Dünya çapında çok önemli başarılar elde eden sanatçımız Fazıl Say “Suya Yazılan” adında yeni bir kitap kaleme aldı. Romancı Yayınları’ndan çıkan kitabı büyük bir ilgiyle okudum. Fazıl Say gibi çok çalışkan ve yetenekli bir sanatçının gözüyle müzik dünyasına açılan kapıdan bir yolculuk yaptım. Sanatçı; çevre, doğa, bilim ve insanlığın geleceği konusundaki görüşlerini de paylaşmış. Kitapta müzik serüvenini, sevdiği bestecileri, etkilendiği eserleri, orkestraları anlatıyor.
Ankara, Berlin, New York, İstanbul, Urla arasında geçen hayat, ünlü isimler, yerler, sıra dışı olaylar hepsi bir arada. Fazıl Say, 50 yıllık müzik hayatında şimdiye kadar 85 eser yazmış. Üç bin dolayında konser vermiş. Gerçekten âdeta her anı dolu bir hayat. Genellikle bu disipline atıfta bulunuyor ve kitap “Zamanı kullanmayı, sükuneti korumayı, içtenliğe inanmayı öğren...” ifadesiyle anlatmaya başlıyor.
‘Beyin göç edince ruh yalnız kalır'
“Acaba benim sevdiğim eserleri Say da beğeniyor mu, Bach hakkında ne düşünüyor, maraton temposunda dünya şehirlerini dolaşarak konserden konsere çıkabilmek için nasıl hazırlanıyor, Beethoven’ın bazı eserlerini duymadan bestelemesi hakkında ne düşünüyor?” merakıyla sayfaları çevirmeye başladım. Fazıl Say, kültürler arasında köprü kuran isimlerden.
Batı’dan aldıklarını Anadolu’ya taşıyor; Türkiye’de edindiği birikimi de Batı’ya götürüyor. Bu etkileşimi “Benim için Sivas’ın köyünde verdiğim konser ile Viyana’da, New York’ta, Tokyo’da verdiğim konser özünde eşit önem taşır” ifadesiyle tarif ediyor. Birçok kişi hayatının belli dönemlerinde, türlü nedenlerle “Acaba Türkiye’den ayrılsam ve başka bir ülkede kariyer arayışına girsem mi?” diye düşünmüş olabilir.
Yurtdışında yaşamanın nasıl olduğunu Fazıl Say’dan dinlemelisiniz. Kitapta bu konuyu anlattığı bölüm çok ilgimi çekti. Say, “Beyin göç edince ruh yalnız” diyor. İnsanlar birbirlerini “Hangi müzikleri dinliyorsun” sorusuyla belli bir çerçeveye oturtmaya çalışırlar. Bazen sert tartışmalara kadar gider. Fazıl Say, müzik türlerinin eleştirilmesine, küçük görülmesine şiddetle itiraz ediyor.
Düellocu besteci
- Nâzım Hikmet Oratoryosu’nun seslendirildiği konserde elektriklerin kasıtlı olarak kesilmesi ve konserin kamera ışıklarıyla güçlüklü devam etmesi. Zuhal Olcay’ın Memleketim şarkısını söylemeye başlamasıyla elektriklerin gelmesi!
- Piyanoyu sahneye sokmak için yıkılan bir duvarın hikâyesi.
- Yapay zekânın Beethoven’in 10. Senfonisi’ni besteleme çabası.
- Bach’ın, eserlerini beğenmeyenleri düelloya davet etmesi.
- Gözleri görmeyen Japon çocuğun çaldığı eser.
- Volta atmanın genetik olarak kendisine ve kızına nasıl geçtiği.
- Piyanistlerin çalarken mırıldanmalarının sebebi.
- Müzik eserlerindeki 70 yıllık telif kuralı.
- Modern piyanolarla Beethoven çalmanın zorluğu.
- “Türk Beşlileri” hakkında ağır bir yorum yapan tarihçi hakkındaki görüşleri…
Say’ın yeni kitabını keyifle okudum, dikkatimi çeken çok şey oldu, epeyce notlar aldım ancak bu köşeye sığdırabilmem imkânsız. İlk fırsatta Fazıl Say’ın yıllar önce çıkan kitaplarından biri olan “Uçak Notları”nı da okumak istiyorum.