TRT, ülkemizin en köklü ve yayın ağı açısından en fazla çeşitlilik sunan kuruluşu. Hepimizin hayatında önemli izleri var. Haber bültenlerinden Eurovision şarkı yarışmalarına, spor müsabakalarından çocuk programlarına, “soap opera”lardan radyolara kadar... TRT uzun yıllar özel televizyonlarla rekabete pek konsantre olmadan yola devam etmiş ve “kamu yayıncılığı” ilkesiyle farklı öncelikler belirlemişti. Kurum son dönemde spordan, diziler ve yarışma programlarına kadar farklı alanlarda rakiplerini daha önce olmadığı kadar zorluyor.
TRT 1’in reklam gelirleri zirveye ulaşırken TRT Haber de kendi kategorisinin en fazla izlenen kanalı durumunda. 7’den 70’e bir şekilde herkesin radarına giren TRT aynı zamanda Türkiye’de en fazla eleştirilere muhatap olan kuruluşlar arasında. TRT Genel Müdürü İbrahim Eren ile yayınlar, programlar ve rekabete dair bir sohbet gerçekleştirdik. 2013’te Genel Müdür Yardımcısı olarak kurumda görev alan İbrahim Eren aynı zamanda TRT World’ü kuran isim. TRT’nin son dönemde en fazla atılım yaptığı alanlar arasında yerli diziler var.
İbrahim Eren de ilk döneminde “Diriliş” ve “Filinta” dizileriyle dikkat çekmişti. Eren, ilk yıllarını “TRT gibi farklı alışkanlıkları olan dev bir yapıyı değiştirmenin çok zor olduğunu gördüm ve içeriğe odaklandım” diye anlatıyor. 2018’deki kanuni düzenlemeyle bazı değişiklikleri gerçekleştirebilmek mümkün oldu. Geniş sohbetimizden satır başlarıyla özetleri aktarmak istiyorum:
TRT’nin hep büyüklüğüne dikkat çekilir. Şu an kaç kişi çalışıyor kurumda?
10 bin kişiydi. 2 bini emekli edildi. Şimdi 8 bin dolayında. Bazı ilginç kadrolar vardı mesela, “kaloriferci yazın bahçıvanlık yapar” gibi, aynen böyle bir görev tanımı bile yapılmış. Şu anda özel hukuka bağlı personeller gelip çalışabiliyor. Ben günün birinde bu görevi bıraktığımda kurumun uluslararası rekabette iyi bir yerde konumlanmasını arzu ediyorum. Asya Pasifik Yayıncılar Birliği Başkanı oldum. İki yıl da Avrupa Yayın Birliği EBU’nun yönetim kurulu üyeliğini yaptım. Oralarda büyük etkimiz var. Türk dizilerinin çok ciddi katkısını gördük. TRT World’ün de farkını hissediyoruz. Tahminimizden çok daha yaygın.
Son dönemde yerli yapımlarla Türkiye’de de daha iddialı hale geldiniz.
Evet fakat ulusal rekabetten biraz sıyrılmak istiyoruz. Asıl hedefimiz uluslararası pazarlar. O nedenle dijitalleşmeye de çok önem veriyoruz. Bizde her kanalın bir koordinatörü var. Özel kanallardaki genel müdür gibi. Yetkileri hayli geniş.
Şu an kaç kanalınız var?
TRT Spor Yıldız ile 15 olduk. İlave olarak 3 tane de EBA kanalımız var. EBA’nın her şeyini biz çekiyoruz. Benim en kritik birimim “TRT Strateji Başkanlığı”. Buradaki arkadaşlarımızın çoğu Endüstri Mühendisi ve önemli kısmı benim gibi Boğaziçi Üniversitesi’nden.
Dizi seçimlerinizi nasıl belirliyorsunuz?
Saha araştırmaları ve toplumsal duygusal araştırmalar yapıyoruz. Türkiye’nin neye ihtiyacı varsa ona yönelmeye çalışıyoruz. Bu yolla konuları belirleyip yapımcılara veriyoruz. Bu sıralar öğretmenler ve eğitim sistemi üzerinde çalışıyoruz. Girişimcilikle ilgili dizi de düşünüyoruz. Kadın araştırması yaptık. Toplumda kadına iki tür psikolojik şiddet olduğunu gördük.
1- Yetersizlik hissi
2- Değersizlik hissi. Dizilerde bu önyargıları aşabilecek neler yapabiliriz diye çalışıyoruz.
Teşkilat dizisinin durumu nasıl?
Toplum bizden vatan ve millet kavramlarını, kahramanlık hikayelerini dinlemek istiyor. Askeri güç ve ajan hikayeleri ilgi çekiyor. MİT de teknik açıdan belli şekillerde yol almamız açısından bir tek bize izin veriyor. Teşkilat dizisi İsrail’e bile satıldı.
Masumlar Apartmanı fikri nasıl ortaya çıktı?
Saha araştırmalarında “İmkanım olsa psikoloğa giderim ve ayıplanmasam danışmanlık alırım” diyen çok fazla insan karşımıza çıktı. “İstanbullu Gelin”de de psikolog sahneleri çok güzeldi. Uzmanlar bu tip yayınların insanları deşarj olmasına fayda sağladığı görüşünde. Masumlar Apartmanı’nın uluslararası pazarlardaki durumu da gayet iyi. En az 30 ülkeye satıldı sanırım. Bu arada vatandaş mutlaka haftanın bir günü pozitif mesaj verecek bir aile dizisi istiyor. Reytinginin ne olduğu önemli değil. “Gönül Dağı”nda biz de bundan cesaret aldık.
Eurovision’a yeniden katılım söz konusu mu?
TRT Yönetim Kurulu’nun “Eurovision’da puanlama sistemi değişmeden yarışmalara tekrar girmeyeceğiz” kararı hâlâ devam ediyor.
Bir sonraki yazımda TRT’nin dijitalleşme planlarını anlatacağım.