“Türkiye’nin en sıkıntılı ilişki yaşadığı ülke hangisidir?” diye sorsam, son dönemdeki gelişmeleri gözünüzde canlandırıp Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi, Fransa, ABD, Rusya veya belki İsrail yanıtını verebilirsiniz. Bu soruya benim yanıtım, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olacak. Birleşik Arap Emirlikleri nerede Türkiye karşıtı bir grup veya faaliyet varsa doğrudan destek sağlıyor. Paraysa para, silahsa silah! Örneklerle anlatayım:
- ABD’de Türkiye karşıtı lobi faaliyetlerine doğrudan mali yardım aktarıyor.
- Suriye’de Türkiye ile savaşan grupları dolaylı yollarla fonluyor. Bunlar arasında PKK’nin ana bileşeni olduğu Suriye Demokratik Güçleri de var.
- Avrupa’da Türkiye karşıtı medya ve aleyhte rapor yayınlayan sivil toplum kuruluşlarına sponsorluk sağlıyor.
- Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı ittifakın da finansörü durumunda. Geçtiğimiz günlerde Ankara’nın meşru Libya yönetimiyle imzaladığı anlaşmayı kınayan ve sert uyarı gönderen ülkeler arasında BAE de vardı.
- Libya’da uluslararası toplum ve Türkiye’nin desteklediği Trablus hükümetini devirmek isteyen Halife Hafter’in de en büyük hamisi Birleşik Arap Emirlikleri.
- BAE, Türkiye’nin desteklediği Libya hükümet güçlerinin hedef alınması için Çin’den Wing Loong SİHA’larını temin ediyor. BAE bununla da kalmıyor, Libya’da Türkiye’yle birlikte hareket eden hükümet güçleriyle savaşması için Sudan’dan paralı asker gönderiyor. Suriye’yi Libya krizine müdahil olması için kışkırtıyor.
- Son birkaç yıldır BAE’de, Arap ülkelerindeki kamuoyuna yönelik inanılmaz kampanyalar yürütülüyor. “Türkiye’ye gitmeyin, Türk mallarını satın almayın, Türk dizilerini izlemeyin” deniyor. Türk televizyonları, haber ajanslarının yayınları engelleniyor.
- Birleşik Arap Emirlikleri’nde Türkiye nefreti kadar güçlü bir akım da Erdoğan takıntısı. Rakip ve tehlikeli bir ideoloji olarak gördükleri Müslüman Kardeşler’e en büyük desteğin Ankara tarafından verildiğini, bunu da kendi iktidarları için doğrudan tehdit olduğunu öne sürüyorlar. Suudi Arabistan ve Mısır bu eksende Birleşik Arap Emirlikleri’yle birlikte hareket ediyor.
- BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed Al Nahyan’ın Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki çirkin sözleri, Washington Büyükelçisi Yusuf Uteybe’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili ifadeleri, BAE’li diplomat Enver Karkaş’ın Arap dünyasına İran ve Türkiye’nin hakimiyetine karşı birleşme çağrısı Ankara’nın kayıtlarına geçmiş durumda.
- Ankara; BAE ve sözünü ettiğim diğer Körfez ülkeleriyle Kaşıkçı cinayeti, Mısır ve Yemen’de yaşananlar ve Kudüs’ün ve Suriye’nin geleceği konusunda da çok net görüş ayrılıkları yaşıyor. Ayrıca Türkiye’de yaygın kanı, 15 Temmuz darbe kalkışmasını destekleyenler arasında BAE’nin de bulunduğu şeklinde!
Edindiğim izlenim; Türkiye’nin Birleşik Arap Emirlikleri’nin bütün bu faaliyetlerine karşı yakında doğrudan veya dolaylı olarak çok sert bir hamleyle karşılık vereceği yönünde. Şimdiye kadar sabırla BAE’nin tutumunun değişmesini bekleyen Ankara, şaşırtıcı bir yöntemle can yakıcı girişimde bulunabilir.