Giriş
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte Türkiye’de siyasi ve hukuki tartışmalar hız kazandı. Sokakta tansiyon yükseldi, siyasiler arasında sert söz düellosu başladı. Bu durum hem gösterileri tırmandırabilecek hem de ekonomi üzerinde ciddi etkiler yaratabilecek potansiyele sahip. Türkiye’nin siyasi ve ekonomik istikrarını koruyabilmesi için tüm tarafların dikkatle hareket etmesi büyük önem taşıyor.
1. Hukukun Üstünlüğü ve Şeffaflık Sağlanmalı
Hukuki süreçlerin bağımsız mahkemeler tarafından yürütüldüğüne dair kamuoyuna güven verilmeli. Yargının tarafsız ve siyasi müdahalelerden uzak bir şekilde hareket ettiği açıkça ortaya konulmalı. Ancak şeffaflık, adalet mekanizmasının meşruiyetini güçlendirir ve toplumsal kutuplaşmayı azaltabilir.
2. Çatışmacı Dil Kullanılmamalı
İktidar mensupları, muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları gerginliği artırmaktan kaçınmalı, kutuplaştırıcı söylemler yerine uzlaşı ve diyaloğa dayalı bir yaklaşım benimsemeli. Özellikle siyasetçilerin sert söylemlerden kaçınması, toplumdaki gerilimi azaltabilir.
3. Barışçıl Gösteri ve Demokratik Haklar Korunmalı
Halkın demokratik haklarını kullanabilmesi, demokratik sistemin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bununla birlikte protestoların barışçıl bir çerçevede kalması ve provokasyonlardan uzak tutulması kritik önemde. Güvenlik güçleri mutlaka orantılı müdahalelerde bulunarak şiddetin önlenmesine katkı sağlamalı.
4. Ekonomik Güven Ortamı Sağlanmalı
Siyasi belirsizlik, yabancı yatırımcıları ve yerli iş dünyasını tedirgin ediyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve geldiğinden bu yana piyasalara güven vermek için yoğun gayret gösteriyor. Yurt dışındaki bazı toplantılarını ben de takip etmiştim. Orada kendisine en fazla sorulan “İyi güzel konuşuyorsunuz, söylediklerinize de inanıyoruz ancak hükümetiniz bu politikaların ve sizin arkanızda durabilecek mi?” sorusuydu. Bütün bu gelişmeler bu yöndeki soru işaretlerini artırıyor. Diğer taraftan Mehmet Şimşek’in kişisel görüşlerini de merak ediyorum. Kendisiyle son televizyon mülakatımızı yapalı hayli uzun zaman oldu. Programıma katıldığı en son yayında yatırım ortamının ve Türkiye’nin kalıcı şekilde güçlenmesi, itibarlı bir ülke olarak öne çıkabilmesi için hukukun üstünlüğü ve eğitim başlıklarına dikkat çekmişti. Suskunluğunu bozup merak edilen hususlara ilişkin çıkıp kapsamlı açıklama yapmasının yararlı olacağı görüşündeyim. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ciddi ve saygın bir insan. Güven veriyor, açıklamaları dikkate alınıyor. Cevdet Yılmaz’ın bu süreçteki yaklaşımına kulak verileceğini değerlendiriyorum. İktidar, ekonomi yönetiminde öngörülebilir politikalar izleyerek piyasalardaki dalgalanmaların önüne geçmeli.
5. Medya Sorumluluğu
Medyanın ve sosyal medyanın sorumlu bir şekilde hareket etmesi, toplumun yanlış yönlendirilmemesi açısından kritik önemde. Basın özgürlüğü korunurken, dezenformasyona karşı bilinçli hareket edilmeli. İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan sürecin ülkenin istikrarına zarar vermemesi için hukukun üstünlüğü, demokratik değerlerin korunması, yapıcı siyasi söylemler ve ekonomik güven ortamının sağlanması hayati önemde. Bir yurttaş olarak Türkiye’nin uzun vadeli çıkarları göz önüne alınarak tüm tarafların sorumlu ve sağduyulu bir tutum sergilemesini umuyorum.
