Önce şu haber çıktı: ‘İstanbul Film Festivali yöneticilerine, Sinema Genel Müdürlüğü Vekili Mesut Cem Erkul imzasıyla gönderilen yazıda ülke içinde düzenlenecek fuar, film festivali ve şenlik gibi sanatsal etkinliklerde gösterilecek yabancı filmlerin ‘Sanatsal Etkinlikler Komisyonu’ndan izin alındıktan sonra gösterilebileceği belirtildi’.
Sonra bu haber; ‘Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugün bazı basın yayın organlarında bulunan, “festivallere bakanlık sansürü geleceği” yönündeki iddiaların hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını söyledi’. Hangisine inanalım? Diyeceğim şu ki; sinema, tiyatro, bale, konser olmadan ülke gündemine dayanmak mümkün değil. Bırakınız sanat ile nefes alalım biraz.
Walter Mitty
Film vizyona girdiğinde ödül sezonu başlamıştı. Sinemaya düşkün herkes gibi ben de adı çok geçen, ödül alması beklenen filmlerin peşine düştüm. O telâşta Walter Mitty’i izleme gibi bir niyetim de pek yoktu. Ta ki, gündemden çok bunalıp zamanım da uygun düşene dek... Sonunda ‘Walter Mitty’nin Gizli Yaşamı’ için yerimi aldığımda, aklımda hâlâ başka filmlerin olduğunu da itiraf edeyim. Gelelim film ile ilgili notlara: Bir ‘başyapıt’ değil elbette. Ayrıca benim gibi Ben Stiller’a özel bir düşkünlüğünüz de yok ise, beklentinizi çok üstte tutmuyorsunuz.
Gelgelelim, Walter Mitty’nin izleyende bıraktığı duygu çok sıcak ve filmi izlemekten dolayı pişmanlık yaratmıyor. Tersine ‘sıradan insanların’ gayet olağan bir şekilde ne olağanüstü şeyler yapabileceğine ve ‘adsız kahraman’ olgusuna olan inancınız tazeleniyor. Filmin iki de bonusu var: Her daim gözbebeğimiz Shirley MacLaine ve asiliğine vurgun olduğumuz Sean Penn. Rolleri az da olsa, onları izleme şansını kaçırmamak gerek.
Film, yazılı basında bir devrin kapanmasının mihenk taşı olan Life Dergisi’nin basılı yayından dijital yayına geçmesi sürecini anlatıyor. Yazı ve fotoğrafların imzasız kullanıldığı internet çağında, hayatını fotoğrafa ve bunun okuyucuya ulaşmasına adamış insanların güzelliği var filmde. Ailece de rahatlıkla izlenir. Şubat tatilinde sinema programı yapacaklara duyurulur.
Pasaportun var mı?
Biliyorum, biliyorum, döviz aldı başını gidiyor ve pek çok kişinin değil seyahat etmek, yükselen doğalgaz ve elektrik faturalarını ödemeye bile hâli yok. Uluslararası Taşıma Birliği verilerine göre, dünyada en pahalı petrolü kullanan 4. ülkeyiz! Uçak bileti fiyatları da bundan hâliyle etkileniyor. Yüksek pasaport ve seyahat harçları, vize masrafları da eklendiğinde ‘en iyisi evde oturmak, sahilde mangal yapmak, memlekete gitmek, olmadı en fazla birkaç günlüğüne yakınlara kaçmak’ seçenekleri öne çıkıyor. Bir yandan da dünya küreselleşiyor, insanoğlu yeni yerler görmek, yeni kültürler tanımak, yeni iş olanakları yaratmak, ticari anlaşmalar yapmak için çareler arıyor. Türkiye nüfusunun sadece yüzde 15’inin pasaportu varmış.
AB Bakanlığımız bu konuda bir şeyler yapılması gerektiğini savunuyor. Türkiye’de 4 seneden uzun biyometrik pasaport ücretleri yaklaşık 250 dolar civarında. Dünya ortalaması ise 60 dolar. Bakanlığın bahsettiği ciddi adımlara, pasaport ücretlerini düşürmekle başlanabilir. Çocuklara, öğrencilere, yaşlılara pasaport ücreti indirimi getirilebilir. Seyahat harcı denilen, ülkeden çıkış vergisi kaldırılabilir.
Uçak biletleri ile ilgili kampanyalara hız verilebilir. Bunlar yapılmadıkça, vizesiz seyahat edilen ülkelerin artması vatandaşlar için bir anlam ifade etmiyor. Vizesiz seyahat edilebilen ülkeler için http://www.mfa.gov.tr/turk- vatandaslarinin-tabi-oldugu-vize- uygulamalari.tr.mfa adresinden, seyahat özgürlüğü hakkında bilgi edinmek için www.seyahatozgurlugu.blogspot.com adresinden yararlanabilirsiniz.
Yemekse at sepete!
Yemeksepeti.com elindeki verilerden yola çıkarak 2013 yılında sipariş veren müşterilerinin çok neleri tercih ettiğini listelemiş. En çok tercih edilenler kebap, lahmacun, pide, hamburger ve pizza olurken lahmacun satışları 3,5 milyon adedi geçmiş. Özcan Deniz de ‘beraber lahmacun yemeyi’ bir ilişkinin romantizm ve yakınlık ölçütü olarak tanımlamıştı. Demek ki ülkemizde romantizm artıyor!