Seçim sonrasında Türkiye’nin en sıcak başlığı ekonomi. Bununla birlikte dış politikada atılacak adımlar ve öncelikler birçok açıdan belirleyici olacak. Türkiye son bir yıldır yakın coğrafyası dahil bir dizi ülke ile normalleşme adımları atıyor. Önce İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ile ilişkilerin onarılması için girişimler başlatıldı. Çok da olumlu sonuçlar alındı. İsrail ile karşılıklı olarak büyükelçiler atandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog arasında samimi bir diyalog oluştu.
İki ülke de birbirlerinin hassasiyetlerine özen gösteriyor. İstihbarat alanı dahil bir dizi alanda yakın iş birliği var. Keşke daha önce de bu tercih kullanılsaydı ve neredeyse 10 yıllık bir süre kaybedilmeseydi. İsrail ile ilişkilerin bozulması Türkiye’nin ABD yönetimi ve Kongresi ile yaşadığı sorunların daha da derinleşmesine ve bir anlamda Ankara’nın Rum ve Ermeni lobilerine karşı yalnız kalmasına neden oldu. Zira geçmişte en kritik konularda Yahudi lobisi ve İsrail, Türkiye’ye ciddi destek sağlıyordu.
Bununla birlikte İsrail ile diplomatik ilişkilerin en sıkıntılı olduğu zamanlarda bile dış ticaret hacmi çok iyi seviyede seyretti. Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ile de normalleşme kararı sonrasında Erdoğan’ın öncülük ettiği hızlı bir onarım süreci başladı. Benim izlenimim Mısır ile yakınlaşmanın biraz daha yavaş ilerlediği yönünde ancak her iki tarafta da yeni bir sayfa açma iradesi söz konusu. Türkiye’nin en uzun süre ilişkilerinin dip seviyede olduğu Suriye ile de bir arayış var. Erdoğan’ın isteği, Suriye lideri Beşar Esad ile yeniden görüşmelere başlamaktı.
Ancak Şam’ın öne sürdüğü belli şartlar ve bazı konulardaki isteksizliği nedeniyle bu konuda beklenen gelişmeler yaşanmadı. Bu arada çok uzun bir aradan sonra Suriye yönetimi Arap Birliği toplantılarına davet edildi. ABD ve Avrupa tarafında Esad henüz resmi bir muhatap olarak görülmese de sahadaki pratik nedenler sebebiyle Esad ile temas kaçınılmaz görünüyor. Suriye konusu Türkiye’ye hiç kuşku yok ki ekonomik, politik ve insani boyutlarda çok ağır bir maliyet çıkardı.
BATI VE RUSYA
Seçim sonrasında dış politika tercihleri tanımlanırken Batı ile ilişkilerin nasıl seyredeceği Rusya ile şimdiki hızla mı gidileceği önemli sorular arasında. NATO ve ABD, Ankara ve Moskova’yı aşırı yakınlaşmış olarak görüyor ve bu konudaki rahatsızlığını sıklıkla dile getiriyor. S-400’lerden Akkuyu Nükleer Santrali’ne kadar bir dizi alanda stratejik tercihlerin Rusya yönünde kullanılması eleştiri konusu oluyor.
Erdoğan ile Putin arasında çok sıkı bir diyalog var. Dünyada neredeyse en sık görüşen ve ikili düzeyde bir araya gelen liderler konumundalar. Bu yakınlaşma Türkiye’nin Batı ile ilişkilerindeki zayıflama sürecine paralel gelişti. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün paylaştığı bir tweette Rusya konusunda sert bir uyarıda bulundu ve Moskova’ya mesafe konulacağı izlenimini verdi.
Dolayısıyla sandıkta sonuç çıktıktan sonra Ankara’nın Moskova-Washington dengesinde nerede konumlanacağı bütün başkentlerde yakından izlenecek. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu sabah saat 10.00’da CNN Türk’te canlı yayın konuğum olacak. Antalya’da gerçekleştireceğimiz özel yayında Türk dış politikasında son 20 yılın dikkat çeken adımlarını ve önümüzdeki süreçte olası gelişmeleri ele alacağız. Ayrıca Bakan’ın bugüne kadar yaşadığı ve karşılaştığı bazı sıra dışı olayları konuşacağız.