Geçtiğimiz hafta J&B’nin ‘Start A Party’ (Bir parti başlat) sloganıyla her yıl dünyanın değişik şehirlerinde düzenlediği partilerin son ayağı için Güney Afrika’daki Cape Town’daydım. İstanbul’dan Cape Town’a 12 saatlik bir uçuş sonrası varıyorsunuz. Biz Cape Town’ın kış mevsimine denk geldiğimizden olsa gerek Afrika- Avrupa karışımı şehir çok sakindi. Cape Town’un en önemli özelliklerinden biri 1086 metre yükselikteki Table Mountain yani Masa Dağı. Tepesi dümdüz, gerçekten masa gibi. Üzerine 65 kişilik bir teleferikle çıkılıyor. Yükseklik korkusu olana asla tavsiye etmem! Dağın tepesinden seyredilen gün batımının dünyanın hiçbir yerinde görülemeyeceğini söylüyorlar. Ben dağa gittiğimde güneş tam karşımda ve tepedeydi ama şehrin ve okyanusun harika gözüktüğünü söyleyebilirim... Cape Town’un ilginç bir başka yanı da birkaç saatlik bir araba yolculuğu sonucu iki ayrı okyanusta birden yüzebiliyor olmanız.
Tabii okyanusun soğuğuna dayanabilirseniz. Çünkü deniz sıcaklığının buzdolabındaki su soğukluğunda olduğu saatlere denk gelebilirsiniz! Hint Okyanusu Atlas Okyanusu’na nazaran daha sıcakmış ama orada da köpekbalıklarıyla karşılaşma riski var. En son beş sene önce bir köpekbalığı denizdeki kadın sörfçünün bacağını kapmış. Şehrin bir başka tehlikeli hayvanı da babun. Maymun familyasından gelen ama çenesi daha güçlü ve daha iri bir hayvan türü. Babunlarla şehir merkezinde karşılaşmıyorsunuz ama otoyollarda veya ormanlık alanlarda elinizde yiyecekle yürüyorsanız üzerinize atlamaları mümkün.
Babunların tehlikeli olmalarının bir sebebi de HIV virüsü taşıyor olmaları. Afrika’nın en güney ucu olan Ümit Burnu’na giderken yolda, babunlardan korunmak için yapmamız gerekenleri anlatan bir kağıt bile dağıtıldı. Ümit Burnu hakkında bilinmesi gereken en önemli şey buranın Hint ve Atlas Okyanusları’nın birbirine karıştığı nokta olduğu. 1994 yılında Güney Afrika’nın ilk siyahi devlet başkanı Nelson Mandela tarafından ülkede ırklar arası eşitlik sağlanmış. Ondan önce siyahi vatandaşların sokakta gezmeleri ve renkli kıyafetler giymeleri bile yasakmış. O kurallara ‘isyan’ olarak bugün siyahiler evlerinin dış cephesini rengarenk boyuyor ve canlı renklerde kıyafetler tercih ediyor.
Ülkede 17 yıldır ırklararası eşitlik sağlandığı söylenmesine rağmen hala sorunlar çözülmüş değil. Siyahi vatandaşlar havaalanından şehre doğru giderken görülen gecekondu mahallelerinde yaşıyor. Cape Town’daki gecekonduların İstanbul’dakilerden farkı tenekelerden yapılmış olmaları. Ayrıca içeride evlerde hiçbir ısıtma yok. Bu yüzden battaniye ticareti ülke ekonomisinde önemli bir ağırlığa sahip. Şimdi sıkı durun: Güney Afrika’nın 11 battaniye firmasından 10 tanesi Türk!!!
Cape Town’un en güzel ve eğlenceli yerleri sahil şeridindeki koylarda. Şehrin en meşhur plaj, kafe, bar ve restoranları buralarda bulunuyor. Benim maalesef buraları gezmeye fırsatım olamadı. Yine de gideceklere tavsiyem Camps Bay koyundaki Cafe Caprice’e yemeğe, St Yves’e eğlenmeye, Clifton koyundaki 4. Plaj’a güneşlenmek için mutlaka uğramaları... Cape Town’a gitmişken Robert De Niro’nun ortağı olduğu meşhur Japon restoranı Nobu’nun şubesine de mutlaka gitmelisiniz. Nobu, Cape Town’un en lüks oteli One& Only’nin içerisinde yer alıyor ve müdavimleri arasında Victoria-David Beckham, Naomi Campbell gibi ünlüler var.
Parti anlayışı çağ atladı
Şehirden bu kadar bahsetmek yeter. Şimdi gelelim orada bulunma sebebim olan J&B partisine... Partinin yapıldığı yer olan Ümit Burnu kalesi Güney Afrika’nın en eski binası. İnşaatı 1666 yılında Hollanda’dan getirilen taşlarla başlamış ve tam 30 yıl sürmüş. Bugün askeri merkez olarak kullanılan kale cumartesi gecesi J&B partisi için dev bir diskoya dönüşmüştü! Parti girişte bizi karşılayan dansçılarla başladı ve gece boyunca çeşitli sürprizlerle sürdü. Mekanın yerlerini camlarla döşeyip ışıklandırmışlar.
Bir ipad yardımıyla ışıkların renklerini ve yanıp sönmesini kontrol ediyorlardı... iPad’i elinde bulunduran görevliye rastlamamla yerlerin yönetimini ele geçirmem bir oldu. Konuklar bütün gece ışıklarını ve renklerini benim ayarladığım pistte dans ettiler! Artık devir internet devri dedikleri gerçekten de doğru. Partinin bütün detayları ve eğlenceleri interaktif olarak ayarlanmıştı.
Girişte yüzümüzün fotoğrafını çeken makineler vardı, daha sonra içerideki bilgisayarlarda çekilen fotoğraflarımızla kişiselleştirdiğimiz dansçı karakterler yaratıldı. Gecenin sonunda ise özel hazırlanmış dev disko toplarından USB anahtarlarımıza parti müziklerini yükledik. Ümit Burnu Kalesi’ndeki J&B partisinin bir özelliği de gece boyunca ikram edilen dört farklı kokteyldi.
Bu kokteyller binlerce kişinin facebook üzerinden verdiği tarifler arasından profesyonel barmenler tarafından seçilmişti. Benim favorim Güney Afrikalı bir kullanıcı tarafından hazırlanan ‘Gün batımı yangını’ adlı kokteyl oldu. Bir gün yolunuz Cape Town’a düşerse gün batımını izlerken yudumlamanızı tavsiye ederim!
(03.07.2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.)