Giriş
Sultanbeyli Belediyesi’nin İstanbul’a kazandırdığı Mevlana İdris Kütüphanesi’ndeki bir panoda “Ben bir kum tanesiyim ama çölün derdini taşıyorum” sözü dikkatimi çekti. İki dönemdir Sultanbeyli Belediye Başkanlığı görevini sürdüren Hüseyin Keskin’in açıklamalarını Adem Metan’ın YouTube kanalındaki röportajda izledim.
Keskin, sohbette çok ilginç konulara değinmiş. Bu arada videoda kütüphaneden çok güzel görüntüler de var, mutlaka yakında gidip ziyaret etmek istiyorum. Keskin’in sözleri ve vizyonu, AK Parti’nin yaklaşmakta olan yerel seçimlere, ilçeler bazında da çok sıkı çalıştığını, bu yarışı çok önemsediğini gösteriyor.
Hüseyin Keskin
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs seçimlerinden sonra teşkilatlara ilçelerden başlayarak yoğun çalışma ve çalınmadık kapı bırakmama talimatı vermişti. Hüseyin Keskin ile deprem bölgesindeki yoğun çalışmaları sırasında da karşılaşmıştık.
Keskin’in takdir ettiğim yönlerinden biri şu: Siyasi bağnazlığı olan, rijit dil kullanan bir isim değil. Hüseyin Keskin ve Sultanbeyli örneği AK Parti yerel yönetim yaklaşımına dair şunu gösteriyor:
Hızlı organize oluyorlar, çok çalışıyorlar, iletişime önem veriyorlar. Bu model, Mart 2024 yerel seçimlerinde sandıktaki rekabette belirleyici olabilir.
ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ
Bugün 15 Temmuz. Türkiye’yi karanlığa sürüklemek ve bir vesayet odağına teslim etmeyi hedefleyen darbe kalkışmasının yıldönümü. 2016 yılında yaşadığımız bu trajik hadisenin üzerinden yıllar geçti ancak konu, önemini/sıcaklığını koruyor.
O döneme dair sürekli yeni bilgiler çıkıyor karşımıza. Bu acı olaydan pek çok ders alınmış olması gerek. Vatandaşlarımızın direnci ve dayanışması, Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde Türkiye Büyük Millet Meclisi, anayasa, hukuk ve halk iradesinin üzerinde bir vesayetin hakim olamayacağını gösterdi.
15 Temmuz’da şehit düşenleri bir kez daha rahmet ve saygıyla anıyorum. TRT Haber yayınında bu akşam saat 21.00’den itibaren Fuat Kozluklu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirilecek özel yayında 15 Temmuz’u farklı boyutlarıyla konuşacağız.
YAKINDA İKLİM KAYNAKLI BÜYÜK GÖÇLER OLABİLİR
Küresel ısınma öyle büyük boyutlara ulaştı ki, dünyanın belli bölgeleri tamamen yaşanmaz bir hal almak üzere. Son birkaç haftada sadece Türkiye’de değil, ABD ve İspanya dahil bir dizi ülkede aşırı yağışlar sonucu görülmemiş düzeyde seller oluştu.
Kısa bir süre önce de yağışla pek karşılaşılmayan Suudi Arabistan sular altında kalmıştı. Isınma ve soğuma arasında korkunç dengesizlikler söz konusu. Son 4-5 yıldır Avrupa’nın geleneksel kış sporları merkezine kar yağmıyor. Okyanuslarda kirlenme ve ısınmaya bağlı tablolar ürkütücü. Nehirler ve göller kurumaya devam ediyor.
Yanan veya yakılan ormanlar nedeniyle oksijen depoları tükeniyor. Bunun adı artık iklim değişikliği değil, gerçek anlamda bir iklim krizi. Türkiye maalesef en olumsuz etkilenen ülkeler arasında geliyor. Su altı kaynaklarımız tükeniyor, barajlardaki su seviyesi düşüyor, göllerimiz artık eskisi gibi değil.
Ancak en az bunun kadar büyük tehlike, iklim hadiseleri açısından bizden daha kritik durumda bulunan ülkelerden yönelecek yeni göç dalgası. Türkiye şimdiye kadar daha çok politik ve ekonomik içerikli göçe maruz kalıyordu. Çok yakında “iklim” kaynaklı göç olgusu büyük bir sorun olarak karşımıza çıkacak gibi görünüyor.
