Normalleşme

En fazla duymak istediğimiz kelime bu galiba: Normalleşme. Hayatımıza kaldığımız yerden devam edebilecek miyiz? Birtakım limitler dahilinde olsa da rutin yaşam çalışmaya başlayacak mı? Yanıtı biraz karışık. Bugüne kadar en fazla konuşulan ve adeta slogan haline gelen ifade şu oldu; “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” Bunu dile getirenler özellikle üretim, tüketim ve lojistik gibi alanlardaki köklü değişime dikkat çekiyorlar. Sadece bununla da sınırlı değil teknolojinin kullanımından uluslararası ilişkilere kadar bir dizi alanda ciddi dönüşüm görülecek. Şu gelişmelerin yaşanabileceğini düşünüyorum:

1- ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşının büyük bir kas gösterisine dönüşme ihtimali yüksek.

2- Avrupa Birliği’nde çözülme ve karşıtlık ilişkisi daha da artacak.

3- Teknoloji şirketleri ve yazılımcıların önemi artacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı 1 milyon yazılımcı önerisini çok önemli buluyorum.

4- Siber güvenlik, biyolojik araştırmalar ve tarım öne çıkacak. Sağlık ve gıda arzı en stratejik konulardan biri olarak gündemimize yerleşecek.

5- İnsanlar doğayı talan etti, denizler kirlendi, ormanlar yakıldı, şehirler tanınmaz hale geldi. Koronavirüs salgını dünyadaki doğal dengenin ne kadar hasar aldığını ortaya çıkardı. Bunun üzerine daha fazla düşüneceğiz, farkındalık artacak. Basın ve ifade özgürlüğü, demokratik ve şeffaf yönetimin değeri de anlaşılıyor diye düşünüyorum.

Çin Halk Cumhuriyeti’nde açık bir tartışma ortamı olsaydı ve medya rahatlıkla görevini yapabiliyor olsaydı, Çin ve dünya bu kadar zarar görmeden virüsün üzerine gidilebilirdi. Büyük ölçekli senaryolar bir tarafa “normal” yaşamın başlayabilmesi için 3 şey gerekli:

1- Koronavirüsün mutasyona uğraması, hastalık yapma veya yayılma gücünü yitirmesi.

2- Aşı bulunması ve dünyadaki herkese yetecek kadar üretilmesi. Bunun için minimum 6 ay ile 1.5 yıl arasında bir süreçten bahsediliyor.

3- Hastalığın tedavisini sağlayacak bir ilaç geliştirilmesi. Sözünü ettiğim alanlarda ilerleme sağlanamaması halinde önümüzdeki aylar hatta yıllar boyunca salgının etkileriyle yaşamayı öğrenmek zorunda kalacağız. Bugün 23 Nisan Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağanı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun.

Bu önemli günü şimdi farklı bir coşkuyla kutluyoruz. Cumhurbaşkanlığı 23 Nisan’a özel “7 Tepenin Şehri İstanbul’dan 7 Kıtaya” isimli müzik ve sanat etkinliği düzenliyor. Dünyaca ünlü sanatçılarımızın sembol mekanlarımızdaki faaliyetleri İletişim Başkanlığı hesaplarından yayınlanacak. Sevgi ve birlik çağrısı yapılacak.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin de kuruluşunun tam 100. yılı. CNN Türk’teki Hafta Sonu programıma konuk olan TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop akşam 21.00’de herkesi, balkonlarda, bulundukları ortamlarda İstiklal Marşımızı söylemeye davet etmişti. Bizi birleştiren en önemli sembollerimizden olan marşımızı hep birlikte söyleyeceğiz. Bütünlüklü ve çok güzel bir görüntü ortaya çıkacağını düşünüyorum.