Aslında başlık tam da doğru değil. Ülkenin bir kısmı delirdi. Diğer kısmı delirmeye direnirken olan biteni ağzı açık izleyip isyan ediyor.
Bu bir ‘delirme’ yazısı olduğu için, anlatımı da biraz deli olabilir, şimdiden affınıza sığınırım.
Bilim kurgu denilen edebiyat ve sinema türünde; insanların aklına gelmeyecek olaylar başlarına gelir. Bazı ‘güçlerin’ etkisi ile insanoğlu kendisinden beklenmeyecek, toplum ve insanlık normları ile bağdaşmayan davranışlar sergilemeye başlar. Kitabın veya filmin etkili olması için de salgın büyük kitlelere sirayet eder.
İşte geçtiğimiz hafta ülkemizde de bu nitelikte olaylar yaşanmıştır.
Bunlardan en çarpıcı olanı, sürekli intiharlara neden olan Boğaziçi Köprüsü’nde gerçekleşen ve ‘biraz uzun süren’ (!) bir intihara sosyal medyada gelen tepkilerdir! İşe gitmek için yola çıkan İstanbullular, intihar edene (Allah rahmet eylesin) ani öfke göstermişler, kendisini şov yapmakla suçlamışlardır! Hatta olaydan sıkılan görevli polisin çektiği ‘selfie’ günün konusu olmuş, intiharın kendisinden çok konuşulmuştur.
Araya soru alalım: “Köprüleri rengârenk ışıklandırmayı bilen şehrin sorumluları, intihar olayları için neden çare düşünmez? Korkulukları yükseltmek, dikenli tel çekmek gibi önlemler almak çok mu zordur?”
İskandinav ülkelerinde olsa aylarca etüt edilecek bu konu daha bitmeden, çok izlenilen bir gündüz kuşağı programında iki eşini öldürmüş bir kişi programa alınıp kendisi ile ‘mantıklı’ konuşmalar yapılmaya çalışılmış; “Yeni bir eş arıyorum” demesine aracılık edilmiştir. Bence asıl şov budur! Hatta ‘sorumsuzluk şov’dur! Yine araya soru alalım: “Ömür boyu hapis için kaç kadın öldürmek gerekmektedir?”
Ülkemizde her yıl yüzlerce kadın cinayeti işlenmekte iken; buna hangi aklın, hangi vicdanın izin verebildiğini anlamak; delirmeden mümkün değildir. Dedik ya; bilim kurgular toplum ve insan değerleri olmadığı için bilim kurgudur. Ülkemizin hâli de budur. Lütfen bunun bir senaryo değil, bizim gerçekliğimiz olduğunu iyi anımsayalım ve keçilerimiz ile değil, aklımız ile düşünelim.
Kriz yönetimi
Ülkece en büyük eksiğimiz kriz yönetimi. Kriz yönetimi; en basit tanımı ile; karşılaşılan zor ve beklenmedik bir durum karşısında ortaya çıkan sorunları en etkili çözme şeklidir.
Gelişmiş batılı ülkelerde krizler ‘olmadan’ önce; olacakmış gibi senaryolanır ve buna göre kriz yönetimi protokolleri yazılır, olası bir durumda bu protokoller uygulanır. Bizde böyle hazırlıklar yoktur. Başımıza ne gelirse, geldiği şekilde çekeriz. Şimdi bunu niye mi yazdım? Özellikle Türk Hava Yolları misali ülkemizi yurt dışında temsil eden bir şirkette, geçen haftaki Boston uçağı gibi bir Atlantik uçuşu iptal olduğu zaman; yüzde 80’i yabancı olan yolcularla ilgili ‘kriz yönetimi protokolleri’ hazır olmalı. Yoksa, uçak iptalinden çok daha imaj zedeleyici ve nahoş olaylar ortaya çıkıyor.
Kısa... Kısa... Kısa...
*Okullar açılmadan önce çocuklar ile ‘bir sinema yapalım’ diyorsanız; bu hafta vizyona giren ‘Teenage Mutants Ninja Turtles’ filmi eğlenceli bir seyirlik sunuyor. Üç boyutlu filmin hikâyesi bilindik de olsa, hızlı aksiyon sahneleri ve heyecan dolu çekimleri sayesinde küçük izleyicileri ziyadesi ile memnun edeceği kesin.
* Şimdi size çok önemli bir liste önereceğim. Film eleştirmeni Burak Göral kendi bloğu ‘birfilmsevdim.blogspot.com.tr’ hesabından ‘çocuğunuzun 12 yaşına gelmeden izlemesi gereken 60 film’ listesi yayınladı. İzniyle bir adım ilerletip ‘herkesin çocuğu ile birlikte izlemesi gereken 60 film’ listesi’ demek istiyorum. Listede, filmlerin neden önemli olduğu ve nasıl bulunabilecekleri de yazıyor.
* İstanbul Belediyesi üst geçitlere (kamyon çarpması sonucu çökmeyenlere) ‘kuraklığa karşı su tasarrufu’ pankartları asıyor. Halkı su tasarrufuna davet ediyor. Ben de kendilerine ‘hâlâ’ binlerce metrekare çim (çim su ister, zengin ve sulak memleket otudur) refüj suladıklarını ve her yağmurda tıkanan mazgallar nedeniyle yaşanan su baskınlarını anımsatmak istiyorum. Bu şehir hepimizin. Tüm çalışmalar ve özveriler karşılıklı olmalı.
* Okullar bu hafta ve gelecek hafta açılıyor. Tüm öğrencilere ama özellikle TEOG ve üniversite sınavı öğrencilerine başarı, sabır, şans diliyorum. TEOG öğrencileri; çok çalışın ki evinizden kilometrelerce uzakta, artık teneffüslerde bile sadece Arapça konuşulması planlanan bir IHL’ye mecbur kalmayın. Kaderiniz kendi elinizde.