Türkiye’nin yaşadığı deprem felaketinde doğrudan arama kurtarma çalışmalarına katılan ve yaraların sarılması için seferber olan ülkelerin her birinin katkısı çok değerli. Bir kişi de olsa 500 kişi de olsa ayrım yapmadan hepsine büyük teşekkür borçluyuz. Yüze yakın ülke ve uluslararası toplum yardım elini uzattı. 11 bin personel bizzat çalışmalara katıldı, ülkemize 443 insani uçuş yapıldı. 42 ülkenin lideri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a taziye telefonu açtı. Bazı ülkelerin yardım faaliyetlerinin altını özellikle çizmek istiyorum. Bu ülkeler arasında İsrail var.
İsrail’den gelen ve sayıları 450’yi bulan asker ve sivil görevli şu ana kadar 18 kişiyi enkaz altından sağ çıkardı. Kahramanmaraş’ta bir İsrail Sahra Hastanesi kurdular. Bu hastane 7 gün 24 saat esasına uygun olarak hizmet veriyor. Ayrıca şehirdeki Necip Fazıl Hastanesi’nde 40 İsrailli doktor, hemşire, eczacı, röntgen ve laboratuvar teknisyeni, paramedik tıbbi personel yaralılara hizmet vermeye başladı. İsrail’den kurulan hava köprüsüyle tam 70 ton yardım malzemesi taşındı.
İKİ KRİTİK ÖZELLİK
İsrail ekibinin iki temel özelliği bulunuyor: Birincisi, Türkiye’ye gelen en kalabalık arama kurtarma ordusu olması. İkincisi, haritalama, enerjiye gerek duymadan su arıtmak gibi yüksek teknolojileri sahaya yansıtmaları. İsrail drone’ları, insanların giremediği, göremediği noktalara hızlıca ulaşarak yaşam belirtisi olup olmadığını algılıyor. Yapay zekâ destekli mikro drone, girdiği binanın üç boyutlu modelini çıkarıyor, ayrıca yüz tanıma teknolojisinden yararlanıyor.
Bunların yanında İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, dayanışma göstermek üzere salı günü Türkiye’ye geldi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ortak bir basın toplantısı düzenledi. İsrail Hahambaşısı David Lau, dindar Yahudiler için çalışmanın yasak olduğu Şabat Günü’nde de deprem bölgesindeki arama kurtarma çalışmalarının sürdürülmesini istedi. İsrail’de birçok kamu binası ve özel yapının üzerine Türk bayrakları yansıtıldı, taziye mesajları gösterildi.
İsrail’in Ankara Büyükelçisi Irit Lillian bütün süreci yakından takip etti, ülkesi ile deprem bölgesi arasındaki iletişimi sürekli açık tuttu. İsrailli ekipler canla başla insanlara yardım için kolları sıvamışken özellikle sosyal medyada ve kimi çevrelerde saçma sapan ithamlar ve komplo teorilerine rastladım. Fakat bunlar elbette ciddiye alınacak şeyler değildi. Esas olan, birbirlerine yakın ve dost iki halkın zor zamanlarda da dayanışma göstermiş olmalarıydı.
İsrail ile Türkiye’nin her alanda yakın iş birliği içinde bulunması bölgemizin, Ortadoğu’nun istikrarı ve güvenliği için hayati önemde. İki ülkenin sıkı ilişkilere sahip olduğu geçmiş dönemlerde bunun çok somut faydaları ortaya çıkmıştı. Son bir iki yıldır ilişkilerin soğukluğunu gidermek ve yeni bir başlangıç yapmak için iki ülke liderlerinin öncülük ettiği bir ortam oluştu.
Yakınlık o kadar çok boyutta kendisini gösteriyor ki, Türk Hava Yolları’nın (THY) dünyada en fazla sefer düzenlediği ve transit yolcu taşıdığı şehirlerden biri Tel Aviv. İki ülke arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 10 milyar dolar. Bütün bu saydığım şeyler İsrail ve Türkiye’nin aynı coğrafyayı paylaşan iki güçlü komşu olarak dayanışma içinde bulunmasının önemini gösteriyor. El ele verince birçok sorunu geride bırakmak, anlaşmazlık konularında da uzlaşma zemini bulmak mümkün oluyor.