Otobüs kazaları her yerde yaşanıyor ama bizdeki boyutta değil. Bu sıklıkta kaza, belli bir gelişmişlik seviyesinin üzerindeki yerlerde meydana gelmiyor. Bunlar daha çok Bangladeş, Pakistan, Hindistan gibi ülkelerde görülen tipte ve yoğunlukta olaylar. Tekrar hatırlayalım; Manisa’da 6 kişinin yaşamını yitirdiği kazanın ardından Balıkesir’de kontrolden çıkan otobüs, 15 kişiye mezar oldu. Aynı gün İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde minibüsün şarampole yuvarlanması sonucu 8 kişi hayatını kaybetti. En son Uşak`ta devrilen otobüste 30 kişi yaralandı. Üst üste yaşanan faciaların ardından gözler otobüs firmalarına ve ulaşım güvenliğine çevrildi. Bu felaketler neden yaşanıyor, nasıl önlem alınmalı?
1) Yaşam ve çalışma koşulları insanca değil. Âdeta 19. yüzyıl şartlarında görev yapıyorlar. Maaşlar çok düşük. Korsan şoförler var. Kayıt dışı rekabet söz konusu. Sürücüler haftada 6 gün, günde en az 9 saat direksiyon sallıyor.
2) Uyku çok önemli faktör. Sürücülerin doğru şartlarda, mümkünse karanlıkta ayaklarını ve bacaklarını tam uzatarak uyumaları şart. Koltuğa uzanmak ve şekerleme yapmak uyku değildir. Mikro uyku şeklinde göz kapanmaları aracın direksiyon hâkimiyetinin yitirilmesine neden olur. Saniyenin onda biri şeklindeki göz kapanması bile kazaya sebebiyet verebilir.
3) Sürücüler mola yerlerinde çok ağır ve hızlı yemek yiyorlar. Bu durum herhangi bir sağlık sorunu olmayan insanın dahi yavaşlamasına ve uyumasına sebep olabilir. Mola yerlerindeki durumlar iyileştirilmeli. Alkol ve uyuşturucu alıp almadıkları iyi kontrol edilmeli. Havacılıkta olduğu gibi etkili denetlenmeli ve bunları yapanların ilişiği kesilmeli.
4) Sürücülerin kaza geçmişi mutlaka takip edilmeli. Kırmızı ışık ve hız ihlalleri kayda alınmalı.
5) Araçları kullananlar, güvenli sürüş teknikleri, ilkyardım ve psikoteknik konusunda eğitimden ve denetimden geçirilmeli.
6) Otobüs ve minibüslerde emniyet kemeri bulundurulması ve kullanımı zorunlu hâle gelmeli. Emniyet kemeri kullanmadığınız zaman olası kazada savrulma ve hatta aracın dışına fırlama riskiniz çok yüksek.
7) Dijital takograf çok dikkatli denetlenmeli. Otobüs yenileyen firmalara vergi indirimi gibi çeşitli destekler sağlanmalı. Kazalar uçaklardaki gibi bilimsel yöntemlerle analiz edilmeli, sonuçları kamuoyuyla paylaşılmalı.
8) Bilet fiyatları mutlaka düzenlenmeli fakat doğrudan müdahale doğru değil. Sadece bir çerçeve belirlenmeli, tıpkı uçaklarda olduğu gibi.
9) Bazı otobüslerin teknik özellikleri yetersiz. Kış aylarında yanlış ve bakımsız lastik kullanıyorlar. Yaz aylarında daha çok sürücü uyumaları ve kontrol kaybı kazaları yaşanırken kış döneminde uygun olmayan lastik kaynaklı trajedilere tanık oluyoruz.
10) Otobüs firmaları dikkat çekici logolar ve sloganlarla yolcuları etkilemeye çalışıyor. Daha fazla konfor donanımları ve ikramlara odaklanıyorlar. Sadece konfor değil, güvenlik donanımları tam olmalı. Araçlarda şerit takip, yakın takip, kör nokta asistanları, 360 derece kamera bulunmalı.
Bunları harfiyen yerine getirirsek ölümlü ve yaralanmalı kazaların ciddi oranda önüne geçebileceğimize inanıyorum.