Çayhanedeki bitişik masada oturan iki vatandaştan biri, sohbet sırasında diğerine soruyordu:
‘Nasıl bir Türkiye’de yaşamak isterdin?’
Sorunun muhatabı bir süre düşünüyor ve saymaya başlıyordu:
İş bulmanın bu kadar zor olmadığı…
Asgari ücretin, karın doyurduğu…
Emekli maaşının ay sonunu getirdiği…
Esnafın müşteriyi mumla aramadığı…
Bankaların, vatandaşı kazıklamadığı…
Benzin fiyatlarının insaf dışı olmadığı…
Her taşın altından çete çıkmadığı…
Her çeşit terörün tarihe karıştığı…
Saydıklarının ancak bu kadarını aklımda tutabildiğim vatandaş sözünü bitirdiğinde, soruyu soran arkadaşının ağzından şu sözcükler çıkıyordu:
‘Nerede o günler!’
Diyeceksiniz ki;
Kulak misafiri olduğun bu konuyu niçin sütununa taşıdın?
Diyeceğim ki;
İthaf etmek için.
Kimlere mi?
Sadece çayhanedeki vatandaşın değil, her vatandaşın hayali olan böylesi bir Türkiye için birlikte uğraş verecekleri yerde, birbirlerini yemenin uğraşından baş kaldıramayan bazı politikacılara!..
XXX
365 GÜNDE, 3530 CAN!
Türkiye’de geride bıraktığımız 2017 yılında 3530 insan, neye kurban gitmiş dersiniz?
Kalp krizine mi?
Hayır.
Kansere mi?
Hayır.
Cinayete mi?
Hayır.
Ya neye?
Trafiğe!
Peki trafikteki bunca can kaybına neden olan kazaların neredeyse tamamına yakını neden kaynaklanmış?
Sürücü hatasından!
Ne gibi?
Aşırı hız, hatalı sollama, şerit ihlali, ışıklara uymama, alkollü araç kullanma, direksiyon başında uyuklama ve dahası gibi!
Bu hatalar yapılmamış olsa ne olurdu?
3530 insan bugün yaşıyor olurdu!
Evet, kazalarının oluşumunu önlemek, can kayıplarının önüne geçmek, trafik uzmanlarının da deyimi ile araç sürücülerinin elindedir ve bunun için yapılması gereken tek şey trafik kurallarına uymaktır.
Şimdi buradan, tüm araç sürücülerine sesleniyorum;
Trafik kurallarına uyalım, yaşayalım ve yaşatalım!