Türkiye’nin önde gelen kurumları, koronavirüs (Covid-19) salgını sonrasında nelerle karşılaşacağımıza dair fikirler üretmeye devam ediyor. Doğru analizlerin paylaşılması, geleceğin planlanması açısından son derece kritik önemde. Dışişleri Bakanlığı farklı alanlarda uzman isimlerin görüşlerini bir araya topladı. Söz konusu rapor, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran’ın koordinasyonu, Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden (SAM) Ufuk Ulutaş’ın editörlüğünde gerçekleştirildi.
Dışişleri’nin çalışmasında, bu süreçte tıbbi istihbaratın öne çıkacağı, ABD-Çin rekabetinin sertleşeceği, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yerine yeni ve daha etkili bir yapının kurulabileceği dile getiriliyor. Türkiye ilgili tahminlerde ise bu salgını bölge ülkelerine ve rakiplere göre daha az maliyetle atlatmamız halinde Libya’dan Kıbrıs’a ve Suriye’den Irak’a kadar uzanan geniş coğrafyada üstünlük kurabileceğimiz dile getiriliyor.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) geçtiğimiz günlerde Nail Olpak başkanlığında düzenlediği online seminere Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil ve Massachusetts Institute of Technology’den (MIT) Prof. Dr. Daron Acemoğlu katıldı. DEİK toplantısında, uzmanların paylaştıklarından şu sonuçları çıkardım:
- Tam anlamıyla normalleşmenin olabilmesi aşı ve ilaç üretimine bağlı. Dünya üzerindeki herkesi rahatlatacak etkili bir uygulama için de 1 veya 1.5 yıllık sürenin geçmesi gerekli.
- Koronavirüs salgını 100 yılda bir karşımıza çıkan türden. Ancak önümüzdeki 10 yıl içinde benzer sorunlarla mücadele etmek zorunda kalabiliriz. Dünya sistemi bu riske göre düzenlenmeli.
- Bir tarafta Brexit, diğer tarafta zayıf Avrupa Birliği ve yönetim sorunları yaşayan ABD nedeniyle küresel çapta büyük güçler salgına beklenen müdahaleyi yapamadı. Salgının başladığı Çin’den de kafa karıştıran haberler geldi.
- Bir virüsün dünyayı ne hale getirebildiğini gördük. Yılda 1 trilyon doları savunma bütçesine ayıran ABD en kritik zamanda New York gibi bir yere solunum cihazı gönderemedi. Bu deneyimler, askeri harcamaların bir bölümünün tıp alanına aktarılmasına yol açacak.
- Zira kötü niyetli kişi ve grupların, terör örgütlerinin virüs geliştirmeye ve biyolojik silahlara yönelmesi söz konusu olabilir.
- İklim değişikliği, sağlık, medikal bilimler ve çevrenin korunması gibi konulara daha fazla konsantre olmak zorundayız.
- Tünelin ucunda henüz ışık görmedik “Salgın bitti kurtulduk” diyebileceğimiz durumda değiliz. Virüs ikinci, üçüncü ataklarla gelebilir.
- Gözler, Gilead, Roche, Pfizer, Sanofi, Eli Lilly, Novo Nordisk gibi ilaç şirketlerinde. Türkiye’de de Tarım Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı bünyesinde ilaç-aşı takip çalışmaları yapılıyor. Bu konuda sonuca ulaşacak ülke, şirket veya kurumlar büyük prestij kazanacak. Dışişleri Bakanlığı ve DEİK’in çalışmaları önümüzdeki günlerin bilgi, yazılım, programlama, koordinasyon, işbirliği ve analiz gücünün öne çıkacağı bir dönem olacağını gösteriyor.