, İran, Irak ve Rusya’dan petrol ve doğalgaz boru hatlarıyla topraklarımıza taşındı. Bunların bir kısmının bizim üzerimizden ihracı için anlaşmalar imzalandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünkü açıklamasıyla Türkiye, tarihinde ilk kez elle tutulur şekilde zengin bir enerji kaynağına uzanıyor.
Bu ülkenin vatandaşı olarak çok sevindim, yerli imkanlarla başlatılan araştırma ve sondajın işe yaramasından mutluluk duydum. Berat Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde sondaj ve sismik araştırma gemilerinin alınması kararının ne kadar isabetli olduğu da ortaya çıktı. Albayrak, yıllar önce Ankara’da bir araya geldiğimizde bu günlere ulaşacağımıza dair inancını dile getirmişti.
Milli ve yerli enerji hamlesinin stratejik değeri, içinden geçtiğimiz günlerde yaşanan olaylarla kendisini gösteriyor. Ülkelerin bağımsızlığı, güvenliği ve istikrarı için enerji hayati önemde. Türkiye her yıl 50 milyar dolarlık bir kaynağını enerji ihtiyacı için yurt dışına ödüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk etapta 320 milyar metreküplük rezerve ulaşıldığını duyurdu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in yaptığı açıklamaya göre bölgede daha geniş ve derin noktalarda yapılacak yeni sondajlar sayesinde başka zengin yataklara da ulaşmak mümkün. Mülkiyeti ve ekipmanları Türkiye’ye ait olan Fatih, Yavuz ve Kanuni gemileri sondaj çalışmalarına devam edecek.
Barbaros ve Oruç Reis de sismik faaliyetlerini sürdürecek. Bu sonucun alınmasında Bakan Albayrak’la birlikte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ve Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar’ın da çok önemli katkıları var. Fatih Dönmez, CNN Türk’teki programımda sondaj çalışmalarına ağırlık vereceklerini açıklamıştı. Bakan Dönmez dün Fatih sondaj gemisinden yaptığı konuşmada yerli ve yabancı uzmanlara baskı yapıldığını ancak buna boyun eğmeyen iki Avrupa Birliği vatandaşı uzmanın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçtiğini söyledi.
O kişilerin hangi ülkelerden olduğunu soruşturdum, birinin Hırvat, diğerinin İskoç (Birleşik Krallık) vatandaşı olduğunu öğrendim. Doğalgazın sondajı, çıkarılması ve ihtiyaç duyulan noktalara ulaşması oldukça maliyetli bir iş. İçinden geçtiğimiz dönemde başka ülkelerin de gaz bulmasıyla doğalgaz piyasasında dalgalanmalar yaşanıyor. Ancak ne olursa olsun Türkiye’nin bu keşfi çok ciddi moral oldu.
Türkiye kendi imkanlarıyla çok kritik bir aşamaya geçebildiğini kanıtladı. Enerji maliyetimizi düşürebilir, ödemeler dengesinde döviz baskısını hafifletirsek bütçede kalan paramız üretime, kalkınmaya, büyümeye aktarılabilir. Eğitim, sağlık ve insanların yaşam kalitesinin artırılması için projelere imza atılabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazın çıkarılması için 2023 hedefini koydu.
Normal şartlar altında 7-8 yıllık süreci, böylece 3 yıl gibi olağanüstü kısa bir zaman diliminde gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz. Hızlandırılmış projeleri Türkiye savunma sanayiinde gerçekleştirmeyi başardığına göre neden benzer durum enerji alanında olmasın? Bölgesel bir güç durumunda bulunan Türkiye, tarihi, kültürel birikimi, genç ve dinamik nüfusu, stratejik önemi, pazar özellikleri ve sunduğu diğer fırsatların yanına şimdi bir de enerji kaynağı boyutunu ekliyor. Ülkemize hayırlı olsun.