İki gündür NATO zirvesine evsahipliği yapan Londra’dayız. Küresel ekonomideki çalkantı ne kadar fazla olursa olsun bazı yerler çok etkilenmiyor. Londra bunların başında geliyor. Brexit belirsizliği nedeniyle bazı şirketlerin çıkış kararı alması ve konut fiyatlarında küçük bir gerileme olmasına karşın hâlâ dünyanın en gözde yerleri arasında.
Londra sadece uluslararası bankacılık ve sigortacılık sisteminin değil İslami finansın da merkezi. Dünyanın her yerinden varlıklı insanların güvenli liman olarak akın ettikleri bir yer.
Özellikle Körfez ülkelerinden zengin Araplar, Ruslar hatta ülkelerindeki ekonomik krizden kaçan Kıbrıslı Rumlar ve Yunanlar önemli oranda varlıklarını buraya taşımış. Son dönemde Çin’den de büyük akın var. Farklı dönemlerde Türkiye’den gelenlerin sayısı da az değil.
Londra’nın ünlü otellerinin önü Arap ülkelerinden gelen ve uzun süre şehirde kalanların ultra lüks araçlarıyla dolu.
İnsanlar burayı güvenli liman olarak görüyor. Londra oldukça liberal bir yer olmasına karşın İngiliz hükümeti kara parayla mücadele kapsamında büyük miktarda para transfer etmek isteyenleri sıkı bir denetimden geçirdikten sonra ülkeye kabul ediyor.
İngiltere’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden biri olması, Birleşik Krallık’ın uluslararası etkinliği, AB üyesi olması ancak Schengen sınırlarının dışında yer alması, açık toplum özellikleri, iyi işleyen hukuk ve demokrasi, İngiltere’yi yabancılar açısından cazip hale getiren faktörler arasında. Şehir, turizm verileri açısından da çok iyi durumda.
2018 yılında 19 milyon turist sayısıyla dünyanın en fazla gidilen üçüncü lokasyonu olmuş. Londra’nın çarpıcı özellikleri var. Tarih ve kültür mirası çok iyi korunuyor, gelenekler ilgi çekici şekilde yaşatılıyor. Bununla birlikte Avrupa’nın diğer ülkeleri gibi köhne ve yorgun bir izlenim vermiyor.
Londra geleneksel olduğu kadar modern de bir yer. Şehrin merkezi yerlerindeki klasik yapılar iyi korunurken, Thames Nehri yakınında akıllı binalar yükseliyor. Metro sistemi biraz eskimekle beraber etkinlik açısından dünyanın en iyileri arasında. Buna karşın dünyanın bütün büyük metropolleri gibi ciddi trafik sıkışıklığı yaşanıyor. Yaygın toplu ulaşım imkanlarıyla birlikte Londra gerçek anlamda yaya dostu bir şehir.
Bisiklet yolları da çok yaygın. Kişi başına düşen yeşil alan miktarında dünyada ilk sıralarda. Parklar ve bahçeler, pırıl pırıl. Belediyenin yanı sıra Kraliyet Ailesi de kamuya açık ve kolay erişilebilir olmasına büyük özen gösteriyor.
Bütün bu özellikler alt alta sıralanınca Londra, dünyanın en fazla merak edilen, ziyaret edilen ve yerleşilmek istenen şehirleri arasında zirveye yükseliyor. Her yerden talep bu kadar fazla olunca fiyatlar da aşırı derecede tırmanıyor. Bugün Londra açık ara dünyanın en pahalı şehirlerinden biri durumunda.