Giriş
Yılı, beklenen ‘Maya Kıyameti’ kopmadan kapattık, çok şükür. Kadim dünyamızda, geçirdiğimiz bir seneye daha baktığımızda öne çıkan uluslararası anımsamalar şunlar:
- 2012 bir ‘artık yıl’ idi. Şubat ayı 29 gün olarak takvimlerde yer aldı.
- Arap Baharı denilen hareket ile Ortadoğu’nun dengeleri değişti.
- Amerika’da yapılan başkanlık seçimleri tüm dünyada ilgi ile izlendi.
- CERN tarafından bulunan ‘Tanrı Parçacığı’ bilim çevrelerinde heyecan yarattı.
- İngiltere’de gerçekleşen yaz olimpiyatları hepimizi ekrana bağladı. Ülkemizin, sadece 5 madalya alması ‘neyi yanlış yapıyoruz?’ tartışmalarını kısa süre için yeniden alevlendirdi.
- Ekonomik kriz, başta Yunanistan olmak üzere tüm Avrupa’yı etkiledi. Yeni yılda, ABD’nin de 1 trilyon dolarlık borç yükü ile karşılaşması bekleniyor.
- Avusturyalı Felix Baumgartner ilk ‘uzay atlayışını’ gerçekleştirdi. Ses hızını geçerek atmosfere girdi.
- Sandy Kasırgası; Karayip, Bahama, Amerika ve Kanada kıyıları vurdu. 209 kişi öldü.
- Norveçli ressam Edvard Munch’ın ‘Çığlık’ adlı tablosunun pastel versiyonu New York’da açık arttırma ile 120 milyon dolar fiyatla alıcı buldu. Böylece tüm zamanların en yüksek fiyatlı sanat eseri rekorunu kırdı.
- Venüs, Güneş’in önünden geçti. Bir sonraki geçiş 2117 tarihinde olacak.
- Güney Koreli şarkıcı PSY’nin ‘Gangnam Style’ videosu 1 milyarın üzerinde izlenme ile tüm zamanların Youtube rekorunu kırdı. Ülkemizde ise, politik olaylar 2012 yılına damga vurdu: Terör olayları, şehit sayısındaki artış, ‘okul sütü’ kampanyasının ilk günü meydana gelen besin zehirlenmeleri, eğitim sistemindeki değişikler, okullarda kıyafet serbestliği, Uludere olayı, Kürt sorunu, kürtaj tartışmaları, öğretmen atamaları, işçi (790 kişi) ve kadın ölümleri, ilk yüz nakli, çocuklara yönelik yüz kızartıcı suçlar, Türkçe Olimpiyatları, ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisi, Göktürk 2 uydusu-ODTÜ, Fazıl Say, Suriye gerginliği, futbolcu Alex’in ülkesine dönüşü ve elbette tüm futbol haberleri ön sıralarda yer aldı. 2013 için başarıların konuşulduğu, üzüntülerin yaşanmadığı, birlik ve barış içinde bir Türkiye dileyelim. Yeni yılınız kutlu olsun.
Ne söz, ne sükût; asıl olan sevgi,
Söz gümüştü, insana yetmedi... Sükût altındı; kimse kimseyi duymadı... Kar altında yürüyen iki sevgili gördüm, öpüştüler.. Sevgi ile anlaştılar, çünkü o sımsıcaktı... Camdan bakıyordum... Yurt dışında yaşadığımız, insanların erkenden evine çekildiği, yalnız bir coğrafyada... İstanbul gibi kalabalık değil oralar. Banliyö...
Küçük ailemizin küçük ferdinin uykuya daldığı; işten gelen eşin yolunun gözlendiği bir kış akşamında; evde ses olsun diye açtığım radyoda aşk şarkıları çalarken; önümden geçen genç çiftin sadece kendine ait olan kısacık bir ‘an’a tanık oldum. O sessiz ve sözsüz anlaşma, o kısacık öpücük ve gözlerindeki sıcaklık; ‘işte’ dedirtti bana, ‘yaşam sırf bu an için bile çok güzel.’ Bu gri kış günlerinde sevdiklerimize sarılmayı unutmayalım.
Büyük Saatli Maarif Takvimi
Yeni bir yıla başlarken yakınlarımıza hediye vermek, onları anımsamak çok güzel. Fakat anımsamamız gereken çok değerli bir kişi daha var: Kendimiz. İşte bu nedenle her sene bitişinde, kendime de ufak bir hediye alıyorum. Genelde bir süredir istediğim bir kitap, elimi ısıtacak bir eldiven, bazen küçücük bir süs eşyası... Kış boyunca okuduğum/kullandığım ufacık bir güzellik...
Bu sene kendime hediye olarak ‘Büyük Saatli Maarif Takvimi’ aldım! Çalışma masamın üstüne yerleştirdim. Her yaprak, o tarihin önemini, güneşin doğuşunu gösteriyor. Arkası ise fıkralar, akşam mönüsü, özlü sözler ile dolu. 3 Ocak 2013 sayfasının özlü sözünü paylaşarak bitireyim; ‘Mutluluk öyle bir toptur ki kaçtığında peşinden koşar, önümüzde durduğunda tekmeleriz.’ François-René de Chateaubriand (1768-1848)
Pi’nin Yaşamı
Bu hafta vizyona giren ve mutlaka izlenmesi gereken bir film var köşemizde. Brokeback Dağı (2005)ile En İyi Yönetmen Oscar’ını kazanan Ang Lee, mükemmel bir film ile tekrar karşımızda: Pi’nin Yaşamı. Yan Martel’in aynı adlı romanından uyarlanan film, barındırdığı inanç ve yaşam felsefesi, kullandığı metaforlar ve elbette yüksek görsel tekniği ile sinemanın ‘en güzel masalı’ olmaya aday. Tam ‘artık daha iyisi çekilemez’ diye düşündüğümüz pek çok filmden sonra ‘Pi’nin Yaşamı’ gibi çok güzel bir yapıt ile karşılaştığımızda ‘En güzel film, henüz çekilmeyendir’ sözüne olan inancımız yenileniyor!
Konusunu anlatarak filmin büyüsünü bozmak istemiyorum. Zirâ, basit bir özet bile hem kitaba hem filme haksızlık olacak. Bence, ilk fırsatta izleyin. Sonra da bana izlenimlerinizi yazın. Sanırım, 2012’nin en iyi filmlerinden biri olduğu konusunda fikir birliğine varacağız. Pi’nin Yaşamı Nazım Hikmet Ran’ın şu dizelerine atıf; En güzel deniz Henüz gidilmemiş olandır... En güzel çocuk henüz büyümedi... En güzel günlerimiz Henüz yaşamadıklarımız... Ve sana söylemek istediğim en güzel söz Henüz söylememiş olduğum sözdür... 1946
(29.12.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)
