Uçak düşürülme hadisesinden sonra bir felaketin eşiğine doğru ilerleyen Türkiye-Rusya ilişkileri Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in olağanüstü çabasıyla normalleşme sürecine girmişti. Geçen zaman diliminde başta ekonomi olmak üzere bir dizi alanda ağır maliyetler ortaya çıksa da iki ülkenin çatışma ortamına sürüklenmemiş olması hepimize nefes aldırdı. Ankara’da Rusya Büyükelçisi’nin katledilmesi ikinci büyük test olarak karşımıza çıktı.
Ancak Ankara ve Moskova bu korkunç olayı da soğukkanlılıkla yönetmeyi başardı. İki büyük krizi aştıktan sonra hızlı bir normalleşme sürecine girdik. Makro projeler dâhil bir dizi alanda çok önemli adımlar atıldı. Türkiye çok stratejik bir kararla Rusya’da S-400 hava savunma sistemleri almaya karar verdi. Üstelik ABD ve NATO’nun şiddetli itirazlarına rağmen. Bütünüyle Rusya’nın imzasını taşıyan Akkuyu nükleer santralinin yapımı devam ediyor.
Doğalgaz alımı konusunda da Türkiye büyük oranda Rusya’ya bağımlı durumda. Rusya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı 7 milyona ulaştı, vizelerin kaldırılması yönünde girişimler başlatıldı. Türkiye’de yapılan anketlerde en güvenilen yabancı lider sıralamasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin birinci çıkıyor. Erdoğan ve Putin dünyada en sık bir araya gelen liderler arasında.
Türkiye stratejik düzeyde Rusya ile bu kadar ciddi yakınlaşma adımları atarken Moskova’da aynı doğrultuda hareket ettiği söylenemez. Türkiye’nin doğrudan güvenliğini ilgilendiren iki hayati konuda Rus yönetiminin tutumu derin hayal kırıklığı yaratıyor. Rusya, PKK-YPG’yi terör örgütü olarak görmüyor ve zaman zaman kullandığı bir aparat olarak değerlendiriyor.
Erdoğan’ın bütün baskılarına rağmen Putin bu konuda beklentileri karşılayacak politika değişikliğine gitmedi. Çok daha tehlikeli ve sıcak olan konu Rusya’nın Beşar Esad’a verdiği kayıtsız şartsız destek. Esad’ın milyonlarca insanı açıkça öldürmüş ve göçe zorlamış olmasına karşın Rusya, zalim Şam yönetiminin yüzde yüz yanında durmaya devam ediyor.
Rusya Esad’a o kadar kol kanat germiş durumda ki, kadın-çocuk milyonlarca sivilin sınırımıza sıkıştığı şu günlerde bile Suriye rejimini durduracak adım atılamıyor. Bugüne kadar bütün imkânlarını Suriyeliler için seferber eden Türkiye’nin her yer ağzına kadar sığınmacıyla dolmuşken bir kez daha kapıları açabilmesi mümkün değil.
Rusya bir büyük devlettir ve bu ölçekteki ülkeler uzun soluklu bir vizyonla hareket ederler. Türkiye-Rusya ilişkisi Suriye’den ibaret değil. Geniş bir coğrafyada enerjiden tarıma kadar birçok konuda hayati işbirliği potansiyeli olan iki ülkeden söz ediyoruz.
Ankara, NATO ile arasına mesafe koymak pahasına Moskova ile her düzeyde bu kadar yakınlaşmışken, eli kanlı bir diktatörü korumak adına Rusya, Türkiye’yi hiçe sayan akıl dışı bir pozisyonda ısrar etmez diye umuyorum.