Giriş
İsrail ile Hamas çatışması Gazze’nin merkezinden Refah’a sıçramıştı. Şimdi de Hizbullah’ın daha fazla müdahil olmasıyla bu kez Lübnan savaşın içine çekiliyor. İran yanlısı Hizbullah, Lübnan’da son derece güçlü bir askeri ve siyasi yapıya sahip. Lübnan’ın güney sınırlarını büyük oranda kontrol eden Hizbullah uzun süredir İsrail ile düşük yoğunluklu çatışmanın içindeydi. Ancak bu kez karşılıklı tehditlerle iki tarafın birbirlerine bütün güçleriyle saldırması söz konusu. Hizbullah, araç-gereç ve vurucu güç açısından Hamas ile mukayese edilemeyecek üstünlükte. Sahip oldukları binlerce füzeyle İsrail’e zarar verebilecek durumda. İsrail’in ünlü “Demir Kubbe” savunma sistemi Hizbullah tarafından fırlatılan füzelerin bir kısmını yakalayamayabilir.
Bu durumda İsrail’de yüzlerce sivil canlı kaybı yaşanabilir. Kuşkusuz bu ihtimal İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu içeride daha fazla sıkıştırabilecek bir dalgayı tetikleyebilir. İsrailliler bir yıldır yoğun şekilde devam eden savaş nedeniyle canları burnunda yaşıyor. Günlük hayat çok kötü etkileniyor. Bazı mallar kolay bulunmuyor, ürünlerin fiyatı yükseliyor. Uçak seferleri sınırlandığı için milyonlarca kişi İsrail içine âdeta hapsolmuş durumda. Kuşkusuz geniş çaplı bir İsrail- Hizbullah savaşının en fazla zarar vereceği yerlerin başında Lübnan geliyor. İsrail de savaş uçaklarını kullanarak karşı tarafa ağır kayıplar verdirebilir. Lübnan zaten onlarca yıl aralıklarla devam eden iç savaşın yorgunluğunu yaşıyor. Çökme aşamasına gelen ekonomi nedeniyle milyonlarca insan bugün bile feci şartlarda yaşıyor. Tansiyonun yükselmesi ve çatışmaların yaygınlaşması Lübnan’daki durumun çok daha kötüleşmesine neden olacak. Bu süreçten Hizbullah’ı bir aparat olarak uzaktan kumandayla kullanan İran, kısa vadeli kazanım elde edebilir. Ancak İran’ın üzerindeki uluslararası baskının daha fazla artacağına şüphe yok. Kesin olan şu: Ortadoğu’daki kanlı savaşlarda kazananı olmayan, herkesin kaybedeceği bir aşamaya geçiliyor.
RUSYA’DAKİ TERÖR DALGASI
Rusya Federasyonu üç ay arayla ikinci büyük terör saldırısıyla sarsıldı. 130 kişinin hayatını kaybettiği ilk olay başkent Moskova’da gerçekleşmişti. İkinci saldırı Rusya’nın güneyindeki Dağıstan Cumhuriyeti’nde yaşandı. Kilise ve sinagogları hedef alan eylemde en az 19 kişi öldü, 25 kişi yaralandı. Olayın arkasında aşırı dinci grupların olduğu düşünülüyor. Moskova’daki saldırıyı da DEAŞ üstlenmişti.
Çeşitli ülkelerdeki aşırı dinci damardan beslenen ve saldırılarını dini motivasyonla gerçekleştirdiğini açıklayan DEAŞ’ın arkasında bazı yabancı istihbarat örgütlerinin olduğu kanısı hakim. İstihbarat örgütleri, zaten terör eylemi gerçekleştirme eğiliminde olan yapıları destekliyor ve yönlendiriyor olabilir. Ukrayna-Rusya cephesindeki savaşın yakın dönemde bitmeyeceği ve Moskova’nın sahada kazanımlar elde etmeye devam ettiği düşünülecek olursa Rusya içinde karışıklık çıkarmak ve yönetimin elini kolunu bağlayacak durumlar yaratmak bazı ülkelerin işine geliyor. İsrail ile Hamas arasında devam eden savaşın dünya çapında dini ve etnik çatışmaları körüklediği ve küresel nefret dalgasını büyüttüğü de açık.
